Fahrettin Altun, Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından bugün Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda düzenlenen Yerel Medya Çalıştayı’nda konuştu.
Altun, özetle şunları söyledi:
“YEREL MEDYA, MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE HEM ANADOLU İNSANININ SESİ HEM DE ANADOLU’YA SES OLDU”
“Yerel medyanın geçmişten bugüne ülkemiz için her zaman çok önemli işlevi oldu. Milli Mücadele döneminde hem Anadolu insanının sesi hem de Anadolu’ya ses oldu yerel medya. Milletimizin yaktığı bağımsızlık ateşini büyüttü. Ülkemizin demokratik serencamında da önemli ve kritik bir rol üstlendi. İster yerel ister ulusal ölçekte olsun yerli ve milli medya her daim önemli oldu.
“DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN YOL AÇTIĞI SORUNLARDAN BİRİ DEZENFORMASYON”
Teknolojik ve dijital gelişimin en fazla medya sektöründe görüldüğünü ve hissedildiğini söyleyebiliriz. Konvansiyonel medya bütün unsurlarıyla büyük bir dönüşüm yaşıyor.
Yeni imkanlarla içerikler çok daha geniş kitlelere ulaşıyor. Medya erişimi açısından sınırların ortadan kalktığı bir dönemi yaşadığımız ortadır.
Dijital imkanlar elbette demokrasi ve katılımcılık açısından çok önemli fırsatlar sunuyor. Ancak pek çok yenilik ve gelişmenin yanında bu dijital dönüşüm, aynı zamanda bazı sorunlara da yol açıyor. Bunlardan biri de dezenformasyon olgusudur… Bugün itibarıyla enformasyon bombardımanıyla değil, daha ziyade dezenformasyon bombardımanı ile karşı karşıyayız.
“DEZENFORMASYON YEREL MEDYADA DA KARŞIMIZA ÇIKABİLİYOR”
Özellikle sosyal medya mecraları, bu sorunun en yoğun şekilde yaşandığı, hakikatin yerine yalanın, gerçeğin yerine tahrip edilmiş bilginin dolaşımda olduğu platformlar olarak karşımıza çıkıyor. Ulusal medya gibi yerel medyanın da yeni iletişim teknolojilerine ve dijital dönüşüme ayak uydurması gerekiyor. Bu dönüşümde dezenformasyon tuzağına düşmemek kritik bir hal alıyor. İnternet ve sosyal medyanın yanı sıra geleneksel medyada da yalan haber ve dezenformasyon görülebiliyor ve yerel medya dinamiklerinde de karşımıza çıkabiliyor.
“SURİYE’DE ZULÜM DÜZENİ SON BULSUN DİYE UĞRAŞIYORUZ”
Maruz kaldığımız sistematik dezenformasyon ve toplumsal mühendislik girişimlerinin bugünlerde son hedefinin ülkemizin göçmen politikası olduğunu görüyoruz. Devlet ve millet olarak, insani ve vicdani değerlerden uzak şekilde siyasal menfaat devşirme girişimlerine hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Suriye’de zulüm düzeni son bulsun diye ortaya koyduğu çaba, 10 yıldır verdiği mücadele ortadır. Bu mücadele bütün dünyanın gözleri önünde verilmiştir. Cumhurbaşkanımız bu mücadeleyi verirken zalimlerle iş birliği yapanlar, onlara heyetler gönderenler, onlara sempatik mesajlar gönderenler, bugün çıkıp Cumhurbaşkanımızın onurlu mücadelesini eleştirip göçmen politikası üzerinden Türkiye’de kaos ortamı yaratmayı amaçlıyorlar. Suriye’de zulüm düzeni son bulsun diye uğraşıyoruz.
Canlarını kurtarmak için ülkemize sığınanlara sahip çıkmak, bizim tarihi ve insani sorumluluğumuzdur. Biz, bu soruna kalıcı çözüm bulabilmek için en başından beri çaba gösterdik.
“YEREL MEDYA DUYULMAYAN HİKAYELERİ GÜNDEME GETİRME KONUSUNDA ÖNCÜ OLMALIDIR”
Devletimiz, göç konusunu ilgili kurum ve kuruluşlarıyla yakından takip etmektedir ve gereken tüm önlemleri almaktadır. Bu konuda herhangi bir düzensizliğe asla prim vermediğimizi, izin vermediğimizi ifade etmek istiyorum. Bu konuda yerel medyaya önemli görevler düşüyor. Ülkemizin farklı illerindeki misafirlerimizin vatandaşlarımızla uyum içinde nasıl entegrasyon içinde yaşadıklarını daha fazla göstermeniz, bu noktada son derece önemli bir husus. Bunu en iyi, en doğru şekilde yapacak olan, bu tablonun yakın şahidi olan o illerdeki medya mensuplarıdır. Yerel medya, yeterince duyulmayan, görülmeyen hikayeleri gündeme getirme noktasında öncü olabilir, olmalıdır.
“SAĞLIKLI BİR KAMUOYU OLUŞMASINA KATKI SUNAN BASIN MENSUPLARININ HER DAİM YANINDAYIZ”
Dezenformasyon, bir milli güvenlik meselesidir. Aynı zamanda küresel bir güvenlik sorunu halini almıştır. Uluslararası alanda muhataplarımızla yaptığımız görüşmelerde, sosyal medya şirketleri üzerinden yayılan dezenformasyonun nasıl demokrasilere zarar verdiği, açık ve net bir şekilde üzerinde mutabık kaldığımız bir husustur.
İletişim Başkanlığı olarak, gerçek bilgilerle sağlıklı bir kamuoyu oluşmasına katkı sunan basın mensuplarının her daim yanındayız, her daim yanında olmaya devam edeceğiz.”