Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalar yaptı. Yalçın, MHK’nın hakem eğitmeni Jaap Uilenberg’in kendisi hakkındaki sözlerine sert tepki verdi.
Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, Haber Global’de katıldığı bir televizyon programında gündeme dair çarpıcı ifadeler kullandı. Milli Takım’ın durumundan Miralem Pjanic’in transferine, Beşiktaş’ın güncel durumundan merak edilen birçok konuya dair açıklamalar yapan Sergen Yalçın, MHK Hakem Eğitim Danışmanı Jaap Uilenberg’in kendisi hakkında söylediği sözlere sert yanıt verdi. Uilenberg’in “Beşiktaş’ın teknik direktörü hakemlere büyük baskı oluşturuyor” ifadelerine tepki gösteren Yalçın, “TFF’ye rica ediyorum, bu arkadaşa haddini bildirin.Siz bildiremezseniz, biz bildiririz. Beşiktaş camiası bildirir, bizim taraftarımız ona haddini bildirir” dedi.
İşte Sergen Yalçın’ın gündem yaratan açıklamaları:
“ÇOK KONUŞMAYI ÇOK SEVİYORUZ”
“İşler iyi giderken bizim meslekte kimseye ihtiyacınız olmuyor. Zaten her şey rutin gidiyor. Burada taraftarın, camianın, halkımızın desteğine biraz sıkıntıya düşünce ihtiyacı var teknik direktörlerin. Ben hocaya biraz destek olmamız gerektiğini düşünüyorum. Futbolda her zaman işler iyi gidecek diye bir şey yok. Kaybedebilirsin. Sonuç çok sağlıklı olmadı ama destek vermek lazım diye düşünüyorum hocamıza, oyuncularımıza. Sonuçta onlar ülkemizin değerleri. Hocamızın yerinde herkes olabilir. Çok konuşmayı çok seviyoruz. Kaos ortamları yaratmayı, eleştirmeyi, sürekli fikir beyan etmeyi çok seviyoruz. Bu tür durumlarda sakin kalmak lazım. Peşin konuşmamak lazım. Önümüzde maçlar var. Destek olmayı çok daha sağlıklı görüyorum. Bizde şu var. Hep birileri gitsin. Sergen gitsin, Ahmet otursun. Ne olacak oturunca ya? Çok bir farklılık oluşuyor mu? Zaman zaman işler iyi gidiyor, kötü gidiyor. Çok fazla kaos ortamı yaratmaktan ziyade, hocamızın, oyuncularımızın yanında olmak her zaman çok daha mantıklı bence.”
“BUNA KİM, NE FISILDAMIŞ?”
“Bu Uilenberg TFF tarafından çağırılmış bir insan. İşi hakem yetiştirmek. Mesela Almanya’ya gidip ‘Bayern Münih’in teknik direktörü hakemler üzerinde baskı yaratıyor’ diyebiliyor mu? Bu arkadaşa birileri bir şeyler fısıldamış bir defa. Bu arkadaş nerden bilir? Diğer teknik direktörler yaratamıyor muymuş baskı? Onlar yetersiz mi? Onlar da yaratsınlar o zaman. Ben 15 tane teknik direktörü çeker gösteririm görürsünüz baskı yapılıyor mu. Şunu merak ediyorum. Buna kim ne fısıldamış buraya geldiğinde? Sen Beşiktaş camiasını nasıl karşına alıyorsun bir defa? Bak ‘Beşiktaş Teknik Direktörü’ diyor, isim vermiyor. Beşiktaş camiasını karşısına alıyor, beni almıyor. Bu arkadaş Beşiktaş camiasını karşısına alıyor bu açıklamayı yaparak. Beşiktaş camiası sana haddini bildirir onu bil.”
“ACABA HAKEMLERE NELER SÖYLEDİN?”
“TFF’ye döndüğümüz zaman bir yetkili falan varsa bağlansın yayına. Bu adama böyle bir röportaj yapma hakkını nasıl vermiş TFF? Sen yorumcu musun, spor yazarı mısın? Değilsin, hakem eğitmenisin. Sen hakemlere beni hedef gösterdin. Basında açıklama yaptın. Seminerde neler söyledin acaba benimle ilgili esas onu merak ediyorum. Basına bu kadar kolay, hiçbir şeyden çekinmeden benimle ilgili açıklama yapıyorsan, acaba hakem arkadaşlara neler söyledin sen? Kesin 3-5 maç içinde beni atarlar. Hiç şüphem yok ondan. En ufak saygısızlığım ya da kenarda yanlış bir hareketim olmadığı halde geçen sene de söyledim. Beni kimse atamaz kenarda dedim. Niye? Çünkü ben saygısızlık yapmıyorum, asla hakemlere hakaret etmiyorum. Elini kolunu kaldırmak atılmaysa atsınlar o zaman.”
“SEN KİMSİN? SENİN VASFIN NE?”
“Sen bu hakkı kendinde nasıl buluyorsun? Sen hangi vasıfla basına böyle bir açıklama yapıyorsun. Bugün Serdar Tatlı böyle bir açıklama yapar mı? Sen kimsin de böyle bir açıklama yapıyorsun? Senin vasfın ne? Kimsin sen? Sen Beşiktaş Teknik Direktörü’yle ilgili böyle bir açıklama yapıyorsun, beni hedef gösteriyorsun. Kısacası bunu atın diyorsun hakemlere. Seminerde bu hakemlere bu sarı kart, bu kırmızı kartı anlatmıyorlar mı? Beni nereden muhattap aldın? Benimle ne işin var? Niye başka takımın teknik direktörü değil de, Beşiktaş. Hedef mi oldum ben şimdi? TFF’ye rica ediyorum, bu arkadaşa haddini bildirin. Nereye geldiğini, kimle muhattap olduğunu bu arkadaşa haddini bildirin. Burası kimsenin elini kolunu sallayarak gelip, istediğini konuşacağı bir ülke değil. Siz bildiremezseniz, biz bildiririz. Beşiktaş camiası bildirir, bizim taraftarımız ona haddini bildirir. O yüzden Beşiktaş camiasını karşına alamazsın.”
“YARIN BEN MAÇTAN ATILIRSAM…”
“TFF’den kimse beni aramadı. Kimse özür dilemedi. Bu konu bizim dışımıza, kendi kentine gitmiş konuşmuş demen lazım. Bu adam seni temsil ediyor. TFF’den birisi varsa arasın bize bu konuyu anlatsın. TFF bünyesinde çalışan adam nasıl böyle bir röportaj verebilir? Yarın ben maçtan atılırsam bunun hesabını kim verecek? Hangi sebeple? Şimdi beni hakem dışarıya atarsa bunun sebebini açıklamak zorunda kalacak. Ne yaptım da beni attın. Ben soracağım bunu çünkü. Herkes soracak bunu artık. Bunu basına söyleyen bir adam içeride hakemlere ne anlatmıştır? Veya buna kimler bunu fısıldadı? Dışarıdan birisi geldi mi biz fısıldarız biliyorsun. Var o işler bizde.”
“BU ARKADAŞIN İŞİNE SON VERİLMELİ”
“Şu anda TFF’nin yapması gereken tek şey, bu arkadaşın işine son vermelidir. Hemen. Bununla ilgili de açıklama yapmalıdır, ‘Biz TFF’yiz, bütün kulüplere eşit mesafedeyiz, bizden habersiz böyle bir röportaj yapmıştır, artık federasyonumuzla ilişkisi yoktur’ diye açıklama yapmalıdır. Yoksa taraf olursun sen. Tarafsız sen artık benim için. Ben artık hakem camiasından çekiniyorum. Kenarda kulübede otururum, maç izlerim artık. Kulübede oturuyorsun hocanın enerjisi bitmiş diyorlar. Ayağa kalkıp itiraz ediyorsun, ‘amma da itiraz ediyorsun’ diyorlar. Ne yapalım biz?”
“TRANSFER DÖNEMİ ERKEN BİTMELİ”
“Transfer döneminin daha erken bitmesi lazım, teknik direktörleri inanılmaz yoruyor. Bazen acil karar vermemiz lazım. Miralem Pjanic mesela böyle bir transferdi. Bazen yaptığımız transferleri beğenmiyorlar ama her transferin bir sebebi var. Günü gelir oynar. En ihtiyacın olduğu dönemde oynar. Pjanic geldi mi bilmiyorum. İstanbul’a indiği saati bilmek zorunda mıyım? Milli Takım’da da dört oyuncumuz var, kaçta dönecekler bilmiyorum ve bilmemi gerektiren bir durum yok. Zaten idmana çıkmadılar.”
“PJANIC’İ ALAN BENİM”
“Pjanic transferinin benimle alakası yoksa, oyuncuyu kim almış? Oyuncuyu bulan benim, FaceTime’da konuşan benim, getiren benim, bana rağmen mi alınmış? Öğlen FaceTime’da konuştuk. Rachid Ghezzal’ın menajerleri aradı ve söylediler. ‘Şaka yapıyorsunuz’ dedim. Pjanic’e ilk olarak ‘Bize gelmek istiyor musun?’ dedim. İnanılmaz bir elektrik aldım ve ‘İstiyorum’ dedi. Çok mutluydu, gelmek istediğini söyleyince, ben de ‘Gel’ dedim. Kim söylüyor istemediğimi? Twitter’da mı? Bugün girdim, keşke girmeseydim o zaman. Bu twitter sıkıntılı. Arkadaşlar yönetecek. Ben çok sevmiyorum. Dışarıya açılmak ve fikir alışverişi yapmak istemiyoruz. Hep tetikteyiz. Bu Bloomberg gibi… Bu Uilenberg bizi biraz sıkıntıya soktu.”
“BİRAZ HOŞGÖRÜNÜZ OLSUN”
“İkinci olsan başarısızsın. Böyle bir iş olur mu hiç? O yüzden çok zor bir iş. Bütün teknik direktör arkadaşlarımı burada savunmak istiyorum. Bu kadar kaos ortamı yaratmayalım. Sürekli bir kaos ortamı. Yok onu sok, bunu yap. Bu kadar biliyorsanız niye teknik direktör olmadınız? Alın bir tane belge. Madem bu kadar kolay. Git kursa, al belge, gel hocalık yap. Bu iş bu kadar basit değil. Biraz hoşgörünüz olsun, güvenelim arkadaşlara, dostlara. Ama eleştiriyoruz, eleştiriyoruz, eleştiriyoruz diyeceğim, ben de yorumcuyken eleştiriyordum şimdi bana da sallayacaklar. Hiçbir şeyi kurtaramayız, hiçbir şeyin önüne geçemiyoruz öyle paldır küldür gidiyoruz.”