TRT Haber’de konuşan Altun şu açıklamaları yaptı:
(Bu bildiri emekli amirallerin bildirisi mi, yoksa organize bir durum mu?)
Biz millet olarak küresel ve ulusal vesayet odaklarını tanıyoruz. Onların nasıl çalıştıklarını, hangi yol, yöntem metotlarını kullandıklarını biliyoruz. Ve bu yol, yöntemlerle nasıl çeşitli ülkelerde istikrarsızlaştırma sonuçları ürettiklerini de biliyoruz. Bizim tarihimiz bu anlamda ne yazık ki pek çok olumsuz örnekle dolu. Dolayısıyla milletimizin hafızası bu anlamda çok canlı, çok diri. Siyasi hafızamızda öyle.
Biz bu anlamda bu darbeci zihniyetleri iyi tanıyoruz. Bunların nasıl yönlendirildiklerini de biliyoruz. Dolayısıyla dün sayın Cumhurbaşkanımız çok net ifade ettiler. Burada herhangi bir şekilde muhalefetin iddia ettiği gibi bir ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek bir yaklaşım yok. Biz bunu böyle görmüyoruz. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu bildiriyi o ülkenin diline çevirin, altına o ülkenin emekli generallerinin, amirallerinin ismini yazın sonra gece yarısı yayınlayın. Bakalım o ülke bir demokratik ülkeyse nasıl bir tepkiyle karşı karşıya kalıyor.
Şimdi biz eğer demokrasimizi korumak istiyorsak, milletimizin iradesini korumak istiyorsak, siyaset mekanizmasını korumak istiyorsak en ufak darbe imasını bile net ve güçlü bir şekilde reddetmeliyiz. Bu anlamda cümlelerimize amalı, fakatlı bir şekilde başlıyorsak burada hiçbir şekilde demokratik bir tavır sergilemiş olmayız. Burada bir vesayet bildirisi vardır. Biz bu vesayet bildirisini telin ettik, reddettik. Bunu bir suç olarak değerlendirdiğimizi ifade ettik. Demokrasiye karşı bir hamle olarak değerlendirdik. Ve bu çerçevede de bununla yüzleştik. Siyaseten yüzleşiyoruz.
Hukuk bu anlamda devreye girdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı burada adım attı. Bir yürüttüğü soruşturma var.