TÜRKPA Genel Kurulunda Dönem Başkanı ve Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Sahibe Gafarova TÜRKPA Dönem Başkanlığını, Kazakistan Cumhuriyeti Meclis Başkanı Nurlan Nigmatulin’e devretti. Sonrasında TÜRKPA 10. Genel Kurul toplantısına geçildi.
TBMM Başkanı Şentop, konuşmasına, Azerbaycan’ın “Anım günü” dolayısıyla tebriklerini ileterek başladı. Şentop, “BM dahil birçok uluslararası kuruM tarafından Azerbaycan’a aidiyeti kabul ve ilan edilen Ermeni işgali altındaki öz vatan topraklarından azad edilmesi bayrağının her karış toprağında dalgalanması elbette TÜRKPA ülkeleri olarak hepimizi memnun etmiştir. Dün 27 Eylül, işgal altındaki Karabağ’ı bağımsızlığına kavuşturan şanlı vatan muharebesinin yıldönümüydü. Anım günü verilen bu yıldönümünde bütün Azerbaycan halklarını yürekten kutluyor, şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Karabağ Azerbaycan’dır. Biz Türkiye olarak her zaman Azerbaycan’ın yanındayız. İşgalin sona ermesiyle bölgeye istikrar gelmesi için her türlü desteği veriyoruz, gelecekte de destek vermeye devam edeceğiz” dedi.
Uluslararası ilişkilerin artık devletler düzeyinde sadece diplomatlar aracılığıyla yönetilen bir süreç olmadığını vurgulayan TBMM Başkanı, uluslararası ilişkilerde yeni gelişmeler ve yeni açılımların gerekliliğine işaret etti. Şentop, “Karşı karşıya bulunduğumuz sorunların bir kısmı küresel ölçekte çözüme muhtaçken, birçok sorunumuzu da yerel ve bölgesel bakış açısıyla çözmemiz zorunluluk hâline gelmiştir. Küresel ölçekteki belirsizlikler; ülkeler arası silahlı çatışmalar, göç hareketleri, terörizm, iklim değişikliği, kuraklık gibi çok boyutlu sorunlar ve küreselleşmenin getirdiği kültürel yok oluş karşısında kendini koruma amaçlı gelişen yerel ve bölgesel hareketlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Dünyanın her yerinde bölgesel kuruluşlar kurulmakta, parlamenter yapılar da bu kuruluşların gerek etkinliğini artırarak gerek meşruiyet kaynağını sağlayarak önemli bir rol üstlenmektedirler” diye konuştu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, geçtiğimiz yıl TBMM’nin kuruluşunun 100. yıldönümünün kutlandığını hatırlatarak, şunları söyledi:
“TBMM Türkiye’nin kurucu Meclisidir ve Gazi Meclis’tir. Milli mücadeleyi bizzat yönetmiş ve yürütmüştür. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde milli mücadelemize TBMM Başkanı olarak liderlik etmiştir. Bu durum milletimizin iradesinin tecelli ettiği Meclisimizi diğer pek çok ülkenin meclisinden daha özel bir konuma oturtmaktadır. TBMM bundan bir süre önce, 2016 yılında bir kez daha gazi olmuştur. Fetullah Gülen terör örgütü FETÖ mensupları 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Meclisimize saldırmak cüretinde bulunmuşlardır. TBMM binamız FETÖ’cü hainlerin uçaktan attıkları üç bombaya maruz kalmıştır. O gece de bütün siyasi partilerden milletvekillerimiz saldırılara rağmen Meclise gelerek toplanmışlar ve bu hain girişime direnmişlerdir. Yine kahraman halkımız elleriyle tankları durdurma cesaretini göstererek vatanımızı ve Meclisimizi bu hain terör örgütüne karşı canı pahasına korumuştur.
100 yıl önce nasıl can siperhane bir mücadele verildiyse, 15 Temmuz’da FETÖ mensuplarına karşı da öyle büyük bir mücadele verilmiştir. 100 yıl önce nasıl işbirlikçi hainler ve zararlı cemiyetler ülkemizi manda ve himaye adı altında işgal planları yaptıysa, 15 Temmuz’da da aynı olay vuku bulmuştur. Bu FETÖ örgütünün tek bir amacı olduğunu görüyoruz. Yer edindiği ülkelerde faaliyet gösterdiği ülkelerde orayı ele geçirmek ve kendilerine verilen örgüt faaliyetlerini, talimatlarını uygulamak. Biz, milletimiz olarak 15 Temmuz’da bu örgütü ve yapılanmasını Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi, öncülüğü, milletimizin tam desteğiyle bu topraklardan söküp attık. 100 yıllık Meclisimiz iki kez gazi olarak dünya demokrasi tarihinde görülmeyen bir şerefle tarihteki yerini almıştır. Bu da gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miraslarımızdan biridir. FETÖ’nün Türkiye dışında birçok ülkede de faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Bu hain örgütün kardeş ülkeler başta olmak üzere faaliyet gösterdiği ülkeler için bir milli güvenlik tehdidi oluşturduğunu tekrar ifade etmek isterim.”
“BİZİM BİRLİKTELİĞİMİZ KİMSEYE KARŞI DEĞİLDİR”
Şentop daha sonra, TÜRKPA’nın daha fazla etkin hale getirilmesine yönelik önerilerinden bazılarını şöyle sıraladı:
“TÜRKPA Kadın Parlamenterler ve TÜRKPA Genç Parlamenterler Forumlarına benzer şekilde üye ülke parlamentolarının dostluk grupları başkanları ile ortak forumlar düzenlenebilir.
Farklı ülke parlamentolarında görev alan Türk soylu milletvekillerinin tespit edilerek bir forum çatısı altında toplanması sağlanabilir. Yıllık veya 5 yılda bir genişletilmiş Türk Dünyası Parlamenterler Forumu organizasyonu yapılabilir.
Daha güçlü bir sekretarya için çalışanların dil yeteneklerinin geliştirilmesi; Kırgızca, Kazakça, Azerbaycan dili ve Türkiye Türkçesi dillerinde çok dilli çalışan profili oluşturularak daha etkin ve hızlı bir teşkilat yapısına kavuşabiliriz.”
‘DÜNYANIN FARKLI COĞRAFYALARINA DAĞILAN ÖZ KARDEŞLERİ BİR ARAYA GETİRMEK’
Sözlerine Pir Sultan Ahmet Yesevi’nin “Kitabına eğilmiş çocuk, aşını pişiren kadın, tarlasını süren çiftçi, tezgâhtaki sanatkâr, fenalık düşünmeye vakit bulamaz” sözüyle devam eden Şentop, Türk dünyası devletlerinin bir araya gelmesinden kimsenin rahatsız olmaması gerektiği mesajını vererek, “İşimiz iyilik üzerinedir; yapacak işimiz çoktur. Bizler, parlamenter diplomasiyi barış diplomasisi olarak görüyoruz ve bizim birlikteliğimiz hiç kimseye karşı değildir. Amacımız birliğimizi pekiştirmek, muhabbetimizi arttırmak, aynı otağdan çıkıp dünyanın farklı coğrafyalarına dağılan öz kardeşleri bir araya getirmektir. Bizim birlikteliğimiz ile kazanan dostluk ve kardeşlik olacaktır.” diyerek konuşmasını tamamladı.