Öznur Çalık açıklamasında şunları söyledi; Dünya çok büyük bir imtihandan geçiyor. Geçtiğimiz bu süreç hele de savaşlar, kadınlarımızı ve çocuklarımızı bütün dünyada savaştan en fazla etkilenen her zaman olduğu gibi yine kadınlar ve çocuklar. Ukrayna-Rusya savaşı 16. gününde. İlk günden itibaren yüreğimizi acıtan, ağrıtan ve ağlatan o annelerin ve çocukların eşlerden ayrılırken yaşadıkları görüntüler hepimizi çok derinden sarsıyor. Bir kadın olarak, bir anne olarak yaşanılan bu savaşların tüm dünyadaki savaşların sadece Ukrayna-Rusya açısında bakmıyorum.
Suriye’de yaşadığımız travmalar… Şu anda Türkiye’de 4 milyon sığınmacının var olduğunu düşündüğümüzde, Afganistan’da, Filistin’de, Yemen’de, Mali’de yaşanan savaşların her daim ilk mağdurları kadınlar oluyor. Ve sivillerin hayatlarını yitirmiş olması, kadınların ve çocukların hayatlarını yitirmiş olması da yüreğimizin en büyük yarası. Vatanlarından göç eden insanlar kadar orada hayatlarını kaybeden siviller yüreklerimizi acıtıyor.
Rusya-Ukrayna savaşında özellikle dün Antalya Diplomasi Formu’nda Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının Türkiye’ye gelmesi Türkiye açısından çok ciddi manada bir diplomasi başarısı. İnşallah Türkiye arabuluculuğuyla burada yaşanılan savaşın son bulmasını canı gönülden temenni ediyorum. Hiçbir kadının gözyaşı bırakın kanının dökülmesini, gözyaşının dökülmesini dair istemiyorum. Hiçbir kadına şiddet uygulanmasın, hiçbir kadın, çocuk, yaşlı, engelli şiddete maruz kalmasın derken savaşın ortasında kalan kadınları, çocukları ve canları görünce çok üzülüyoruz.
Allah hiç kimseyi vatanından etmesin. Savaşın hiçbir kazananı bugüne kadar olmamıştır. Maalesef üzüntüyle söylüyorum en büyük kaybedenleri de kadın ve çocuklar. Yine onlar üzerinden söylenen dil, kullanılan dil maalesef herkesin sorunlu dili düşünerek kullanması gerekiyor.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok büyük bir devlet. Kadına yönelik şiddet hiçbir sözleşmeyle başlamadı ve bitmeyecek. Dolayısıyla biz 2002 yılından itibaren kadının güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili çok önemli yasal düzenlemeler yaptık. Sadece yasal düzenlemelerle kalmadık idari yapımız da merkezi yapımız da çok ciddi manada güçlendirdik.
Yapmış olduğumuz yasal düzenlemelerde birincisi anayasamız. Anayasa da 2004 yılında 10. maddede yapmış olduğumuz değişiklikle kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir dedik. 2010 yılında anayasada yapmış olduğumuz değişiklikle kadınlara yapılan pozitif ayrımcılık eşitlik ilkesine aykırı değildir dedik. Ve 2006 yılında çıkarmış olduğumuz Başbakanlık Genelgesi çok önemli bir politika belgesidir. Ve 2006 yılındaki o genelgenin içeriğine baktığınızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kadına yönelik şiddetle mücadelenin bir devlet politikası haline getirildiğinin en önemli göstergesidir.