İZLENİM | Türkiye’nin en sıra dışı yarışmalarında birini yerinde izlemek için hafta sonu Rize’nin Ardeşen ilçesine bağlı Tunca Beldesi’ndeydik… Karadeniz’de çocukluk yaşayan hemen herkesin bildiği, şehir yaşamından uzak büyüyen çocukların en büyük eğlencelerinden biri olan tahta arabaların bir festivale dönüştürüldüğü Formulaz’da günümüzde hala yaşatılan bu kültürün bir parçası olduk.
TUNCA HALKI BİR MİRASI FESTİVALE DÖNÜŞTÜRMÜŞ
12 yıldır aralıksız sürdürülen ve hep gitmek için can attığım Formulaz’da yıllar sonra bir tahta arabanın üzerinde olmak beni inanılmaz heyecanlandırdı. Karadeniz insanının 1900’lü yıllardan beri hayatında olan, atalarından, dedelerinden kalma tahta araba geleneğine sahip çıkan Tunca halkı bu mirası tam anlamıyla bir festivale dönüştürmeyi başarmış.
Red Bull ve Formulaz derneğinin düzenlediği yarışları bir bayram bekler gibi bekleyen yöre halkının pandemi nedeniyle verilen 2 yıllık aranın ardından gösterdiği ilgi, heyecanı fazlasıyla katlıyordu. Yaşlısı genci, kadını erkeği, Türkiye’nin farklı illerinden sadece bu eğlenceyi yaşamak için gelen binlerce insan vardı Tunca’da.
FREN YOK, MOTOR YOK! TEK KONTROL AYAKLARA GİYİLEN KARA LASTİKTE…
Tamamı el emeği ile üretilen tahta arabalarla yarışmak için Karadenizli’nin simgelerinden olan kıl çorap ve kara lastik giymek şart. Fren, motor veya herhangi bir metal aksamın yer almadığı araçlarda tüm kontrol ayaklara giyilen lastiklerin tabanında… Birbirinden ilginç tasarımlara sahip araçların yarışa katılabilmesi için en büyük kural ise tamamen organik olması. Yani sadece çivi ve ahşap malzeme kullanılmasına izin veriliyor.
1600 metrelik parkurda saatte 70-80 km hıza ulaşan tahta arabalarla ortalama 50 derecelik tehlikeli ve virajlı yoldan aşağı gitmek gerçekten cesaret işi. Ancak işin heyecanı da tadı da gerçekten bambaşka. Yarışlarda birincilik ödülü 5 tam altın olarak belirlenmiş, yörenin gençleri kadar yaşı 50’ye 60’ya dayanmış yarışmacıların da hala iddialı bir şekilde orada olması rekabete bambaşka bir renk katmıştı.
XAŞATTULE’NİN SESİ VE ADRENALİN
Bu deneyimi yaşamak için starta geldiğimde yanımda Atletizmde dünya şampiyonumuz olan Ayşe Begüm Onbaşı da vardı. Bizimkisi bir gösteri yarışıydı ama pistten çıkmadan, tahta arabam kırılmadan parkuru bitirip bitiremeyeceğimi de merak ediyordum. Ayşe Begüm’den aldığım cesaretle finişe kadar gitmeliyim diye düşündüm. Yarışı başlatmak için kullanılan kırbaç şeklindeki kalın ipin yere vurulmasıyla çıkan, geleneksel yöntem Xaşattule’nin patlama sesiyle tekerlekler dönmeye başlayınca adrenalin seviyem tavan yaptı.
MARİFET HIZLI GİTMEK DEĞİL, HIZI KONTROL ETMEK
Daha ilk virajda hızımı azaltmayı denerken yerdeki ayağım piste takılıp düşünce bu işin sanıldığı kadar kolay olmayacağını anladım. Altımdan kayıp giden araba yol kenarlarına güvenlik için koyulan saman balyalarından birinde duruyordu. Hızlıca alıp tekrar yarışa devam ettim. Önümde düşen 2 kişi daha vardı. Onları geçip kontrolümü sağlamayı yavaş yavaş öğrenince telefonumu çıkararak video çekmeye başladım. Formulaz’da olay aslında hızlı gitmek değil, hızını kontrol altında tutmayı başarabilmekmiş. Ayağımdaki kara lastiklerle doğru yerde fren yapmayı kavrayınca ilk sırada finişe kadar inmeyi başardım.
Tabii ki bu gerçek bir yarış sayılmazdı ama ilk denemede parkuru tamamlamış olmak benim için harika bir deneyim olmuştu. En çok hızlandığım anlarda aldığım keyif ve bitişe vardığımda gelen alkış sesleriyle duyduğum mutluluk Formulaz’ın en büyük anıları olarak kalacak.
Gelecek sene 13’üncüsü düzenlenecek Formulaz’ın her geçen yıl daha da popüler hala gelmesi ve tüm Türkiye tarafından benimsenmesi fazla uzun sürmeyecek gibi duruyor.