CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programında soruları yanıtlıyor.
CHP Genel Merkezi’nde gerçekleşen yayınla gündemi değerlendiren Kılıçdaroğlu’nun satırbaşları şöyle:
“Yoğun bir gündü. Ev sahipliği yapmak kolay değil. Belli temel konuları görüşmek, bir metni hazırlamak, metnin 6 lider tarafından görülmesini sağlamak sonra hep beraber imzalamak, kamuoyu ile paylaşmak ve bir sonraki toplantı ile ilgili kararlar almak güzel bir şey. Bize yorulmak yasak.
Bizi bir araya getiren aslında bizim kendi özel taleplerimiz değil. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve bu durumdan rahatsız olan 6 lider bir araya geldik. Türkiye bu kadar ağır bir yükü çekemez. Hangi alana bakarsanız sorunsuz hiçbir alan yok. Sokaktaki vatandaş artık nasıl geçineceğini düşünüyor. Ahlaki değerlerimizde müthiş bir bozulma var. Boşanmalar gırla artıyor. İnsanlar perişan. Üreten insan karşılığını alamıyor.
ORTA SINIF YOK OLUYOR
Faiz girdabında mahvolan esnafımızı, çiftçimizi düşünün. Bütün bunları üst üste koyduğunuz zaman halkta büyük bir yoksulluğu ve bu yoksulluğun giderek derinleştiğini görüyoruz. Yukarıda ise 3,4,5 yerden aylık alanlar, köşeyi dönenler, oligarklar, uyuşturucu baronları var. Orta sınıf artık giderek yok olmaya başladı. Bizim bunu çözmemiz lazım. Çözmenin yolu bir araya gelmek, oturup konuşmak. Biz artık öyle bir noktaya geldik ki devlette ciddi bir çürüme var. Bakanlar eski bakan değil, Meclis meclis değil. İradesi ipotek altına alınan bir Meclis var. Yıllardır soru önergelerine verilmeyen cevaplar var. Bu ne demektir? Milletin seçtiği vekili dikkate almıyorum diyor. Yargıda felaket bir tablo var. ‘AYM kararını uygulamam’ diyor en alttaki adam. Suç işliyor. 6 liderin yüklendiği sorumluluk sıradan değildir. Bizim siyaset tarihimizde bir ilktir. Biz 6 lider ülke yeniden inşa edilecek, devletteki çürüme durdurulacak, liyakat sağlanacak, herkes kendi görevini yapacak. Biz büyük bir fedakarlıkla bir aradayız.
CHP’de düşünce özgürlüğü var. Elbette ki düşüncelere saygılıyız. Geçmişte hep şu söylenirdi ‘CHP’de her kafadan bir ses çıkıyor’ diye. Bu artık bitti. Her birimiz oturuyoruz, konuşuyoruz, daha sık toplantılar yapıyoruz. Mutlaka parti meclisi toplantılarını, milletvekili toplantılarını, belediye başkanları toplantılarını belli aralıklarla yapıyoruz. Meclis tatile girdi biz tatile girmedik. Türkiye bu haldeyken bizim tatil yapacak halimiz yok, her birimiz çalıştık.
6’lı masa toplantılarını daha sık yapma yönünde dün akşam karar aldık. Daha sık yapacağız. Gerekirse 15 günde, 20 günde bir gerçekleştireceğiz. İkinci ev sahipliğini DEVA Partisi yapacak. Çünkü seçime de az kaldı. Topluma daha vereceğimiz hedefler, çalışmalar var. Bu çalışmaların topluma aktarılması lazım.
Dün iki önemli karar aldık. Biri Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçişin yol haritası… Yani biz nasıl yöneteceğiz. Var olan tereddütler varsa gidereceğiz. İkincisi ülkemizin temel politika alanları. Bu konularda da bir çalışma yapılıyor. Bu daha uzun vadeli bir çalışma olacak. Biz iktidar olduğumuzda tarımda, milli eğitimde şunu yapacağız… Tüm bunları belirleyen bir çalışma yapıyoruz şu anda. İktidar olduğumuzda hangi gün neyi yapacağımızı kamuoyu ile paylaşacağız.
Seçim büyük ihtimalle Mayıs ayı içinde olabilir.
6 ay içinde toplumun bir rahatlaması lazım önce bunu yapacağız. Çiftçinin, esnafın faiz borcu var biz bunları sileceğiz. Aile Destekleri Sigortasını getirmek istiyoruz. Hiçbir evde yoksulluk emaresi olmayacak. Hiçbir ailenin elektriği, suyu, doğalgazı kesilip onu karanlığa, soğuğa mahkum etmeyeceğiz. Biz öyle bir düzen getireceğiz ki kime isterse oy versin ama hiç kimse yatağa aç girmesin. Bir yıl içerisinde yurt sorununu çözeceğiz. Anne baba çocuğunu yurda gönderirken huzur içinde gönderecek.
Erzurum’da bir esnaf kardeşim ‘Bir soru soracağım. Siz Allah’tan korkuyor musunuz?’ dedi. ‘Elbette. Hepimizin bir inancı, ahlaki değeri var. Biz hata yapmamaya, kusur, günah işlememeye özen gösteririz’ dedi. ‘Size neden sordum biliyor musunuz? Bir defin sırasında döndü dolaştı iş siyasete geldi. CHP’yi suçlamaya başladılar. İçlerinden biri ‘CHP ne zaman iktidar oldu e niye suçluyoruz biz’ dedi’ dedi. Kendi kusurlarını başkalarına iftira atarak örtmeye çalışıyorlar.
“ACAYİP BİR TABLOYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
ENAG’ın dediği doğru. Vatandaş pazara gittiği zaman görüyor. Süt aldığı zaman, diğer ürünleri aldığı zaman bu fiyatı görüyor. Doğalgaza, elektriğe zam yapıyorlar. Gübreye yapılan zam yüzde 100’leri çok açtı. Bankalar yüzde 400’ün üzerine kâr elde ettiler. Acayip bir tabloyla karşı karşıyayız.
SEÇİM TARİHİNİ SÖYLE, ADAYI AÇIKLAYALIM
Şunu eleştirdik kendi aramız. Niye acaba televizyonlar neredeyse günün 24 saati cumhurbaşkanı kim olacak diyor… Var olan bir sistem var, herkesi perişan etti. Gençler geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Biz önce bunu nasıl çözeceğimiz konusunda bir görüş birliği sağlamamız lazım. Cumhurbaşkanı adayı belirledik, ne yapacak bu aday? Belli çevreler bunu özellikle gündeme taşıyorlar.
Son derece akıllı, ayakları yere basan, feraset sahipleri kişilerin oturup devletteki sorunları nasıl çözeriz diye bunun üzerine uzlaşmamız lazım. Sonra deriz ki Cumhurbaşkanı adayımız budur. Aday da 6 liderin belirlediği kuralların dışına çıkmayacak. Vaatleri hayata geçirecek. Bu olmazsa başa dönmüş olacağız. Cumhurbaşkanı için söylediğimiz açık. Sen bizim cumhurbaşkanı adayımızı merak ediyorsan seçim gününü belirle, biz de 2 gün içinde adayımızı belirleriz.
Adayın kim olacağı konusunda konuşma olmadı. Seçim tarihini belirlesinler adayımızı belirleriz.
CHP’de bu konuyla ilgili görüş beyan edilecekse altı liderin hazırladığı metin var. Bu metin çerçevesinin dışına çıkmamız gerekiyor.
SEÇİM GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ AYRI KOMİSYON KURDUK
Gazetemizin yazarı Necati Özkan’ın “Kuşkulu oylar Saray’a taşıdı” yazısına ilişkin de konuşan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı;
Altı lider bu konuda son derece kararlı bir çalışma yapıyoruz. Bununla ilgili de ekipler belirlendi. Elimizdeki veriler sürekli güncelleniyor. Verilerden yola çıkarak biz ilk kez oy kullanacakları, nerelerde, hangi konutlarda oturduklarını da gayet iyi biliyoruz. Yanlış bilgileri YSK’ye bildiriyoruz. Bu konuda duyarlılığımız var. Diğer partilerde benzer çalışmalar yapıyorlar.
Seçim güvenliği ile ilgili ayrı bir komisyon kurduk. YSK’dan bize belli aralıklarla sonuçlar geliyor ve biz onları eskiler ile karşılaştırarak ilerde hiçbir hata, kusur olmasın diye özel bir çaba harcıyoruz.
Doğum yerleri Türkiye’de olmayanlar var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı… Örneğin Suriyeli, Iraklı… Bütün bunların hepsinin verileri var. Biz seçim güvenliği konusunda son derece duyarlı ve kararlıyız.
Buradaki kritik nokta şu. Sandıkta görevli arkadaş. Oraya geldiği saat tutanağı imzalamayacak. Sayım yapılacak, tutanaklar kontrol edilecek ondan sonra bir fotoğrafını çekecek ve sonra CHP Genel Merkezi’ne gönderecek. Biz en son İstanbul seçimlerinde böyle yaptık. Bundan önceki seçimlerde yaklaşık 10 bine yakın sandıkta görevlendirdiğimiz arkadaşların gitmediğini gördük. Cenazesi vs olanları ayıkladık diğerlerinin partiyle ilişiğini kestik.
Okullarda gönüllü avukatlar görevli olmak istedi. Avukat arkadaşlarla da işbirliği yapıldı. Seçim sürecinde her okulda bir avukatımız olacak. Türkiye’de her yerde olur mu… Çok iddialı bir şey o ama biz en azından bütün büyük kentlerde bunu yapacağız.
Sandığa gitmeme lüksümüz yok. Bunu aşmanın yolu sandıktan geçiyor. Oyumuzu kullanalım.
“ERDOĞAN KENDİ TARİF ETMİŞ”
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti;
Aslında Erdoğan kendisini tarif etmiş. Şu anda yönetmiyor Türkiye’yi, yönetme kapasitesi yok Erdoğan’ın. Ne söylediğini bilmiyor. Prompterı kaldırın iki soru sorun cevabını veremez. Televizyonlara çıkıyor, karşısında kendi arzu ettiği gazetecileri çağırıyor, şu soruları soracaksınız ben de ekrana bakıp okuyacağım diyor. Devleti yönetmek bu değildir.
Bana ‘Milli Güvenlik sorunu’ diyor. Sen misin ben miyim? Odur.
Siz kalktınız askeri hastaneleri kapattınız. Bu güvenlik sorunu değil midir? Biz bir hafta içerisinde açacağız. Bunların devlet falan yönettikleri yok.
Yunanistan, Ege Adalarını silahlandırdı. Lozan’a aykırı. ‘Bir gece ansınız gelebiliriz’ diyor. Sen onu benim külahıma anlat. Bu mudur devlet yönetimi? Rahmetli Ecevit Kıbrıs’a gitti. Ordu Kıbrıs’a indi, ‘Şu anda ordumuz Kıbrıs’tadır’ dedi. İlan edilerek bu işler yapılmaz, yapamaz da zaten.
İktidardan gideceklerini görüyorlar ne götürürse kardır diyorlar.
‘SGK’Yİ KİM BATIRDI?’ SORUSU
Gayet açık, Erdoğan. Kararı alan, politikayı uygulayan Erdoğan. Sosyal Güvenlik Kurumları dünyanın her tarafından açık verirler. Türkiye’de de açık veriyor. Devletin bir kurumunun batması, çıkması diye bir şey yok. Bütün mesele şudur? O kurumlarda yolsuzluk var mı yok mu? Emeklilik yaşı ne olacak kanun belirler, aylığı ne kadar olacak kanun belirler. Kamu görevlilerin bu konuda inisiyatifleri yoktur.
Erdoğan, SGK’nin verilerinin toplumla paylaşılmasına izin vermiyor.
“TÜİK GERÇEK RAKAMI NİYE VERMİYOR”
Ev hanımlarının insafına bırakıyorum. Memurlarının, işçinin, çiftinin insafına bırakıyorum. Gübre, elektrik, doğalgaz ne oldu baksınlar. TÜİK’e talimat veriliyor. TÜİK gerçek rakamı niye vermiyor? Gerçek rakamı verdiği zaman emekli aylıkları ona göre belirlenecek. İşçi, memur ücretleri ona göre belirlenecek. Düşük gösterirlerse, düşük verilecek.
(Erdoğan iyi zamlar verecek iddiası) Enflasyon şaha kalkacak. Rusya ile Ukrayna savaş halinde normalde enflasyonun patlaması lazım. Rusya’da yüzde 14,3. Ukrayna’da yüzde 23,8. Savaşta olmayan Türkiye yüzde 83. Biz savaşta değiliz? ABD’de 8,3. Azerbaycan 14,2. Bütün bunların hepsi küçük rakamlar Türkiye’de nasıl oluyor da bu kadar büyük?
MERSİN’DEKİ TERÖR SALDIRISI
Devleti yönetemiyorlar. Ben İçişleri Bakanı için fotoromancı Süleyman demiştim. Yaptığı açıklamaya bak, “Teşhisi taksi şoförü koydu.” Kardeşim en azından senin taksi şoförünün verdiği bilgiyi doğrulatman lazım. Bu kadar ülkeyi yönetmekten acizler. Teröristler 13 saat motorlu paraşütle uçarak geldiler diyor. Böyle bir teknoloji daha dünyada yok bildiğim kadarıyla. Bu söylenecek laf mıdır ya? Suçlu bulmaları lazım her zaman olduğu gibi CHP.
O kişinin olmadığı çıktı ortaya, biz biliyorduk olmadığını ama dillendirmedik. O aşamada doğru olmayacağı için. Olay olduktan bir süre sonra o bilgi geldi. Devletimizin kurumlarında hala devletimizi seven insanlar var. Devletimiz saygı duyulması gereken bir devlettir. Bu kadar büyük tahribata kadar bu devlet ayaktadır. Devletin içinde namuslu bürokratlar, polisler, istihbaratçılar var. Elbette bunlar gerçeği görüyorlar. Bu kişi oturduğu koltuğun hakkını vermiyor. Buyur şimdi özür dileyecek misin milletten, CHP’den özür dileyecek misin? Terör bir insanlık suçudur. Terör, masum insanlara yönelik yapılan saldırılardır. Demirtaş’ın ve HDP’nin açıklamaları değerlidir, kınadılar.
Teröre karşı hepimizin ortak durması lazım. Terör nereden gelirse gelsin hep beraber mücadele etmeliyiz.
Bunlar Suriye tezkeresi getirdiler. Terörle mücadele için yabancı askerleri Türkiye’ye getireceklerine dair hükümde koydular. Özellikle Bahçeli’ye sordum. Türkiye Cumhuriyeti topraklarına yabancı askerlerin postallarının gelmesine neden evet dedin? Hadi Erdoğan’ın ne olduğu belli değil sen milliyetçi geçiniyorsun nasıl evet dersin? Biz hayır dedik diye teröre destek veriyorsunuz diye bizi suçladılar. Onlar milliyetçi mi? 30-35 yıldır terörle mücadele ediyor bu devlet. Şehitler verdik ya. O açıdan tekrar söylüyorum beyefendi Türkiye için bir milli güvenlik sorunu.
ABD ZİYARETİ
Ben anti neoliberal politikalara karşı birisiyim. Bu politikaların sadece Türkiye’de değil dünyada derin sorunlar yarattığını bilen birisiyim. Bizim bu politikalara karşı çalışmamız lazım.
Neoliberal politikalar… Altta kalanın canı çıksın, vahşi politikalar. Dünya artık küreselleşti. Türkiye bu tabloyu yaşayan ülkelerden birisidir. Bunu çözmek lazım. Bunun alt yapısını yapmak zorundayız.
Benim birilerinden icazet alma gibi bir felsefem, düşüncem asla olamaz. Ben ülkenin bağımsızlığa saygı duyan birisiyim. İcazet konusunu en iyi Erdoğan bilir. Bay Kemal kimseden icazet almaz.
DEZENFORMASYON YASASI
Parlamentoda elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Bir insan düşüncesi dolayısıyla suçlanır mı? Yüce yaradan bile aklınızı kullanmıyor musunuz diyor. Aklımızı kullandık diye insanlar hapse atılır mı? Düşünce özgürlüğünün olması lazım.
Havuz medyası, paralı silahşörleriniz size yetmedi mi kardeşim? Televizyonlara AK Partili vekilleri çıkaramıyorlar, gazeteci kimliği ile AK Partilileri çıkarıyorlar. Kılıçdaroğlu Televizyona çıkmasın, bağımsız gazeteler objektif yayın yapmasın istiyorlar. Biz buna karşı elimizden gelen çabayı göstereceğiz.
Basın İlan Kurumu aracılığıyla gazetelere ilan verilmiyor, havuz medyasına yasa dışı sahte tirajlarla milyonlar aktarılıyor. RTÜK aracılığıyla bağımsız televizyonlara dünyanın cezası veriliyor, bu onları hala tatmin etmiyor. Nasıl seslerini keseriz diye düşünüyorlar. Bunlarda emin olun akıl da yok.
Gerçekler değişmez. Gidişlerini hızlandırırlar. Anadolu’da güzel bir laf vardır. Zulmün artsın ki kısa sürede git diye. Zulüm yapıyorlar bu millete.
Medya dediğimiz organ siyasetçinin görmediğini görür, haberi daha hızlı elde eder. Bir yanlış varsa dikkat çekilir.
BORSA’DAKİ VURGUNCULAR
Borsa’da hala vurguncular var. Bir kurumda çalışan emekli biri geldi. Kendisine ait şirket kurmuş. Bir gün biri geliyor ‘Bana 1 milyon dolar para vereceksin’ diyor. ‘Vermem’ diyor. Bu kişiyi listeyi alıyorlar ve ilan ediyorlar. Savcı bu kişiye hiç ilgisiz bir soru soruyor. ‘Hayatımda bir sefer adliyeye gittim temiz kağıdı almak için. Benim şirketim her denetime açık. Ben kelepçe takılarak hakime götürüldüm’ dedi. Hakim, ‘Senin burada ne işin var?’ demiş. 1 milyon dolar isteyen bunun tutuklandığını yaz, hakim tutuklamadı diyor. Devletin içindekiler ile soyguncular arasında iş birliği yapılıyor.
AK Parti milletvekili vardı, 2.5 milyon dolarlık işte boşanma davaları.. Borsalar, oyunlar… Böyle bir şey başka bir partide olsa kıyamet kopardı. Günün 24 saati konuşulurdu. Bu kadar açık, net… Adam yurt dışına kaçarken alındı getirildi. Kul hakkı yemek günahsa bu rezalet nedir? Hani siz dindar, ahlaklı geçiniyordunuz. Hani kul hakkı yemiyordunuz? Bunların yatacak yeri yok. Bunların demokratik yollarla gönderilmesi lazım.
‘BU AKŞAM TELEVİZYONLARA CİDDİ BİR AÇIKLAMA YAPACAĞIM’
Geçmişte politikacılar oy almak için toplumu ayrıştırdılar. Toplumun kucaklaşması gerekirken toplumda taraflar birbirlerini düşman gibi görmeye başladılar. Buradan Türkiye’nin çıkması lazım.
Herkesin inancı, kimliği benim başımın üzerine. Kimin inançlı, kimin inançsız olduğunu yüce yaradan bilir. Yaşam tarzı üzerinden de hatalar, yanlışlar oldu. Başörtülü kızlar üniversiteye alınmadı. Bu konuda da pek çok sorun, sıkıntılar var. Bir tweet atacağım, açıklama yapacağım. O açıklamayı bütün vatandaşlarımın dinlemesini isterim. Bu akşam televizyonlara ciddi bir açıklama yapacağım. Toplumu kucaklaştıracağım. Bu konuda ne kadar samimi olduğumu Erdoğan da görecek. Yeni bir başlangıcı, kucaklaşmayı geniş kitlelere duyurmuş olacağım. Samimiyet turnusolu olacak.