MEHTAP GÖKDEMİR Ankara – Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, seçim barajının değişmesine bağlı olarak siyasette üçüncü ya da dördüncü ittifakların çıkabileceğini söyledi.
DSP’nin, Cumhur İttifakı’na da Millet İttifakı’na da aynı mesafede durduğunu söyleyen Aksakal, geçen seçimde de herhangi bir ittifak içerisinde yer almadıklarını hatırlattı. DSQ Genel Başkanı, “Bize o yönde bir teklif de gelmedi. CHP içerisinde mevcut yönetim anlayışına karşı olan insanların da gidebileceği kapı olarak DSP’nin varlığı her zaman orada bir sıkıntı kaynağı. Bu kaygı böyle bir tasarrufu gündeme getirmiş olabilir” dedi.
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer ile parlamento muhabiri Mehtap Gökdemir’in (solda) sorularını Parti Genel Merkezi’ndeki makamında yanıtladı.
Sohbete Genel Başkan Yardımcısı Hasan Erçelebi de eşlik etti.
BAŞKA İTTİFAKLAR ÇIKABİLİR: İttifaklara bakış perspektifimiz; önce seçim yasaları bir otursun, netleşsin. Ondan sonra DSP kurulları oturur bir karar verir, hangisinde yer alacağına karar verir. Bugünden bir ittifakı “iyi” ya da “kötü” ilan etmek ya da “olumlu” ya da “olumsuz” ilan etmek ne siyasete, ne siyasi parti olarak bize bir fayda sağlar. Üçüncü, dördüncü ittifaklar çıkabilir… Bu seçim barajının belirlenmesiyle ortaya çıkacak bir hadise.
TEKLİF GELMEDİ: Geçen seçimde herhangi bir ittifak içerisinde yer almadık. Almadık değil, bize o yönde bir teklif de gelmedi, ne Millet İttifakı’ndan ne Cumhur İttifakı’ndan. Hakim partilerin iradesi çok önemliydi. Millet İttifakı’ndan böyle bir teklif bize gelmediğinde şunu düşünürüz hep, DSP kurulduğu günden beri CHP tarafından hep bir ‘bölen’ olarak adlandırılmıştır. Ecevit’in genel başkanlığında da bu böyle olmuştur. CHP’nin hep bir ‘bölen’ olarak gördüğü parti üç defa iktidar olmuştur ama CHP hiçbir zaman iktidar olamamıştır. Sayın Kılıçdaroğlu da “Partilerini kapatsınlar CHP varken DSP’ye ne gerek var” demiştir. Ama CHP, içerisinde mevcut yönetim anlayışına karşı olan insanların da gidebileceği kapı olarak DSP’nin varlığını her zaman bir sıkıntı kaynağı olarak görüyor. İttifak pusulası içerisine DSP logosunu koyduğunuz zaman, baraj sorunu ortadan kalktığı için, oradaki rahatsız unsurlar DSP’ye oy verebilirler. Bu kaygı böyle bir tasarrufu gündeme getirmiş olabilir. Mevcut her iki ittifaka da aynı mesafede dururuz.
CUMHURBAŞKANI İLE HERKES GÖRÜŞEBİLMELİ: Herkes onu konuşuyor, şimdi, “Cumhurbaşkanı ile görüşebiliyor.” Cumhurbaşkanı ile her zaman herkes görüşebilmeli zaten. Oraya da gittik, derdimizi anlattık. Bunu bir ittifak ilişkisine tahvil etmeye çalıştılar. Asla böyle bir şey de olmadı. DSP’nin özgül ağırlığı siyasette her zaman hissedilir boyuttadır.
BEĞENDİĞİMİZİ SÖYLEMEK SORUMLULUK: Devlet terörle mücadelede iradeli ve dirençli duruyor mu? Buna kararlı mı, kararlı. Buna da ‘aferin’ demek, beğendiğimizi, desteklediğimizi söylemek siyasi parti olarak bizim bir sorumluluğumuz. “Cumhur İttifakı’na yakın duruyorlar” gibi algı yaratmaya çalışan bir mekanizma var. (DSP’den istifalar) Ben hiçbir açıklamamda “Cumhur İttifakı’yla biz işbirliği içine giriyoruz” gibi bir konuyu ima yoluyla dahi anlatmış değilim. Böyle bir ilişki asla ve asla açık ya da örtülü böyle bir ilişki de olmuş değil. O arkadaşların parti içerisindeki görevlerinden alınmaları gündeme geldiğinde bir gerekçe koyup istifa etmeleri söz konusu oldu.
‘Biz solcuyuz’
Yeni kurulan partilerde ortak bir söylem var, “Biz ne sağcıyız, ne solcuyuz, orta yolcuyuz, futbolcuyuz” gibi. Bunu çok garipsiyorum. Siyasi partiler “sağcı” ya da “solcu” olmak zorundadır… Emek ve sermaye varsa ki dünya var olduğundan beri var ve sonsuza kadar da olacak, o zaman “sağ” ve “sol” olacak… Biz solcuyuz. Ama milliyetçiyiz, ama vatanseveriz. Demokratik Sol Parti, milliyetçi, vatansever, sol bir partidir. İnançlara saygılı, laiklik ilkesini Türk siyasetine kazandıran partidir. Biz servet düşmanı değiliz mesela. Şimdi “Kanal İstanbul’u yaparsanız orada elde edeceğiniz paraları ödemeyeceğiz” diyor mesela ana muhalefet. Nasıl olur; ben bir iş adamıyım, devlette bir ihale açmış, gitmişim ihaleyi yapmışım, o arada da seçim olmuş, iktidar değişmiş, gelen “Ben senin paranı vermem” diyor. Böyle bir şey olur mu?
‘Erken seçim demek gündemi kaçırmaktır’
Ortada seçim yok. İktidar partisi diyor ki seçim 2023’te. Bütün her şeyi bırakıp ısrarla “Hadi seçim, hadi seçim” deyip gündemi kaçırmanın bir anlamı var mı, kime faydası var. İktidar partisinin yanlışlarını tespit edip, doğrularını önermemiz gerekiyor. Her yaptığı yanlışta ayağına çelme takıp “Kapat hadi sandığı getir” demek demokrasiye hizmet etmez.
HDP cüzzamlı muamelesi görüyor
(Barajın) Yüzde 5’e inmesi durumunda bundan en rahat istifade edebilecek olan parti HDP… Bugünkü siyasi arenada “cüzzamlı” muamelesi görüyor. Ne iktidar partisi ne ortağı, ne ana muhalefet partisi ne onun ortağı, hiç kimse yanına yaklaştırmak istemiyor ama onların tabanında yer alan seçmenin oylarına herkes talip. Biz Kürt seçmen tanımını çok doğru bulmuyoruz. Türkiye’de seçmenlerin tamamı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.
YAN YANA GELMEYİZ: PKK terör örgütüyle ilişkisini net olarak ortadan kaldırmayan ya da onların bir terör örgütü olduğunu, silahlı bir mücadelenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve milletinin birliğine zarar verdiğini açıkça beyan etmeyen hiçbir siyasi partiyle yan yana gelmeyiz diyoruz. Bunun adı bugün hangisiyse.