MEHTAP GÖKDEMİR Abant – Kılıçdaroğlu, partisinin Abant’ta yapılan ve üç gün süren milletvekili kampının son gününde, dün gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
CUMHURBAŞKAN ADAYI: Millet İttifakı olarak bizim daha cumhurbaşkanlığı konusunda bir araya gelip konuşmuşluğumuz yok. Dolayısıyla kim cumhurbaşkanı adayı olacak, o konuda alınan bir karar da yok.
İLKELERİ BELİRLEYELİM: Güçlendirilmiş parlamenter sistemi arzu eden, onun tekrar ve güçlendirilmiş haliyle hayata geçirilmesini isteyen aktörler yani siyasi partiler bu konuda çalışma yapıyorlar zaten. Şimdi raporlar hazırlandı. 100 sayfa 200 sayfa 300 sayfa… Vatandaşın önüne 300 sayfalık raporla çıkılmaz. Şöyle bir karar aldık, dedik ki 1-1,5 sayfayı geçmeyecek şekilde ilkeleri belirleyelim. Birinci aşamamız şu; yani biz güçlendirilmiş parlamenter sistemi istiyoruz da neyi öngörüyoruz, bunun kamuoyuna anlatılması lazım. Var olan sistem Türkiye’yi felakete götürdü. Biz demokrasiyi istiyoruz, parlamento güçlensin istiyoruz, millet iradesi üzerinde bir vesayet olmasın istiyoruz. Yürütme organının halka hesap vermesini, parlamentoya hesap vermesini istiyoruz. Bütün bu ilkeleri içeren güzel bir 1-1,5 sayfalık bir metin, en fazla 1,5 sayfalık bir metnin, ilkelerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Ondan sonra belki cumhurbaşkanlığı konusu gündeme gelebilir ama şu aşamada hiçbirimizin gündeminde bir cumhurbaşkanlığı söz konusu değil, bir tartışma da yok. Ama kamuoyu böyle bir tartışma yapıyor, niye yapıyor, biz onu da anlamıyoruz.
SAYGI DUYULMASI GEREKİR: Ali mi olsun cumhurbaşkanı yok Veli olacak yok öbürü istifa edecek, yok öbürü şu olacak yok öyle bir şey. Sayın Akşener’in “Başbakan adayıyım” söylemi tabii hepimizin saygı duyulması gereken bir söylem. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi biz bir an önce kısa sürede hayata geçirmek istiyoruz. Dolayısıyla o sürecin sonucunda Sayın Akşener’in başbakanlık görevini üstlenmesi bizim açımızdan da son derece değerli olur. Ama dediğim gibi bunlar oturulup ittifak içinde tartışılmış konular değil. Zaman zaman genel başkanların söylemleri oluyor. Her söylemi sizler nasıl dikkatle takip ediyorsanız gazeteci olarak, biz de aynı şekilde dikkatle takip ediyoruz.
TEMEL BEY ZİYARETE GELECEK (Yakın bir zamanda görüşme söz konusu mu?): Sonraki pazartesi bu değil ondan sonraki pazartesi Temel Bey (Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu) ziyarete gelecek. Temel Bey ile medyanın karşısına çıkacağız. Sonuçta ilişkilerimiz iyi. DEVA Partisi’yle de Gelecek Partisi’yle de en azından bu demokratik parlamenter sistem konusunda herhangi bir sorunumuz yok. Hepimiz bunu istiyoruz. İçini doldurmamız lazım. Halkın önüne çıkmamız açısından içini doldurmamız lazım.
HDP’YLE GÖRÜŞMEYİZ KURALIMIZ YOK: (‘Yedinci partiyle dirsek teması olarak mı bir ilişki sürüyor, HDP’yi kastediyorum’ sorusu üzerine): Biz bütün siyasi partilerle görüşen tek partiyiz. Bütün siyasi partilerle diyaloğumuz var. Bütün siyasi partilerle görüşüyoruz. Kendi görüşlerimizi ifade ediyoruz. Demokrasiyi, medya özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını aşağı yukarı bir demokraside olması gereken asgari normları savunuyoruz zaten. Dolayısıyla bu bağlamda biz HDP ile de zaman olursa ortam olursa yer olursa görüşürüz, görüşmeyiz diye bir kuralımız yok zaten.
BU CÜMLE ÖNEMLİ: HDP ittifak içinde zaten yer almayacağını kamuoyuna deklare etti. Kendilerinin demokrasiden yana tavır takınmaları özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda parlamentonun yetkili olması, yetkili olarak görülmesi değerli şeyler aslında bunlar. Çatışmalardan uzak tutulmasıyla, durulmasıyla ilgili de bir görüş var -yanlış hatırlamıyorsam- mesela HDP ‘Türkiye’deki bütün toplumsal kesimlerin sorunlarını ve kaygılarını dikkate alan yapıcı bir rol üstlenmeye hazırdır’. Bu cümle önemli mesela. ‘Bütün kesimlerin hem kaygılarını da dikkate alarak’ diyor ‘bir rol üstlenebiliriz’. Yani toplumda kendilerine yönelik var olan kaygıları gidermeye dönük de adım atmaya bir anlamda hazır olduklarını söylüyorlar. Yine ‘sorunların konuşarak, müzakere edilerek diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur’ diye bir açıklaması da var. Bu da çok önemli, değerli. Evet, demokrasilerde sorunlar oturulur, konuşulur, tartışılır ve öyle çözülür. Dolayısıyla biz HDP’nin yaptığı açıklamayı bu bağlamda değerli buluyoruz. Her siyasi parti kendi penceresinden öncelikli sorunları görebiliyor. Buna saygı göstermemiz lazım. Çünkü ayrı bir parti. Onun baktığı pencereden sorunların sıralanmasında farklılıklar olabilir.
BEŞ TEMEL SORUN: Biz Türkiye’nin 5 temel sorunu olduğunu hep iddia ettik. Demokrasi birinci sorun, ekonomi ikinci sorun, eğitim üçüncü sorun, dış politika dördüncü sorun ve toplumsal barışımız beşinci sorun. HDP de kendine göre sorunları belirlemiş, saygı duyacağız. Onların bakış açısından sorunları saptaması sıralaması farklı, bizim farklı, İYİ Parti’nin farklı, HDP’nin ya da Gelecek Partisi’nin, Saadet Partisi’nin farklı olabilir.
YENİ ANAYASA(Yeni anayasa çalışması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı): Otoriter yönetimlerle anayasa değişikliği için masaya oturulmaz. Ancak demokrasi kültürü olan, demokrasiyi savunan insanlarla masaya oturursunuz.
SLOGAN(‘Geliyor gelmekte olan’ sloganı): Onu tabii halk kabul ederse slogan olabilir bir şey diyemiyoruz. Halkın ne kadar benimseyip benimsememesine bağlı.
HEMEN SEÇİM: Gecikilen her günün topluma maliyeti artıyor. Dolayısıyla bir an önce seçim olması lazım ki bu yük daha da büyümesin. O nedenle hemen seçim olması lazım, toplumun rahat bir nefes alması lazım.
ÖZGÜRLÜK ORTAMI LAZIM: (‘Yeni anayasa çağrısını samimi mi bulmuyor musunuz?’ sorusu üzerine): Anayasa eğer yapacaksanız bunun özgürlük ortamında yapılması lazım. İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri bir iklimin olması lazım. Tamamen gündem değiştirme amacıyla, biz de ona takılalım kimse ekonomiyi, vatandaşın durumunu konuşmasın, oturalım yok anayasa şöyle yapılır, yok anayasa böyle yapılır, yok anayasada şu olmalı diye yapay bir gündemle halkın gündemini çalmak istiyorlar. İşin özünde yatan bu. MHP kendi mutfağında bir anayasa hazırladı, öbürleri kendi mutfaklarında bir anayasa hazırladılar. Bir partinin mutfağında anayasa mı hazırlanır? Dünyada var mı böyle bir örnek?
İDLİB’İ BİZ ÇÖZERİZ: (Yakın süreçte Suriye ve İran’da bu yönde bir ziyaret söz konusu mu): Suriye ile zaten İdlib sorunu varken Suriye ile bir görüşme asla düşünmüyoruz. Gazetelerde televizyonlarda yer aldı, ‘Efendim davet gelmiş.’ Yok öyle bir şey. Nasıl uyduruyorlar ben de hayret ediyorum. Davet gelse davet geldi deriz. Ayıp bir şey değil ki. Eğer Suriye ve Rusya İdlib’deki terör örgütlerini dağıtmak için havadan ve karadan saldırıya geçerlerse bunun Türkiye’ye yönelik herhalde yine bir buçuk 2 milyonluk bir mülteci akının yolunu açacak. Bu çok ciddi bir risk. Bu sorunun çözülmesi lazım. Erdoğan’ın bu sorunu çözme kapasitesi yok. Bu sorunu ancak biz çözeriz.