Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Euclid teleskobu ilk görüntülerini çok kısa bir süre önce Dünya’ya gönderdi. Görüntüler, teleskobun beklendiği şekilde çalıştığını doğruluyor. Euclid teleskobu ise insanlığın uzaya gönderdiği en önemli araçlardan birisi olacak ve gözünü milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksilere dikecek.
Euclid’in temel amacı, yaklaşık 10 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunan milyarlarca galaksiyi analiz ederek evrenimizin karanlık tarafının haritasını çıkartmak. Bu iddialı görev, alemlerin olgunlaşan bir kozmosla birlikte nasıl geliştiğini göstermek için zaman unsurlarını da içeren “3 boyutlu” bir harita oluşturmayı hedefliyor.
İLK GÖRÜNTÜLER YENİ BİR ÇAĞI AÇIYOR
DonanımHaber’de yer alan detaylara göre Institut d’Astrophysique de Paris’te astronom ve Euclid Konsorsiyumu lideri olan Yannick Mellier yaptığı açıklamada, “Euclid’in görünür ve yakın kızılötesi araçları kullanılarak elde edilen olağanüstü ilk görüntüler, gözlemsel kozmoloji ve istatistiksel astronomi için yeni bir çağ açıyor. Fotoğraflar karanlık enerjinin doğasına yönelik arayışın başlangıcını işaret ediyorlar.”
Euclid, 1 Temmuz tarihinde fırlatıldı ve şu sıralar Dünya’dan yaklaşık 1,6 milyon km uzakta yer alıyor.
28 Temmuz da ise Euclid, ikinci Lagrange noktası olarak bilinen noktada James Webb Uzay Teleskobu’na katıldı. Önümüzdeki birkaç ay boyunca bilim insanları, teleskobu test ederek daha da kalibre edecek.
Yukarıda gördüğünüz görüntüler Euclid üzerinde bulunan ve açılımı “Visible Instrument” olan VIS adlı bir araçla çekildi.
Adından da anlaşılacağı üzere VIS, evreni elektromanyetik spektrumun insan gözüyle görülebilen kısmından, yani 550 ila 900 nanometre arasındaki dalga boylarından yakalıyor. Solda VIS’in tam görüş alanını, sağda ise yakınlaştırılmış bir versiyonunu görebilirsiniz. ESA, yakın çekim alanını Dünya’dan görülen dolunayın genişliği ve yüksekliğinin yaklaşık dörtte birine benzetiyor.
VIS’in portrelerinde öne çıkan bazı unsurlar arasında, alanın tam ortasından fırlayan kozmik ışınlar, çok sayıda kaçırılmayacak parıltılı yıldız ve en önemlisi de birkaç bulanık leke yer alıyor. ESA, bu lekelerin Euclid’in evrenimizin, karanlık enerjinin ve her şeyin son derece ayrıntılı bir haritasını geliştirirken daha fazla araştıracağı galaksiler olduğunu söylüyor.
Sırada, Euclid’in ” Near-Infrared Spectrometer and Photometer” (Yakın Kızılötesi Spektrometresi ve Fotometresi) anlamına gelen NISP var. ESA’nın belirttiği gibi, NISP’in iki rolü var. Bunlardan ilki, galaksileri kızılötesi ışıkta ya da elektromanyetik spektrumda yaklaşık 950 ila 2020 nanometre arasında kalan ve insan gözüyle görülemeyen ışıkta görüntüleyebiliyor. İkincisi, NISP her galaksinin ne kadar ışık yaydığını tam olarak ölçebilir – bu ikinci kısım bize bu galaksilerin ne kadar uzakta olduğunu söyleyebilir.
Yukarıda gördüğünüz NISP görüntüleri VIS setine oldukça benziyor; sol taraf NISP’in tüm alanını içerirken, sağ taraf yakınlaştırılmış bir bölümü gösteriyor. Bu ilk test görüntüleri henüz bilimsel amaçlar için kullanılabilir olmasa da, iki enstrümanın şu anda uzayda mükemmel bir şekilde çalıştığını gösteriyor.
Bununla birlikte Euclid tarafından yakalanan derin uzay ışığı NISP dedektörüne ulaşmadan önce bazı filtrelerden de geçiyor. Ve bu da oldukça tutarlı sonuçların çıkmasını sağlıyor. Bu filtreler, NISP’nin galaktik mesafe ölçümlerine yardımcı olan belirli bir kızılötesi dalga boyundaki parlaklığı ölçmek gibi şeyler yapabiliyor.
Euclid, verileri NISP’e göndermeden önce temel olarak kozmik ışığı tam bir dalga boyu spektrumuna ayırabilen “grism” olarak bilinen bir cihaza sahip. Bu işlem sayesinde bilim insanları örneğin belirli bir galaksinin ne kadar uzakta olduğunu ve galaksinin kimyasal olarak neyden oluştuğunu belirleyebiliyor.
TELESKOBUN AMACI NE?
Karanlık enerji ve partneri olan karanlık madde, bugün astronomide var olan en büyük ve en büyüleyici sorulardan bazılarını oluşturuyor. Her iki fenomen de insan gözüyle görülemese de evrenimizi bir arada tutuyor gibi görünüyor.
Yeni başlayanlar için, uzay durdurulamaz bir balon gibi sürekli olarak her yöne doğru genişliyor. Ancak garip olan şu ki, bu balonlaşma bilim insanlarının evrenimizdeki tüm görünür şeylerle tam olarak açıklayamadığı hızlarda gerçekleşiyor gibi görünüyor. Dolayısıyla, kozmik genişlemeyi hızlandırmak için başka bir şey hareket ediyor olmalı. Bilim insanları bu “şeye” karanlık enerji diyor.
Bu arada, genişleyen evrenin içinde, galaksilerin yerinde tutulmasını sağlayan ve düzenlenme şekillerini belirleyen bir tür yapıştırıcı var gibi görünüyor. Örneğin, bilim insanları galaksiler arası gaz ve yıldızların sanki üzerlerinde fazladan bir yerçekimi varmış gibi hareket ettiklerini hesaplıyorlar. Bu görülemeyen “tutkal” da karanlık madde olarak kabul ediliyor.
Bilim dünyası bunlara “madde” veya “enerji” gibi isimler takıyor olsa da kimse bunların tam olarak neyden oluştuğunu bilmiyor. Bilim insanları bunları sadece anlayışımızdaki boşlukları tanımlamak için toplu terimler olarak kullanıyorlar. Şu anda kesin olarak bildiğimiz tek şey karanlık evrenin var olduğu.
Ancak Euclid’in önümüzdeki altı yıl boyunca evreni mükemmel bir şekilde haritalama görevi sonuç verirse, belki de bilim insanları karanlık evrenin gerçekte ne olduğuna dair bazı ipuçları elde edebilirler. Çünkü karanlık madde ve enerji uzaydaki şeylerle etkileşime girdikçe, bu şeylerin dağılımını ve evrimini ortaya koymak bize karanlık evrenin hikayenin neresinde yer aldığını gösterebilir.
ESA Direktörü General Josef Aschbacher yaptığı açıklamada, “Görevin arkasındaki ekibin, şu anda hakkında çok az şey bildiğimiz evrenin yüzde 95’i hakkında birçok şeyi ortaya çıkarmak için Euclid’i kullanmayı başaracağına güvenim tam” dedi. Euclid tamamen kalibre edildiğinde gökyüzünün şimdiye kadarki en büyük 3D haritası oluşturulacak.