Şentop’un ev sahipliğinde, Antalya’daki Turizm Belek Merkezi’nde bir otelde düzenlenen “Terörizmle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılığın Güçlendirilmesi Dördüncü Parlamento Başkanları Konferansı” başladı.
Şentop, programın açılışında yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına da başsağlığı diledi. Salgın nedeniyle de toplantının az sayıda katılımla gerçekleştirildiğini ifade eden Şentop, konferansta terörizmle mücadelenin yanında küresel ölçekte birçok alanda benzeri görülmemiş sorunlara yol açan salgınla mücadeleyi ve bölgesel işbirliği imkanlarını ele almayı hedeflediklerini belirtti. Bu doğrultuda gerek terörizmle gerek salgınla mücadele iş birliği alanlarını meydana çıkartıp atılabilecek somut adımlar konusunda fikir teatisinde bulunmayı arzuladıklarını bildiren Şentop, ülkelerdeki iyi ve yenilikçi uygulamalar hakkında tecrübe paylaşımının faydalı olacağına inandıklarını anlattı. Salgının, küresel bir sağlık krizi olmanın ötesinde derin sosyal, ekonomik, insani ve siyasi etkileri olan ve gelecekte de neticelerinin hissedileceği bir vaka olduğunu aktaran Şentop, şunları söyledi:
“Salgın, insanlığın selametini etkileyen meselelerimizin ve bunların çözümlerinin müşterek olduğunu ispatlamıştır. Tüm insanlık Kovid-19 ve benzeri musibetlere karşı bir kader ortaklığı içindedir ve aynı gemidedir. Kısacası, uluslararası iş birliği ve dayanışma belki de hiç olmadığı kadar elzem hale gelmiştir. Salgın, etkin ve akıllı bir mücadeleyi gerekli kılmaktadır. Şüphesiz ki salgına karşı gereken adımlar tereddüt edilmeden atılmalıdır. Ancak, bunu yaparken, kamu sağlığının korunması ile ekonomik ve sosyal hayatın sürdürülmesi arasında bir denge de gözetilmelidir. Bu noktada, salgınla müşterek mücadelemizde, süratle geliştirilen aşıların yeterli miktarda üretilerek adil ve erişilebilir bir şekilde tüm insanlığın istifadesine sunulmasının hayati önemi haiz olduğunu vurgulamak isterim.”
Salgın döneminde özellikle ilaç ve gıda başta olmak üzere toplumsal hayatın idamesi için gerekli malların tedarikinde devamlılığın da büyük ehemmiyet arz ettiğini dile getiren Şentop, milli ekonomilerin sağlıklı bir şekilde işlemesinin uluslararası tedarik ağlarının düzgün ve kesintisiz işlemesine bağlı olduğunun bir kez daha anlaşıldığını vurguladı.
“HER ALANDA İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Ulaşım ve ticaret politikalarında uluslararası alanda yaşanabilen belirsizliklerin ve Kovid-19 salgınına benzer krizlere mukabeleye hazırlık bakımından, salgın sonrası dönem için de tedarik zincirlerinde devamlılığın sağlanmasına yönelik tedbirler üzerinde çalışılmasının faydalı olacağına inandıklarını dile getiren Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu bağlamda, bölgemizde kombine ulaştırma koridorlarının geliştirilmesinin kalkınma konusunda önemli bir unsur olduğu kanaatindeyiz. Ülkemiz üzerinden, Kafkasya ve Orta Asya’yı aşarak Çin’e kadar ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimimiz, bu yaklaşımımızın en somut örneğidir. Ulaştırma, altyapı, lojistik, ticaret ve enerji alanlarında bölgesel bağlantılılığı arttıracak büyük ölçekli altyapı projelerini de destekliyoruz. Ülkelerimiz arasında ve bölgemizde bağlantılılığın geliştirilmesini teminen ulaştırma başta olmak üzere her alanda iş birliğine hazırız.”
2019’un kasım ayında Çin’den yola çıkan Çin Demir Yolu Konteynır Ekspresi’nin Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattını kullanarak 12 gün içinde İstanbul’a geldiğini ve bilahare Marmaray üzerinden toplam 18 gün içinde Prag’a ulaştığını ifade eden Şentop, 42 tıra eşdeğer ürün yükü taşıyan ekspresin 2 kıta, 10 ülke ve 2 denizi aşarak 11 bin 483 kilometrelik yolu 18 günde kat ettiğine işaret etti.
Türkiye’den Çin’e giden ilk ihracat treninin de 6 Aralık 2020’de İzmit’ten yola çıktığını anımsatan Şentop, şöyle devam etti:
“Marmaray’dan geçen Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı ve Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor üzerinden 16 Aralık 2020 tarihinde Çin sınırına ulaşan tren, 8 bin 693 kilometre yol alıp, 2 kıta, 2 deniz ve 5 ülke geçerek yükünü 19 Aralık 2020 tarihinde Çin’e ulaştırmıştır. Yine, Ankara’dan 26 Ocak 2021 tarihinde yola çıkan, Türkiye ile Rusya arasındaki ilk ihracat blok treni, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı üzerinden Moskova yakınlarındaki Kaluga Bölgesi’ne varmıştır. Söz konusu seferler, önümüzdeki dönemde Orta Koridor’un tam kapasite ile işletilmesi bakımından dönüm noktası olmuştur. Orta Koridor’un tam kapasiteyle işletilmesi, ülkelerimiz arasındaki bağlantılılığın ve ticaretin gelişmesine de büyük katkı sağlayacaktır.”
Şentop, bölgesel bağlantılılık ve sahiplenmenin Türkiye için öneminin bir başka göstergesinin de Avrasya coğrafyasında süren kapsamlı dönüşüme uyumlu bir şekilde “Yeniden Asya” girişiminin başlatılması olduğunu söyledi. Bu girişimle Türkiye’nin, mevcut siyasi ve ekonomik kurumsal taahhütlerini dikkate alarak Asya genelinde ortaya çıkan çok yönlü dinamizmden daha iyi ve verimli biçimde faydalanmayı ve buna katkı sağlamayı amaçladığına dikkati çeken Şentop, “Bu çerçevede, bugün burada bir arada olan ülkeler dahil, birçok bölge ülkesiyle daha yakın ilişkiler geliştirmek ve bağlantısallığı daha ileri noktalara taşımak Türkiye’nin en önemli hedeflerindendir.” dedi.
“SALGINLA MÜCADELEYİ GÜÇLÜ VE BAŞARILI BİR ŞEKİLDE YÜRÜTMEKTEYİZ”
Salgın karşısında yürütülen müşterek mücadelede, ülkelerin çok büyük bir bölümünün kapsamlı tedbirlere başvurduğunu anlatan Şentop, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Salgının başlangıcından bugüne Türkiye olarak bir taraftan uluslararası iş birliğinin ve dayanışmanın önemini vurgularken diğer taraftan sahip olduğumuz imkanlarla salgınla mücadelemizi güçlü ve başarılı bir şekilde yürütmekteyiz. Türkiye’de salgın öncesinde gerek altyapı gerekse insan kaynağı açısından sağlık sektörüne yapılan muazzam yatırımlarla bu alanda kaydettiğimiz büyük ilerleme ve yakın dönemde aldığımız isabetli tedbirler, salgının ve hastanelerimizdeki yoğunluğun kontrol altında tutulabilmesini sağlamıştır. Ocak ayında başlatılan aşılama kampanyası ile her 100 kişi için aşılama hızı itibarıyla dünyada en önde giden ülkeler arasında yer bulan ülkemizde aşı çalışmaları da kararlılıkla sürdürülmektedir.”
Toplamda 258 aşı adayının yer aldığı Dünya Sağlık Örgütü listesinde Türkiye’den 18 aşı adayı bulunduğunu dile getiren Şentop, bugün itibarıyla 14 milyon aşılamaya ulaşıldığını ve bu yıl içinde Türkiye’nin kendi aşısını kullanmaya başlayacağını bildirdi. Kitlesel bağışıklığın kazanılması ile yaz dönemine doğru eski normale dönme noktasında ciddi bir mesafe katedilmesini ümit ettiklerini ifade eden Şentop, şunları kaydetti:
“Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler, G20, Türk Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı, MIKTA ve birçok uluslararası platformda yürütülen çalışmalara tam destek verilmiş ve salgınla mücadelede çok taraflılık esas kılınmıştır. Türkiye olarak, dış politika gündemimizdeki diğer tüm konularda olduğu gibi, salgın şartlarında dünya milletlerine tıbbi malzeme yardımı ulaştırma konusunda da sorumlu, insan odaklı, vicdanlı ve ilkeli bir tutum benimsedik. Üçüncü ülkelerin tıbbi malzeme taleplerini karşılamaya devam ediyoruz. Salgınla mücadele kapsamında 157 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa yardım sağlamış olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Tıbbi malzeme tedarikinde olduğu gibi, kendi aşılarımızı kullanmaya başlandığımızda şüphesiz aşı tedariki konusunda da aynı sorumlu, vicdani ve ilkeli tutumu devam ettireceğiz. Salgın öncesinde olduğu gibi ihtiyacı olan herkese imkanlarımız ölçüsünde yetişmeye çalışarak dünyanın en zengin ülkesi olmasak da gönlü bol bir ülke olarak bilinmekten gurur duyacağız.”