Avrupa Birliği’nin (AB) Copernicus uydu izleme sistemine göre, 2024’ün kayıtlardaki “en sıcak yıl” olacağı belli oldu.
Copernicus’tan yapılan açıklamaya göre, 2024’ün 10 ayı için ortalama küresel sıcaklık anomalisi, 1991-2020 ortalamasının 0,71 santigrat derece üzerinde ölçüldü.
Bu dönem için kayıtlardaki en yüksek değere karşılık gelen bu ölçüm, 2024’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olacağını şimdiden kesinleştirdi.
Açıklamada ifadelerine yer verilen Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) Müdür Yardımcısı Samantha Burgess, “Bu, küresel sıcaklık kayıtlarında yeni bir dönüm noktasına işaret ediyor” ifadesini kullandı.
Burgess, 11-22 Kasım’da Bakü’de yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı’na (COP29) işaret ederek yeni verinin, konferansın amacına ulaşması için hızlandırıcı bir etki oluşturması gerektiğini kaydetti.
Copernicus’un açıklamasında, geçen ayın, Ekim 2023’ten sonra küresel olarak en sıcak ikinci ekim ayı olduğuna da yer verildi.
Açıklamada ayrıca geçen 12 ayda (Kasım 2023-Ekim 2024) küresel ortalama sıcaklığın, 1991-2020 ortalamasının 0,74 santigrat derece üzerinde ölçüldüğü bilgisi de yer aldı.
COPERNİCUS
Copernicus, Avrupa Komisyonu tarafından yönetilen ve AB üye ülkeleri, Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Avrupa Meteoroloji Uydularından Yararlanma Örgütü (EUMETSAT), Avrupa Orta Menzilli Hava Tahminleri Merkezi (ECMWF), Ortak Araştırma Merkezi (JRC), Avrupa Çevre Ajansı (EEA), Avrupa Deniz Güvenliği Ajansı (EMSA), Frontex, SatCen ve Mercator Océan ile ortaklaşa yürütülen Avrupa Birliği Uzay Programı’nın Dünya gözlem bileşenidir.
Program küresel, sürekli, otonom, yüksek kaliteli, geniş kapsamlı bir yeryüzü gözlem kapasitesine ulaşmayı hedeflemektedir. Diğer hususların yanı sıra çevre yönetimini iyileştirmek, iklim değişikliğinin etkilerini anlamak ve hafifletmek ve sivil güvenliği sağlamak için doğru, zamanında ve kolay erişilebilir bilgi sağlamak.
Copernicus, 2021’den bu yana Yer Gözlemi, Uydu Navigasyonu, Bağlanabilirlik, Uzay Araştırmaları ve İnovasyon alanlarında AB Uzay politikasını güçlendirmeyi amaçlayan ve kritik altyapı ve yıkıcı teknolojilere yapılan yatırımları destekleyen AB Uzay Programının bir bileşenidir.