OĞLUM İÇİN ANILAR
Dalışlarını kaydettiğini de belirten Kabasakal, “Mutlaka fotoğraf çekerim ve arkasına notlar düşerim. Bunlar oğluma da bıraktığım anılar” diyerek şu ifadeleri kullandı: “İstanbul Boğazı bir yaşam koridoru. Boğaz’a son birkaç yüz yıldır iyi davranılmıyor. Canlı yaşamı var, çok ilginç balıklar görüyorum daldığımda; ıstakozlar, yengeçler, karidesler. Mesela Ortaköy’de bir batık var, üzeri çiçek hayvanlarla kaplı. İstanbul Boğazı gözden çıkarılacak bir yer değil. İnsanoğlu denizi “gözünün önünden uzaklaştırmak istediği nesneleri atacağı bir yer” olarak görüyor. Pasifik Okyanusu’nda tamamen çöplerin oluşturduğu plastik çöp adası iki milyon kilometrekare büyüklüğünde. Doğamıza bu şekilde davranmamalıyız.”
Cüzdanım hep dalış elbisemin içindedir
Kabasakal, bazı dalışlarında dip dalgası sebebiyle uzak yerlere sürüklendiklerini belirtiyor. “Ben hep cüzdanımı üç-dört tane torbaya koyar, dalış elbisemin içine yerleştiririm. ‘Niye öyle yapıyorsun?’ derler. Bazen öyle garip yerlerden çıkıyorum ki sürüklenince geri dönerken taksi için para olsun yanımda” diye ekliyor.
Geçinebilmek için günde en az 30 kilo kurşun toplamam lazım
Boğaz’da her noktaya daldığınıbelirten Kabasakal, “Günde 3 saat su altında kalıyorum. Kurşunun kilosu 12 TL. Yoksulluk sınırında yaşayabilmem en az 30 kilo kurşun çıkartmam gerekiyor” dedi.
Şu ana dek 50 ton kurşun çıkardım
Kabasakal, “Boğaz’da 10 kişilik bir loncayız. Şu ana kadar 50 tona yakın kurşun çıkardım. Bizim çıkardığımız kurşunlar ekseriyeti oltaların ucuna takılan iskandiller. Bir gram kurşun, 10 bin ile 20 bin litre arasında suyu kirletiyor. Biz bu işi sadece ekolojik bir fayda olarak da görüyoruz” dedi.
Topladığım şişelerle sergi açmak istiyorum
Kabasakal, “Boğaz’ın altından topladığım şişeler çöp değil, eski markalara ait. Ben genellikle 1890’la 1900’lerin başı arasındaki markalara meraklıyım. Bunları suyun altından toplamayı seviyorum. ‘Şişe Delisi’ diye bir kitap yazdım, orada birazcık bahsettim bunlardan. Bu şişelerle sergi açmayı düşünüyorum” dedi.
7 kitabı olan Kabasakal aynı zamanda köpekbalıklarını konu alan yazılmış ilk Türkçe kitaplar olan “Türk Sularında Köpekbalıkları” ile “Büyük Beyaz Bilmece”nin de yazarı. Deneyimli dalgıç şu bilgiyi verdi: “Büyük beyaz köpekbalığının 1800’lerden itibaren Boğaz’da ve Marmara’da kayıtları var. Marmara’daki en son kayıt 1984 yılında Kapıdağ Yarımadası’nda. Zaten bunların Altınoluk’ta, Edremit Körfezi’nde üreme alanları bulunuyor.