Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, siyah beyazlı takımdaki son gelişmeler ve Türk futbolundaki tartışmalı konulara dair çok önemli ifadeler kullandı. Kadro dışı kalan Adem Ljajic ve Şampiyonlar Ligi gruplarındaki rakiplerine dair konuşan Yalçın, gelecekteki planlarını da anlattı. Avrupa’da takım çalıştırma hayali olduğunu söyleyen Sergen Yalçın, yabancı kuralıyla ilgili olarak dikkat çeken sözler sarf etti.
İşte Sergen Yalçın’ın gündeme ilişkin yaptığı açıklamaların satır başları:
“ÇOK ZOR GRUPTAYIZ”
“Ben hiç eyvah demem. Kurada da eyvah demedim, hiç eyvah demem. Maç oynayacağız sonuçta. Oynanmamış maç sonuçta. Herkes çok güzel gruba düştük diyor. Onları anlamıyorum. Sonrasında hayal kırıklığı oluyor. Problem orada. Bir grup çekiliyor. Hemen biz çıkarız, helva grup. Yahu arkadaş önce bir kendine bak. Ülke futbolunun durumuna bak. Avrupa ile aramızdaki bağ çok açıldı, felaket. Şampiyonlar Ligi’yle falan felaket yani. Avrupa Ligi’nde, Konferans Ligi’nde bir kademe ilerlersin ama Şampiyonlar Ligi falan çok zor. Bizim için çok büyük başarı gruptan çıkmak zaten. Onu yakalarsak çok büyük başarı. Şimdi helva gibi kura. Evet helva gibi kura. A ve B gruplarına bakarsan öyle, doğru. Ancak, bizim anlattığımız gibi değil. Biz zor gruba düştük ama daha zoru var. En zoruna düşmedik, öyle bir şansımız var. Çok zor bir gruptayız. Bu imajı verince hayal kırıklığı yaşıyor, yaşatıyoruz. Sen birisine bu gruptan rahat çıkarız dersen, çıkamayınca hayal kırıklığı yaşıyorlar, sana tepki çıkıyor, bu çok normal.”
“50 TANE FİLM VAR İŞİN İÇERİSİNDE”
“Futbolculuk çok kolay. Sadece kendinden sorumlusun. Gidiyorsun antrenmanı yapıyor, haydi eyvallah diyor gidiyorsun. İyi antrenman yapmışsın, kötü antrenman yapmışsın senle alakalı bir durum. Burada 30 oyuncuyla uğraşıyorsun. 50 tane film var işin içerisinde. Oynayanı oynamayanı, mutlu olanı mutsuz olanı… Ancak teknik direktörlük daha farklı, bir sürü insanı yönetmen gerekiyor.”
“OYNAMAYANLARA KAPIM AÇIK”
“Çalıştığım hiçbir kulüpte oyuncularla bir problemim olmadı. İletişime açık bir insanım. Oyuncu problemi çözmek istiyorsa benimle çözer. Oğuzhan geldi. ‘Hocam ben niye oynamıyorum?’ dedi. Ben de niye oynamadığını anlattım. Oyunculara şunu söylüyorum, oynamayanlara kapım açık. Neden oynamadığını merak ediyorsan gel, çok merak ediyorsan anlatırım. Oynayan oynamayan ayrımı yapmayı doğru bulmuyorum. Oynamıyorum diyen Necip, 26 maç oynamış. Allah’tan kork, oynamıyorum diyemezsin.”
“MAÇ BAŞLADIĞINDA OYUNCU MAÇI OYNAR”
“Oğuzhan iyi oyuncu, çok yetenekli oyuncu, kapasitesi var. Oynatıyorum, çok iyi oynuyor ama sonra 10 gün yok, sakat. Şimdi oynatıyorsun, çok iyi ama 1 hafta yok, sakat. Bir takımda oynayabilecek 22 oyuncu varsa, çok da tolerans geçemezsin. Yerine oynayacak oyuncu var. Yerine oynayan çok iyi oynayınca kenara alamıyorsun. Halbuki sakatlığı sorunu olmasa devam edecek. Sakatlık olunca devam edemiyor. Çünkü vazgeçilmez oyuncu değil. Problem orada. Sadece Oğuzhan’ı isim olarak örnek verdim, çok önemli değil. Maç başladığı zaman oyuncu ne ağırlığı, ne formayı, ne bantı anlar. Maç başladığı anda oyuncu maçı oynar. Prim olmuş, ailenden biri vefat etmiş. Oyuncu bunları düşünmez, sadece oyunu düşünür. Ancak biz oynarken düşünüyorduk. Maçı erken bitiriyorduk, 50-60. dakikada.”
“STADI KALABALIK GÖRÜNCE ŞOKA GİRDİM”
“Stadyumdaki imza töreni tesadüftü. Öyle bir planlama yoktu aslında. Tesadüf oluştu. Haydi yarın tören yapalım dediler. Planlı değil. Ertesi gün daha. Stadyumdaki imza törenine ‘Ne gerek var, az kişi olacak rezil olacağız’ dedim. Zaman da yok, planlama falan yok. Tesadüf her şey. O stadı öyle kalabalık görünce şoka girdim, ‘Biz yandık’ dedim. Şu an aldığımız sorumluluğu anlamadık daha dedim. O an onlar orada olmadığı için anlamadı ama ben orada olduğum için anladım. Büyük sorumluluk aldık. O kadar zor şartlarda başladık ki. Kulübün ekonomik durumu, kadro. Biz aldığımızda her şey minimumdaydı, en dipteydi. En büyük avantajımız o sezon beklenti yoktu. Şampiyonluk, kupa, Avrupa falan yoktu. Taraftarın beni bu kadar istemesi, bu kadar arkamda durması… Bir antrenörü daha fazla ne onore edebilir! Bunun karşılığında doğal olarak bir şey vermen gerekiyor. Ben hayatımda hiçbir maçta heyecanlanmadım. O gün heyecanlandım. Ben hiçbir maçta, o imza attığım gün kadar heyecanlanmadım. Siz bakmayın dışarıdan ne göründüğüne…”
“YANLIŞ ŞEYLER ANLATILDI İNSANLARA”
“Ufaktan ışık verdik o sezon. Tarihin en zor sezonuydu. Ekonomi yok, pandemi var, üstüne 3 tane büyük camia yarışıyor. 3 büyük camia ne zaman yarışmış daha önce. Bütün hedefimiz geçen sene, nisan ayı diyordum hep. Sezon başında işler iyi gitmiyordu ama sebepleri var. Taraftarlara çok yanlış bilgi veriliyor. Olan biten yanlış anlatılıyor. Biz de hata yapıyor, iletişimde sorun yaşıyoruz. Bizim her şeyi olduğu gibi anlatmamız lazım. Özel ayrı ama bizim gizli saklı işler yapmaktansa herkese anlatmamız lazım. Bilsinler insanlar. Atla deve değil bu. Neyi bilecekler, gizli bir şey yapmıyoruz ki biz. En azından doğru bilgileri verelim. Transfer döneminde yaşananların ne kadar yanlış aksettirilmesi var insanlara. Çok yanlış şeyler anlatıldı insanlara. Sanki biz pazarlık yapıyoruz, her gün görüşüyoruz. Yok 3 lira verdi, ben 2 lira istedim, 4 lira verdi, 5 lira istedim sanki.”
“YURT DIŞI PLANIM VAR”
“Şimdiki planlamam bu sezon da çok başarılı olmak istiyorum, tüm kupalara talibiz. Tüm büyükler için bu geçerli. Ondan sonraki planım bir Avrupa olabilir mi, biraz çalışıyoruz. Var teklifler Avrupa’dan oldu ama Beşiktaş’tan bir yere gideceksen, hatırı sayılır bir yere gitmen lazım. Çıtayı 1 kademe yukarı çıkaracağın bir yere gitmen lazım. İspanya olabilir. Görüşme falan yok. Bu planlarımızda olan şey. Yurt dışı planım kesinlikle var. Şu ana kadar çizdiğim harita, biraz sekteye uğrasa da… Geç geldim büyük takıma. Normalde 4 sene önce gelmem lazımdı. Geç kaldım biraz. 8 sene falan Anadolu’da çalıştım. Bu tecrübe kazanmamda önemli rol oynadı Anadolu. İlk 2-3 sene, antrenörlük falan yapmamışım yani. O kadar fark var. Yeni başlayan hocalar için söylüyorum. Onlar şu an antrenörlük yaptıklarını sanıyorlar ama yapmıyorlar, öğrenecekler. Milli Takım, önümüzdeki senelerde olabilir. Milli takımda çalışmak, her hocanın istemesi gereken bir şey. Türk Milli Takımı’nda çalışmayı herkes ister, şu anda değil. Olay nasıl gelişir bilemiyoruz. Tamamen güne endeksli iş yapıyoruz. Şu şöyle olur diyemiyorum. Önümüzde Şampiyonlar Ligi var. Hafife almayın. Ne olacağı belli olmaz.”
“SEN BİLİYORSUN, BEN BİLMİYORUM”
“Umut Meraş’ı aldık, orada Rıdvan var diyorlar. Ben bilmiyor muyum orada Rıdvan olduğunu. Sen biliyorsun, ben bilmiyorum. Hoca mı eskisi gibi mi kullanmak istemiyor, yoksa oyuncunun performansında bir problem mi var? Rıdvan da geçen sezon son dönemde sakatlandı. Sakatlandıktan sonra fizik ve oyunsal anlamda geri gitti. Normal, büyütecek bir şey yok. Her oyuncu düşüş yaşayabilir. Biz formda olan oyuncuyla oynamak zorundayız. Şampiyonluğa gidiyoruz. Bu hafta Rıdvan, sonra N’Sakala. İkisi de benim için aynı. İkisini de oynatırım ama bir tanesi düşünce teki kaldı elimde. Şimdi tekrar Rıdvan’ın gelmesini bekliyoruz.”
“YABANCI KURALI KARARINI KİM ALDI?”
“Yabancıyı kısıtlarsak, Türk futbolcu çıkar gelişir yüzde 100 yanlış. Biz çıktığımızda kural var mıydı? Yabancı olsa ne olacaktı ben çıkarken. Oynayacak oyuncuyu durdurabilir misin? Galatasaray, Erzincan’dan Kerem diye bir oyuncu aldı. Oynuyor işte. Oynuyormuş demek ki. Fenerbahçe gencecik çocuğu oynatıyor. Oynuyormuş demek ki. Oynatıyorsun oynuyor. Ben zaten, bu konuyla ilgili eleştiri yapıyorum. Ben sürekli konuşuyorum. Bence sorulması gereken soru şu. Kimseye sormadılar yabancı kuralı hakkında. Önce kararı kimin aldığını açıklasınlar. Bu kararı kim aldı? TFF ve Kulüpler bunu beraber konuşmadı. Ben kararı alanı merak ediyorum. Futbolla ne kadar içli dışlı, ne anlıyor futboldan. Beşiktaş’ta oyuncu alınıyor gönderiliyorsa bu karar benim. Benden başka kimse alamaz. Normali bu, maharet değil. TFF’de bu kararı kim aldı? Hangi kurul verdi, kimler verdi, bu işin ne kadar içindeler, kimlerle istişare ettiler?”
“GHEZZAL TRANSFERİ TESADÜFİ”
“Rachid Ghezzal tesadüf transferdir. Benim bir menajer arkadaşım var. Hocam bir oyuncu var, seyreder misin dedi. 2 gün var transferin bitmesine. Ben de seyrediyorum. Tesadüf yani. Telefondan seyrediyorum. Sen bu oyuncuyu nereden buldun dedim. Tanımıyorum. Hocam böyle bir oyuncu var diyor. Ben seyretmem, bakmam. Tesadüfen. Ghezzal’ın sadece topu alışverişine baktım, sadece o kadar. Hemen getir bu transferi dedim. Sonra motosiklet, evraklar, uçak falan. Şu var ama. Oyun zaten tesadüflerin oyunu. Şut çekiyor, birine çarpıyor, önüne düşüyor, boş kaleye vuruyor gol falan. Oyun tesadüf zaten. Olur yani. Öyle bir transfer oldu bize. O Rachid bize inanılmaz işler yaptı.”
“LANET OLSUN NECİP’İ SOKALIM DEDİM”
“Salih atılınca 4. hakem bize ‘Sahada 3 Türk olmalı’ dedi. Biz de ‘8 yabancı olması gerekmiyor mu? E 8 yabancı var işte sahada’ dedik. Hala 3 Türk’te kalmış. Atıldı birisi. Konu 3 Türk mü, 8 yabancı mı? Kural 8 yabancı değil mi? Hakemi de suçlamıyorum. İnsanların kafası karışabilir. Anında bir şeyler oluyor orada. Ben ne olacak 8 yabancı var sahada diyorum, öbürü oradan 3 Türk olması lazım diyor. Sürekli böyle üç üç el işareti yapıyor bana oradan. Ne yapacaksak yapalım, eksiğiz sahada. Çıkarmamız lazım, 4-4-1’e dönmemiz lazım. 5 dakika daha konuşsak belki gol yiyeceğiz. Orada Alex ile Josef kaldı. Dönemiyorum 4-4-1’e. Bırak lanet olsun sokalım Necip’i oyuna bir an evvel dedim, garanti olsun, Türk sokalım dedim.”
“LJAJIC’IN PERFORMANSI KABUL EDİLEMEZ”
“Kadro dışı çok başka bir şey. Ljajic şu anda kadro dışı. Şu kadarcık bir ümidim olsa kadro dışı bırakmam. Onunla en az 8 toplantı yaptık. Çok şans verdik. Ama bir türlü istediğimiz seviyeye gelmedi. O beklentide bir oyuncunun şu performansı kabul edilemez.”
“ÜLKENİN EN İYİSİ FATİH TERİM”
“Fatih hoca benim 100 gömlek üzerimde bir hoca. Bunu söylemek lazım. Bu ülkede hiç bir teknik adam kendini Fatih Terim ile kıyaslamamalı, bu çok saçma bir iddia olur, o ülkenin en iyisi. Bence dört büyüklerin de şampiyon olma şansı var. Fenerbahçe gençleri oynatıyor, iyi bir hocaları var. Galatasaray’da zaten Fatih hoca var. Trabzonspor kadroyu çok erken kurdu. Trabzonspor çok hazır. En hazır onlar görünüyor. Avrupa’da Roma’ya elendin ama kimse sana ‘Neden elendin?’ demez.”
VAR SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ
“Bu ülkede VAR sistemi var. Bu VAR, neden var? Geçen hafta Kenan’ın pozisyonu, bu hafta Vida’nın pozisyonu. ‘Bilmeden bastı.’ diyorlar. Bilmeden adama yumruk at, bilmeden yaptım de geç o zaman. Fauldü, taçtı, hakemler hatalı kararlar verebilir. Bu, çok önemli değil ama direkt sonucu etkileyecek kararlar veriyorsun. Benim 7 puanım var, 9 olabilirdi. Sen VAR’a gidip baksaydın penaltı verebilirdin.”