Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Kuzey Ege Bölgesi’nin son sulak alan ekosistemlerinden biri olan Akçay Sulak Alanı’nın bir kısmının yapılaşmaya açıldığını duyurdu.
Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı’nın 100 hektarının envanterden silinmesi de alanın imara açılacağı endişelerini iyice arttırdı.
Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Ulusal Sulak Alan Envanteri Yönetim Bilgi Sistemi’nde (SAYBİS) yakın bir zamana kadar 144,75 hektar olarak yer alan Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı’nın 41,67 hektara düştüğü görüldü.
100 hektar alan kayıtlarda adeta buharlaştı.
Peki 100 hektarlık alan nasıl olur da SAYBİS’te gözükmez?
Zaten bölge uzun zamandır kaçak yapılaşma ve imar tehdidi ile karşı karşıyaydı.
Lakin yapılan araştırmalar bölgenin ‘sulak alan’ vasfını yitirmediği yönünde.
Diğer yandan Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı’nın bir kısmını neredeyse bir yıldır hafriyat alanı olarak kullandığı iddiası var.
Unutulmamalı ki Türkiye Ramsar Sözleşmesi’ne taraf bir ülke.
Bu da demek oluyor ki sınırları dâhilindeki tüm sulak alanları korumak, geliştirmek ve akılcı kullanmakla mükellef.
Ülke olarak zaten sulak alanlarımızın yarısını kaybetmişken Akçay Sazlığı’na yapılan bu müdahale hepimizi üzmüştür.
Lütfen!
Sazlık deyip geçmeyin.
Sulak alanlar, sudaki kirliliği azaltıyor, karbonu tutuyor, suyun akışını düzenleyerek insanlığı taşkın, sel, fırtına gibi doğal afetlerden koruyor ve insanların geçim kaynaklarına ve beslenmesine katkı sağlıyor.
Yaşam için o kadar değerli anlayacağınız.
Ayrıca Akçay Sulak Alanı Türkiye’nin toplamında kaydedilmiş olan 487 kuş türünün yüzde 30’una, nesli kritik derecede tehlike altında olan yılan balıklarına ve yüzlerce bitki türüne ev sahipliği yapmakta.
Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı tepeli pelikan, poyrazkuşu ve flamingo gibi kuş türlerinin de yuvası.
Çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahip bu yeri imara açmanın akla mantığa sığan bir açıklaması yoktur.
Kaçak yapılaşmaya göz yummak, bölgeyi imara açmak, sazlık civarında madencilik faaliyetlerine izin vermek ekosistemin altına dinamit koymak ile eş değerdir.
Gelin yol yakınken bu kararınızdan vazgeçin.
Asıl görevinize yani alanın rehabilite edilmesi çalışmalarına odaklanın.
Akçay Sulak Alanı’nın da hafriyat alanı olarak kullanılmasının hem hukuka hem de taraf olduğumuz Ramsar Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu hatırlayınız.
Dünya iklim krizi ile mücadele ederken, yaklaşan sıcak hava dalgaları ve kuraklık bu sulak alanların korunmasının ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha göstermekte.
Bu nedenle Kuzey Ege’deki son sulak alan olmasının yanısıra Türkiye’nin su kuşlarının yüzde 30’unu barındıran bu alanın korunması ve SİT alanı ilan edilmesi gerekir.
İnsanlık ele ele vererek karasal ekosistemleri korumalı, iyileştirmeli ve sürdürülebilir kullanımını desteklemelidir.
Doğa tahribatı ile mücadele etmek; arazi bozunumunu durdurmak ve tersine çevirmek; biyolojik çeşitlilik kaybını engellemek herkesin insanlık görevidir.