Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, “Türkiye Ligi’nin marka değerinin yıllar içerisinde çok aşağı çekildiğini düşünüyorum. Mantıklı bir açıklaması yok” dedi.
Geçen sezon Avrupa kulüplerinden teklif aldığını ancak Efes’i bırakmayı hiç düşünmediğini söyleyen Ataman ayrıca, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ile ilgili, “Her sene şampiyon olacak diye bir şey yok. Biraz sabretmek ve pozitif olmak gerekiyor” derken, A Milli Futbol Takımı’nın yeni teknik direktörünün Stefan Kuntz olması hakkında ise “Kuntz’u tanımıyorum, çok iyi hoca da olabilir. Ama ben TFF’nin bir risk aldığını düşünüyorum. Biz neden Löw, Mancini, Guardiola, Mourinho, Lippi gibi isimleri getiremiyoruz” ifadelerini kullandı.
2020-2021 sezonunda THY EuroLeague ve ING Basketbol Süper Ligi’nde şampiyon olan Anadolu Efes’te başantrenör Ergin Ataman, yeni sezon öncesi Demirören Haber Ajansı’na (DHA) özel açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe’nin eski başantrenörü Igor Kokoskov ve yeni başantrenörü Sasha Djordjevic ile ilgili görüş bildiren Ergin Ataman, “Fenerbahçe’nin göstereceği performansa benim yorum yapmam doğru olmaz. Kokoskov bana göre kendisini ispat etmiş çok iyi bir antrenör. Slovenya Milli Takımı’yla Avrupa’da şampiyon olarak gösterdi. NBA’de de başantrenörlük kariyeri olan bir antrenör. Çok iyi, düzgün ve sevdiğim bir insan. Tercihini yeniden NBA’den yana kullandı. Ona başarılar diliyorum. Djordjevic’i de yakından tanıyorum. Benim bir dönem en beğendiğim oyunculardan bir tanesiydi. Efes’te Koraç Kupası döneminde Aydın Örs’lü yıllarda bizde Naumoski vardı, rakip takımlarda da Djordjevic vardı. Bologna’da, Milano’da oynadığı maçlar efsaneydi. Avrupa basketbolunun en önemli oyun kurucularından bir tanesiydi. Sonrasında antrenörlükte de oldukça başarılı oldu. Büyük takımlar çalıştırdı. Mesela Sırbistan Milli Takımı’nı çalıştırdı. Bu çok önemli bir olay. Yıldızlar topluluğunu çalıştırdı. Geçtiğimiz sezon Bologna’yı çok uzun yıllar sonra İtalya’da şampiyon yapmayı başardı. Bana göre o da çok kariyerli ve iyi bir antrenör. Tabii burada önemli olan bir istikrar sağlanması. Bazen dünyanın en iyi antrenörünü getiriyorsunuz, takımla uyum sağlayamıyor bazı dönemlerde. Bazen de ismi duyulmamış, yeni, genç antrenörlerin çok önemli başarılar kazandığını görüyorsunuz. Bunu zaman içerisinde göreceğiz. Djordjevic’in Fenerbahçe’yle yapacağı işleri zaman içinde göreceğiz. Dediğim gibi, iyi bir antrenör. Katkı vereceğini düşünüyorum Türk basketboluna. Sadece başarı anlamında değil. Oyun kurucu eksiğimiz var diye hep söylüyoruz. Avrupa’nın en iyi oyun kurucularından birisi, mutlaka orada oyun kurucu yetişmesine ciddi katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
“BAZI KULÜPLER BENİMLE GÖRÜŞMEK İÇİN HABER YOLLADI, BEN EFES’İ BIRAKMAYI HİÇ DÜŞÜNMEDİM”
DHA muhabirinin, “Son dönemde hiç teklif aldınız mı” sorusuna Ataman, şu yanıtı verdi: “Ben Anadolu Efes’te geçtiğimiz sezon daha play-offları oynamadan sözleşmemi uzattım 2 yıl daha. Ondan sonra Final Four’a kaldık ve şampiyon olduk. O dönemlerde bazı kulüpler, sezon sonu için görüşmek adına menajerime haber gönderdi. Ama ben Efes’te çok mutluydum, burada bir istikrar sağladık, en üst yönetimden, malzemecimize kadar aile havası yarattık. Ben de teknik olarak bu takımın lideri olarak, bırakıp gitmeyi hiçbir zaman düşünmedim. Bunun için de böyle resmi bir transfer görüşmesi kimseyle yapmadım. Efes de benimle devam etmek istedi. Daha play-offları oynamadan sözleşme imzalamıştık. Şampiyonluk sonrası uzayan bir sözleşme değildi bu. Sezon içerisinde uzatılan bir sözleşmeydi. Onun için de resmi bir transfer teklifi almadım. Haber gönderen kulüpler Avrupa kulüpleriydi. NBA’den herhangi bir teklif almadım.”
“FORTITUDO BOLOGNA’NIN NE BAŞKANINI TANIRIM, NE DE KULÜPLE BİR TEMASIM OLDU”
İtalya takımı Fortitudo Bologna’ya yatırımcı olacağı iddialarını DHA aracılığıyla yalanlayan Ergin Ataman, “Bir laf vardır, bir deli kuyuya taş atmış, bin kişi de o taşı çıkartmaya çalışmış. Fortitudo Bologna’nın ne başkanını tanırım, ne de kulüple herhangi bir temasımız oldu. En son 15 sene önce orada yarım sezonluk antrenörlük geçmişim var. Onun dışında hiçbir temasım yok. Bunu nereden çıkardılar bilmiyorum. İtalyan basınından bir arkadaş bunu yazmış. Bizde de şöyle bir şey var, yabancı basında bir şey çıktı mı, Türk basınından beni aramadan, var mı, yok mu diye sormadan haber yapmışlar. Tabii bu dijital medyada aldı başını gitti. Ben bile düşündüm acaba birisi benim adıma böyle bir işe mi girdi diye. Dijital basının içerisinde büyük gazetelerin dijital organları da var. Yazılıdan çok dijital takip ediliyor. Bir telefon uzaktayım. O haber çıktıktan sonra La Gazzetta Dello Sport muhabiri beni aradı, ben böyle bir insan tanımıyorum dedim. Beni arasalardı, böyle bir şey olmadığını söyleyebilirdim. Bir anda İtalya’da bir takım almış oldum. Torino ile alakalı ise açıklama yapmıştım. Bundan bir ay önce, takımın birinci lige çıkmaması üzerine İtalya’daki ortağımla beraber hisselerimizi devrettik. İtalya’da hiçbir takımla ilgim yok. Bu geçen sene benim için bir maceraydı. Orada aldık hisseleri, sattık, ne kar ne zarar, böyle bir geçti gitti. Bir deli kuyuya taş attı, çıkart çıkartabilirsen. Ne yapalım, bizi hem antrenör hem de çok büyük bir yatırımcı gibi görüyorlar” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE LİGİ’NİN MARKA DEĞERİ YILLAR İÇERİSİNDE ÇOK AŞAĞI ÇEKİLDİ, MANTIKLI BİR AÇIKLAMASI YOK”
ING Basketbol Süper Ligi’nde sezon öncesi yaşanan yayıncı kuruluş krizine değinen deneyimli başantrenör, Türkiye Ligi’nin marka değerinin çok aşağı çekildiğini belirterek şunları söyledi: “Ben basketbol antrenörüyüm ama İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İş hayatım var, ekonomiyle yakından ilgilenen bir kişiliğim var. Ben Türkiye Ligi’nin marka değerinin yıllar içerisinde çok aşağı çekildiğini düşünüyorum. Mantıklı bir açıklaması yok. Türkiye’de bugün basketbolda Fenerbahçe ve Efes, EuroLeague’de şampiyon oldular, takip ediliyor. Salonlar dolu. Karşıyaka, FIBA Şampiyonlar Ligi’nde final oynadı, dolu. Anadolu’daki kulüplere bakıyorsun, Bursa’da TOFAŞ, Ankara’da Türk Telekom, maçlara ilgi var. Çocuklara bakıyorsun, spor okulları, basketbol okulları doluyor, taşıyor. E sen bu ligdeki rekabeti, kulüplere gelir getirecek bir şekle getiremiyorsan, o zaman burada marketing’de ciddi bir hata var demektir. Bu 3-4 sene önce böyle değildi. Yavaş yavaş, yavaş yavaş çok dip noktalara kadar düştük. Bir anlaşma sağlandığını biliyorum ama rakamları bilmiyorum. Daha önce konuşulan rakamlar çok komik rakamlardı. Futbolla basketbol arasında 100 kat fark olabilir, ama 1000 kat fark olmamalı. Böyle bir şey yok, böyle bir fark yok. İlgi anlamında da yok. Zaten basketbolun aldığı başarılar çok çok üzerinde, basketbolun voleybolun aldığı başarılar. Ama demek ki bunu yeterince, işi bu olan kurumlar pazarlayamadılar, rekabet yaratamadılar. Sonuçta bu noktaya gelindi. Şimdi bildiğim kadarıyla iki kuruluş almışlar ama rakamları bilmediğim için bir şey söyleyemiyorum.”
“TÜRK BASKETBOLUNUN DEĞERİNİ YENİDEN YUKARI ÇIKARABİLECEK BİR EKİP GEREKİYOR”
Hidayet Türkoğlu, Harun Erdenay ve Erman Kunter’in aday olduğunu açıkladığı Türkiye Basketbol Federasyonu’nun (TBF) olağan seçimli genel kuruluyla ilgili gelen soruya yanıt veren Ataman, “Adı üzerinde seçim. Türk basketbolunu yönetmeye aday olan, projelerini sunan bütün dostlarımız buna aday olabilirler. Ben hepsine başarılar dilerim. Ben bir delege değilim, profesyonel bir antrenörün. Ama burada seçime katılacak olan delegelerin, bu başkan adaylarının bugüne kadar yaptıklarını, bundan sonra yapmayı vadettiklerini değerlendirip karar vereceklerdir. Hepsi çok değerli arkadaşlar. Hepsiyle de geçmişte çalıştım. Antrenör oyuncu olarak da çalıştım, antrenör başkan olarak da çalıştım. Erman ağabeyle rakip olarak da çalıştım. Böyle bir yola soyunmuşlar, hepsine başarılar diliyorum. Türk basketbolu ciddi bir ivme kaybetti. Özellikle ligin değeri açısından, milli takımlarımızın aldığı sonuçlar açısından, son 5-6 yılda çok ciddi bir değer kaybetti. Yeniden bu heyecanı yaratacak, voleybolun yaptığı gibi yeniden bunu yukarı çıkarabilecek bir ekip, hedefini yukarı koyacak bir ekip. Bu önemli. Sadece koltuğu dolduracak bir ekip değil. Projeleriyle cesurca, Türk basketbolunu, milli takımlar düzeyinde, ligin marketing değeri düzeyinde, 5-6 yıl öncekine değerine taşıyacağız demeli. Bununla ilgili sağlam projeler üretip bunu sonuçlandırmaları gerek. Hepsi dostumuz, arkadaşımız” değerlendirmesinde bulundu.
“BİZ NEDEN LÖW, MANCINI, GUARDIOLA, MOURINHO, LIPPI GİBİ İSİMLERİ GETİREMİYORUZ?”
Anadolu Efes’in EuroLeague öncesi düzenlediği dijital medya gününde A Milli Futbol Takımı’nın yeni teknik direktörü Stefan Kuntz ile ilgili söylediği sözlerin gündem olmasına değinen Ergin Ataman, şöyle konuştu: “Belki de benim girmemem gereken bir konuydu ama EuroLeague için yaptığımız basın toplantısında bir arkadaş bana futbol antrenörlüğünü sorunca, o gün gündem konusu oldu. Bir gece önce de arkadaşlarımla bunu tartışmıştık. Ben de futbolu çok yakından takip etmiyorum, Avrupa’da bildiğimiz antrenörler var. O isim de tanımadığım biri olunca internete girip baktığımda hakikaten profesyonel düzeyde, 1’inci lig ve A Milli Takım seviyesinde çalışmadığını gördüm. Bu benim garibime gitti. Biz artık Türkiye olarak her alanda en iyilerle çalışan bir dünya markası ülke olduğumuzu iddia ediyoruz. Ben de düşüncelerimi söyleyen bir insanım. Hepimizin gönlünden geçen milli takımlarımızı her branşta yerli hocaların çalıştırması. Zaten bu bizim sloganımız değil mi? Sonuçta global bir dünyada yaşıyoruz. Takımlarımızdaki oyuncularda olduğu gibi kendini ispat etmiş yabancıların da ciddi anlamda katkı verdiğini görüyoruz. Böyle düşününce böyle bir antrenör neden Türkiye’ye getirilemez diye bir düşünce oluştu. Stefan Kuntz’u tanımıyorum, bilmiyorum. Çok iyi hoca da olabilir. Ben Türkiye Futbol Federasyonu’nun bir risk aldığını düşünüyorum. Ama neden biz bir Löw, Mancini, Guardiola, Mourinho, Lippi gibi isim olan ve herkesin ortak noktada buluşabileceği isimleri getiremiyoruz? Basketboldaki Obradovic gibi. Geldi, hepimize katkı sağladı, hepimiz ona saygı duyduk. Onu ben gündeme getirdim. Gönlümüz yerli bir hocadan geçiyor ama yabancı olacaksa da neden böyle bir antrenör yok diye dile getirdim. Ama tabii bundan sonra bize düşen görev, Stefan Kuntz ve ekibini desteklemek olacak. Bunun sorumluluğunu da Türkiye Futbol Federasyonu almış olacak. Seçimleri kurumlar yapar, inşallah Kuntz çok başarılı olur ve Türkiye’yi hak ettiği yerlere getirir. Sizin de hep söylediğiniz gibi son yılların en iyi jenerasyonu var. Oyuncularımızın neredeyse tamamı ilk 11’de oynayan oyuncular. Biz, Kuntz’un bu oyuncuları bir araya getirip başarılı olmasını istiyoruz. A Milli Takım seviyesinde başarılı olacaksın. Avrupa Şampiyonası’na, Dünya Kupası’na gideceksin. Belki oralarda madalya alamayacaksın ama en kötü ihtimalle ilk 8 oynayacaksın. Futbolla ilgili olarak, bir spor adamı olarak görüşlerimi bu şekilde belirttim.”
“FATİH TERİM HER SENE ŞAMPİYON OLACAK DİYE BİR ŞEY YOK. BİRAZ SABRETMEK VE POZİTİF OLMAK GEREKİYOR, HENÜZ SEZONUN BAŞI”
Galatasaray’ın Aytemiz Alanyaspor ile Türk Telekom Stadyumu’nda oynadığı Süper Lig karşılaşmasında taraftarların oyuncuları ıslıklaması ve teknik direktör Fatih Terim’in buna tepki göstermesine değinen Ataman, psikolojik bir sıkıntımız olduğunu dile getirerek, “Pandeminin sonucu olarak insanların sosyal medyada sosyalleştiği, sosyal medyanın da Türkiye’de sürekli negatiflikten beslendiği bir ortam var. Bunun da getirmiş olduğu birikimle bana göre taraftarlar, sahaya geldiklerinde şunu unutmaya başladılar; taraftar, takıma sahip çıkan kişi demek. Biz hep taraftarın 12’nci oyuncu olmasını ve bir sinerji yaratmasını istiyoruz ama sürekli bir kaos ve eleştiri var. Galatasaray’da son 1 yılda eski başkanımız Mustafa Cengiz ile alakalı olarak bir başkanlık kaosu vardı. Şimdi yeni bir ekip geldi, çoğu taraftarın da beklediği genç bir başkan geldi. Takımın başında Türk futbol tarihinin en başarılı antrenörü var. Fatih Terim de her sene şampiyon olacak diye bir şey yok. Şampiyonluk kaybettiği 1-2 sezon var. Bir hoca üst üste 2 sene şampiyonluk kaybeder, takım çok kötü olur, o zaman yönetim bunu değerlendirir. Geçmişteki başarılarımızı sürekli gündeme getirelim demiyorum ama sonuçta yeni bir yönetim var. Bunu rakiplerimizin yapması doğal çünkü bir rekabet var ortada. Ben açıkçası hocanın şu anki psikolojisini çok iyi anlayabiliyorum. Zamanında ben de bu tarz sıkıntıları, belki de fazlasını yaşamıştım. Bütün Galatasaraylıları sağduyuya davet ediyorum. Sosyal medyayı çok aktif kullanmıyorum ama arada eşimin hesaplarından girip bakıyorum. Bir bölünmüşlük gözüküyor. Evet, farklı gruplar olabilir ama bütün grupların hedefin Galatasaray’ı desteklemektir. Biraz sabretmek ve pozitif olmak gerekiyor bana göre. Biz hepimiz takımımızın başarısını istiyoruz. O psikolojide antrenör de motive olamaz, oyuncu da motivasyonunu kaybeder. Sonuçta takımımıza zarar veriyoruz. Rakip takımın yapmak istediklerini biz kendimiz yapıyoruz. Sukunetin sağlanması gerekiyor. Bu konuda herkese görev düşüyor. Galatasaray taraftarı, dünyanın sayılı taraftar gruplarından bir tanesi. Herkesin bu markaya sahip çıkması gerekiyor. Bunu yaratanları da taraftarın kendi içerisinde ayıklaması ve dışlaması gerekiyor. Tabii belli bir süre sonra takım başarısız giderse yönetim bunun kararını verir, taraftar da tepkisini gösterebilir ama daha sezon başındayız” diyerek sözlerini noktaladı.