İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Fatih Sultan Mehmet’in doğumunun 591’inci yılı kutlanması kapsamında bugün Edirne’de yurttaşlara hitap etti.
İmamoğlu, şunları söyledi:
“Fatih Sultan Mehmet’in doğum gününde Edirne’de olmak, İBB Başkanı olarak İstanbul’u Osmanlı İmparatorluğuna başkent yapan Fatih Sultan Mehmet’in bir evladı olarak Edirne’de sizlerle beraber olmak benim için dünyanın en mutlu anlarından biri sağ olun var olun. Tarihimiz gerçekten pırıl pırıl anlarla dolu, güzel insanların bize bıraktığı çok kadim emanetlerle dolu… İşte Fatih Sultan Mehmet’in bize emanet ettiği Edirne serhat şehri, İstanbul gibi bir tesadüf daha var, o da benim doğduğum şehri de Fatih Sultan Mehmet fethetmiş dolayısıyla ben çocukluktan beri bir fetih hikayesi dinlerim. Fatih Sultan Mehmet’i dinlerim ama Fatih Sultan Mehmet’i iyi anlarsak bugünü de iyi anlarız. Fatih Sultan Mehmet’in ne ifade ettiğini o günlerde eğer iyi bilirsek bugün bizim bu topraklardaki sorumluluğumuzu daha iyi kavrarız.
‘ALLAH ONLARI MİLLETİMİZDEN UZAK TUTSUN’
Sevgili Edirneliler, hanımefendiler, beyefendiler, pırıl pırıl gençler, sevgili çocuklar aslında Fatih Sultan Mehmet entelektüel bir insan, Fatih Sultan Mehmet hiçbir inançtan dolayı insanını ayırt etmemiş, bundan yüz yıllar önce belki de dünyada laikliği kendi hükmettiği topraklarda yaşatan entelektüel bir padişah… O çağda diller bilen, sanata önem veren, dünyanın farklı ülkeleriyle ilişki kuran muazzam bir insan, padişah… Şimdi eğer Fatih’i anlarsak bugünü anlarız dedim ya, bugün kıymetli başkanım buraya gelmeden önce yaptığı bir konuşmada, o hoca kimliğiyle çok güzel bir anımsatma yaptı, ‘Fatih Sultan Mehmet dedi ki o çağda yaşayanlara, ülkeyi yöneten insanlarına, ‘bir insanın dinini, inancını, namaz kıldı mı, oruç tuttu mu onu sorma, o insana aç mısın, tok musun onu sor’ bu güne ne kadar yakışıyor değil mi? Herkesin inancı kendine, yani demek istiyor ki, ‘o sorular yaratanın soruları’ bakın ramazan ayındayız. Ramazan ayı, arınma ayı, arınma ayı demek aslında bütün kötülüklerden uzaklaşma, ruhunu temizleme, insana güzel bakmak, insanlar için güzel şeyler istemek, doğa için, yaşam için, çocuklar için, gençler için ben bu memleketin çocukları için ne istiyorsam dünyanın bütün çocukları için aynı şeyi istiyorum. Siz de öyle istemiyor musunuz? Evet hepimiz öyle istiyoruz. Bu memleketin neresinde doğarsa doğsun; Doğusunda, batısında, güneyinde, kuzeyinde ben bütün gençlerimizin çok iyi bir yaşama sahip olmasını istiyorum. Sizler de öyle istemiyor musunuz? İşte ramazan ayında hep güzel şeyler isteyelim. Ramazan ayında ben şunu istiyorum örneğin; Bağıran, çağıran, insanlara suratı asık bir şekilde ifadede bulunan, insanlarını üzen, kıran, ortadan ayıran, sağa, sola ayıran benden senden diyen yönetici varsa Allah onları memleketimizden uzak tutsun. Ben yüreği geniş insanını kucaklayan, siyasi görüşü ne olursa olsun, insanına eşit bakan, ben insanı nasıl ayırt edebilirim?
‘BU ÜLKENİN UMUDU 86 MİLYON İNSANI’
Ben insanı seviyorum. İnsanı yaratandan ötürü seviyorum. Bu memleketin bu dünyanın her insanını sevmektir bizim inancımızın bize emrettiği, işte ramazan ayında bu duaları ediyorum ve bu dualarım kabul olsun diyorum. Bunların olması için çok çalışmamız lazım. Bunların olması için bu ülkede görevini iyi yapmayan insanların değişmesi lazım. Bu ülkede birinin dediği oluyorsa orada bir hata var. Bir kişi, ‘her şeyi ben bilirim’ diyorsa ondan korkacaksınız. Ben ne diyorum biliyor musunuz? İstanbul’da söylüyorum mesela, çok zenginim çünkü ben 16 milyon insanımın aklından, fikrinden, bilgisinden yararlanmak istiyorum. Ben ülkemin 86 milyon insanımın varlığını zenginlik kabul ediyorum. Umut nerede biliyor musunuz? Aslında umut burada derken, her birinizin kendinizi işaret etmesini istiyorum. Umudun kendiniz olduğunuzu unutmayın. Bu ülkenin umudu 86 milyon insanı…
KILIÇDAROĞLU’NUN VAATLERİ…
Gençler tam da Edirne’deyiz. Bu ülkenin gençleri, Edirne’nin ötesine hayallerini taşısın istemiyorum. Bu ülkenin gençleri hayallerini bu ülkede var etsin istiyorum. Evet benim ülkemin gençleri Edirne’nin ötesine, dünyanın her yerine gitsin, benim Cumhurbaşkanı adayım, 13’üncü Cumhurbaşkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu ne diyor? ‘Gençlere ücretsiz pasaport vereceğiz. Gençlerden hiçbir para almayacağız. Hatta onların daha kolay seyahat edebilmeleri, dünyayı deneyimlemeleri için farklı imkanlar da sunmalıyız.’ Bizim gençlerimiz dünyadan çok şey alacaklar, beslenecekler ama hayallerini bu ülkede gerçek yapacaklar. Hayallerini bu ülke için kursunlar istiyoruz. Mesela, özellikle örnekliyorum, 15-30 yaş arası ülkemizdeki genç nüfusun rakamı 21 milyon… Yani Avrupa’da ilk 10’a giren nüfusa sahip olur. Sadece 15-30 yaş arası… 21 milyon o parmağını, elini kaldıran sevgili gençler, ben niye rahatım biliyor musunuz ülkemin geleceği adına? Ben sırtımı size yasladım sevgili gençler. Bizim sağımızda, solumuzda sizin gibi pırlanta gibi gençler var. Çocuklarımız var, onlara çok güzel bir gelecek sunacağız. Akıldan, bilimden yana kibirden uzak. İnsanını dinlemeyen, azarlayan değil, milletin değerini bilen, torpile uzak liyakate yakın, çalışan herkesin hakkını aldığı bir ortamı var etmek demokrasiyi en güçlü hale getirmek, hak ve özgürlükler, üniversitelerimizde bilimin, sanatın, kültürün, gelişmenin, teknolojinin konuşulduğu… Üniversitelerin kapısında tomaların beklediği değil, üniversitedeki hocaların baskı altında tutulduğu bir eğitim ortamı değil, herkesin fikrini özgürce söylediği, 86 milyon insanımızın bu ülkenin yurttaşı olduğu için onur duyduğu, gurur duyduğu bir memleket var etmek. Bunların hepsi mümkün. Şu andaki ortam bize yakışmıyor kardeşim yakışmıyor.
‘İNCE’ GÖNDERME
Evet iktidar ama sülale için iktidar değil. İktidar kim için? Millet için iktidar. 86 milyon insanımız için iktidar, millet iktidarı, Millet İttifakı’nın iktidarıdır bunu unutmayın. Millet İttifakı size 86 milyon insanımızın iktidarını yaşatacak. Onun için yola çıkmıştır. Kıymetli dostlar, sevgili hemşerilerim serhat şehrinin kıymetli yurttaşları, sizlere şunu söyleyeyim, 2017 yılından beri ülkemizde bir demokrasi mücadelesi veriliyor. Demokrasiyi ne yazık ki aşağıya doğru ivmelendiren, hak, hukuk ve adaleti bertaraf eden anlayışa karşı büyük bir mücadele veriliyor. Özellikle 2017’de bu süreci başlatırken, kendi siyasi menfaatlerini değil, kendi partisinin ya da partilisinin menfaati için değil, milletinin menfaatleri için birleşmeyi öngörerek, bir araya gelmeyi öngörerek yola çıkan CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu yolculuğun mimarıdır, bu yolculuğun lideridir. Genel Başkanımız bu yola çıktığı andan itibaren ona yoldaşlık yapan ve onunla beraber bu yolda kararlı yürüyen özellikle İYİ Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener’e de teşekkürlerimi sunuyorum. Bu memleketim daha sonrasında farklı siyasi görüşlerinden insanları toplayarak, konuşarak 6 partiden bir Millet İttifakı oluşmuştur. Bu ittifakın dışında demokrasi için, ülkedeki haksızlığın, hukuksuzluğun sona ermesi için destek olan diğer siyasi görüşler, partiler de vardır. Birleşmek zorundayız. Birliğin gücünü, bir arada olmanın gücünü ülkemize hep birlikte hissettirmek zorundayız. ‘Ben bu birliğin dışında kalacağım, kendi gücümü göstereceğim’ diyen hata yapar. Başkasının ekmeğine yağ sürer. O başkası demokrasiyi istemeyendir. Biz demokrasiyi istiyoruz. Biz milletin ittifakını istiyoruz. Onun için birleşmemizi büyütelim. Birliğin gücünü büyütelim.
‘300 GÜNDE 300 PROJENİN AÇILIŞINI YAPIYORUZ’
‘MİLLETİMİZİN KALBİNE GİRİP, OYLARINI İSTEYECEĞİZ’
İstanbul’da her konuya değinen, her sorunu çözen bir yönetim olma gayreti içerisindeyiz. Anladınız mı, 31 Mart gecesi niye sandıklardan bildirimleri kestiler? Anladınız mı, iki seçim arasında seçimi niye iptal ettiler? Anladınız mı, niçin sandıklarda 3 oyun 2’sini geçerli sayıp 1 tanesini saymadılar? Niçin biliyor musunuz? Ne dedi, ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder’ dedi. Sizi uyanıklar sizi, onun için… Bu iktidarını kendi malı gören anlayışı 14 Mayıs’ta ne yapıyoruz, evine yolluyoruz. Hemen yolluyoruz evine… 15 mayısta değişim başlıyor bu memlekette… Kararlı bir dönem başlıyor. İyi bir hükümet geliyor. Halkını düşünen ve liyakatli insanların çalıştığı, emeğini ortaya koyduğu bir dönem başlıyor. Çocukların umutla koştuğu, gençlerin umutla coştuğu bir dönem başlıyor. İnanın bunu başaracağız. O ağzındaki emzikle buraya gelen bebeğimiz için başaracağız. Buraya gelen gelmeyen her yurttaşımız için başaracağız. Niçin biliyor musunuz? Bu memleket çok güzel. Bu memlekete yakışan işleri yapmalıyız. Bin yılı aşkın süredir bu topraklarda devlet geleneği olan bir milletiz. Hiç yakışmayan bir dönem geldi geçiyor ama hepimizin eksiği var. Bir daha o hataların olmaması için gerçekten güçlü bir sistemi var etmemiz lazım. Geleceğimizin teminat altında olması lazım. Bunu başaracağız. Az kaldı, çok çalışacağız. Milletimizin kalbine girip, oylarını isteyeceğiz. Doğruya oy kullansınlar diye uğraşacağız. Oy versin vermesin onları adaletle buluşturacağız.
“MİLLETİMİZE KENDİNİ GÜVENDE HİSSETTİĞİ ŞEHİRLERİ İNŞA EDECEĞİZ”
Edirne’deyiz. Buraya gelirken çok hüzünlüydüm. Başkanımız dedi ki, ‘Bizim de yüzde 20’si üniversite öğrencisi’ biliyorsunuz daha bugün bile açın şu üniversiteleri demiştik. Bugün YÖK açıklama yapmış, ‘üniversitelerde yüz yüze eğitim olabilir’ demiş… Ben de diyorum ki, bütün gençler ‘olabilir’ yok. Herkesi üniversitelerine davet ediyorum. Biz üniversiteleri, okullarımızı sıkıntıya uğratamayız. Bizim okullarımız, eğitimimiz en üst seviyede olmalı. Eğitim var ise, eğitim güçlü ise o millete hiçbir şey olmaz bunu unutmayın. Birçok konuda çok güzel işler anlatacağız sizlere… Sizleri bilgilendireceğiz. Siz de yurttaşlarımıza anlatacaksınız. Sonra sandıklara sahip çıkacağız. Deprem yaşadık, canlarımızı yitirdik. Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Bütün oradaki mağdur olan yurttaşlarımız hepimize emanet, milletimize emanet, hükümetimize emanet… Oraya çok güzel hizmetler hazırlıyoruz. Hatay’ı, Maraş’ı, Adıyaman’ı, diğer şehirleri her birisini yakışan bir şekilde, şehircilik kültürüne, yaşam kalitesine uygun bir biçimde inşa etmenin hazırlığını yapıyoruz ve inşallah göreceksiniz hep birlikte o bölgeyi ayağa kaldıracağız. Milletimizi afette canını yitirdiği değil, afette tedbirini almış, kendini güvende hissettiği şehirleri inşa edeceğiz. Hatalardan dönen ve kendini teminat altında hisseden bir toplum olacağız. Bu yolda yol yürüyeceğiz. Bu bölgede yeni atılımlarla, Edirne’yi Avrupa’nın en seçkin kenti yapmalıyız. Bize tarihin emanetidir Edirne… Burada her inanç, her kültür bir arada yaşamıştır. Dünyaya anlatacağımız muazzam bir geçmişi var Edirne’nin, onun için işimiz çok ama topraklarımız bereketli, Edirne gibi memleketimizin her yanına bereket ve bolluk gelsin istiyoruz. Bunu birlikte başaracağız, zamanımız az. Çok az zamanda çok büyük işler yapmalıyız. Aynen Mustafa Kemal Atatürk’ün 10’uncu yılda, ‘Çok az zamanda çok büyük işler başardık’ dediği gibi… Biz aynı başarıyı hep birlikte göstermeliyiz.”