Beyaz Saray, geçen perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden’ın 14 Haziran’da NATO Liderler Zirvesi’ndeki temasları kapsamında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir araya gelerek ikili ve bölgesel “tüm konuları” ele alacağını açıkladı. Bir süredir çeşitli nedenlerle ertelenen bu görüşmenin kesinleşmesi, Erdoğan cephesinde kısa bir nefes aldırdı. Fakat bu kesinlik, kendisine duyulan uluslararası güvensizlikle yalnızlaşan ve sıkıştığı ekonomik darboğazdan bir türlü çıkamayan AKP için garanti değil.
NATO Liderler Zirvesi, 14 Haziran’da Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleşecek. Zirve öncesi hazırlıklar, diplomatik temaslar ve üst düzey yetkililerin birinci ağızdan yaptığı açıklamalar, Brüksel’de gerçekleşecek kritik toplantının Türkiye için ifade ettiği anlamın adeta ön gösterimi.
İşte Birgün’de yer alan analiz:
DOSTLUK GEÇMİŞTE KALDI ÇIKARLARI KONUŞALIM
Donald Trump döneminde kopma noktasına gelen Trans-Atlantik ilişkileri, Biden yönetimi ile birlikte oldukça sıcak mesajları içeren, hızlı bir şekilde toparlama yoluna giderken Erdoğan’ın işi AB üyesi ülkeler kadar kolay değil. Şüphesiz, dostu Trump ile yakın dostluğa sahip Erdoğan ve ABD ilişkileri en zor dönemlerinden birini yaşayacağı Biden’ın adaylığı döneminde de sık sık konuşulan konulardan sadece biriydi.
Biden ile 14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleşecek ilk yüz yüze görüşme ve Liderler Zirvesi gelecek dönem Türkiye’nin uluslararası konumlanışında bir dönüm noktası. Fakat Ankara-Washington arasında S-400 hava savunma sistemi, F-35 askeri uçak programı, Suriye, Doğu Akdeniz, Halkbank davası konusundaki uzlaşmazlık bu toplantıyla sona erebilir mi? Biden, bölgedeki çıkarlarını iki jeste bırakır mı? Pek mümkün görünmüyor.
Biden’ın 21 Ocak’ta görevi devralmasıyla birlikte Erdoğan, birçok konuda ters düştüğü yeni yönetimle iyi ilişkiler kurmak adına adımlar atmaya başladı. Batı’ya reform müjdeleri, ardından Biden’a eski tanışığız mesajları, son olarak yabancı basında Rus uzmanları Biden’a sinyal göndermek için eve yolladı” haberleri… Tüm bunlar ABD’ye yapılan jestler olarak değerlendirildi. Uzun bir süredir dış politikada yalnız, diplomasi kanallarını büyük ölçüde kapatan iktidarın son dönemde gerçekleştirdiği üst düzey temaslar ise bu toplantının getirecekleri ve götüreceklerini anlamak adına önemli. Fakat görüşmelerin öncesinde ve sonrasında tarafların yaptığı açıklamalar, Erdoğan’ın “taviz” vermediği, “somut adımlar atmadığı” ölçüde, Biden yönetimi tarafından samimi bulunmayacağı açık bir şekilde görülüyor.
ABD JEST DEĞİL BİAT İSTİYOR
Biden yönetiminden Ankara’ya üst düzey ilk ziyaret 27-28 Mayıs’ta gerçekleşti. Nisan ayında ataması yapılan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iki numarası Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Türkiye’de gerçekleştirdiği temaslarının ardından yaptığı açıklamada, “S-400’leri almak NATO ittifakında sorun yaratıyor. Alternatif sunduk, tam olarak ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Umarım ortak bir yol bulabileceğiz. Bu teknik detay bir konu değil, siyasi bir şey değil. Türkiye durumun farkında, atması gereken adımları biliyor. Nasıl bu adımların atılacağını da görüştük, bu Türkiye’nin kararı olacak.” ifadelerini kullandı. Ankara’daki ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Dışişlerinin iki numarası Sherman’ı İstanbul’da ağırladı. Cumhurbaşkanlığı yaptığı açıklamada,“Görüş ayrılıklarına rağmen ilişkilerimizin stratejik bir anlayışla ve pozitif gündemle ilerletilmesinin önemine değinildi” denildi.
ABD’li üst düzey yetkili kararlı bir şekilde “Türkiye atması gereken adımları” biliyor vurgusu yaparken, iktidar cephesinde öne çıkan, “pozitif gündem” oldu. Rusya’dan alınan ve henüz kurulumu tamamlanmamış olan S-400’ler, zirvede kurulacak masada, ABD’nin diğer NATO üyeleriyle birlikte Türkiye’yi sıkıştırması beklenen birinci madde. Peki NATO üyesi Türkiye, bu konuda geri adım atacak mı?
Erdoğan, 1 Haziran’da TRT 1 Ve TRT Haber’in ortak yayınına katıldı ve S-400’ü durup dururken almadığına vurgu yaptı. Parasını ödediği halde teslim alamadığı F35 savaş uçakları tepkisini dile getirdi. Erdoğan, “Biz bir kasaba devleti değiliz, biz Türkiye Cumhuriyeti’yiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu şekilde köşeye sıkıştıranlar önemli bir dostu kaybederler. Biz NATO’da seninle beraber olacağız. NATO’nun ilk beş devletinden bir tanesi olacağız, güçlü devletinden bir tanesi” dedi. Ekran karşısında izleyen milyonlara ne olursa olsun egemenlik haklarından vazgeçmeyen bir lider imajını çizmek isteyen Erdoğan, diğer yandan Biden’a “Bu dostluk bitmesin” dedi. Masada bu kadar sert olabilecek mi? İşte bu CAATSA yaptırımlarıyla 2 ayını geride bırakan ve ekonomik krizin içindeki bir ülkeyi yönetemeyen Cumhurbaşkanı’nın en büyük çelişkisi.
NE RUSYA’DAN NE ABD’DEN VAZGEÇMEK İSTEMİYOR
Öte yandan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, geçen perşembe günü partinin MKYK toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunarak, “pozitif ajanda” mesajını bir kez daha yineledi. Çelik’in,“Yeni dönemi ABD ile pozitif ajanda temelinde değerlendirmek istiyoruz. Eğer pozitif ajanda temelinde değerlendirirsek, odak noktamız o olursa negatif unsurları çözmek daha kolay olur aynı zamanda da daha büyük işleri Türkiye ve ABD’nin beraber başarması gibi bir tabloya beraberce imza atabiliriz” ifadelerini kullandığı gün, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç, uluslararası medya ile bir araya geldi ve “S-400 konusu, bizim için kapanmıştır” dedi. Kılıç, “Rusya ile olan ilişkilerimiz ABD’ye alternatif değil. ABD ile olan ilişkilerimiz de Rusya’ya alternatif değil” vurgusu yaptı.
Bir yanda oldukça sakin bir şekilde, dostluk temennisinde bulunan Çelik, diğer yanda “Bir tercih yapmayacağız” mesajı veren Kılıç. Erdoğan’ın işi sadece Brüksel’de değil, Ankara’da da zor gibi görünüyor.
GERGİNLİK HATTINDA GELECEK KURABİLİRLER
Türkiye AB ve ABD’li müttefikleri ile ilişkilerini toparlamaya çalışırken farklılıkların kolay bir şekilde çözülemeyeceğinin farkında. Son yıllarda uzlaşmadan uzak, uluslararası ittifakların dışına itilen iktidarın eli NATO üyesi diğer ülkelerin karşısında çok güçlü olmasa bile ABD, Türkiye’nin bölgesel gücünün farkında. Her fırsatta insan hakları, çoğulculuk, farklılıklara saygı gibi konularda “cesur” konuşmalar yapsa bile Biden’ın özlemi, Trump döneminde ülkenin gerileyen dış politikadaki hegemonyasını tekrardan toparlamak ve savaş örgütü NATO’yu yeniden etkin kılarak kaybettiği yılları geri almak. Amerikan emperyalizminde Biden ile birlikte yeni açılan bu sayfada şüphesiz Türkiye, her geçen gün ilgi odağının yoğunlaştığı Doğu Akdeniz’de bocalıyor. Fakat tüm bunların yanında Libya’daki varlığıyla ABD’nin de çok kolay vazgeçmek istemeyeceği, kontrol edememekten sakınacağı bir yerde duruyor. Öte yandan Suriye’de çatışmalarda pay sahibi Erdoğan’ı ikna etmek, Rusya’nın Esad güçlerine desteği ile bölgede sevilen Putin’i oyun dışı bırakmak için iyi bir fırsat. Eğer Erdoğan bölgede, Asya’da ve Doğu Akdeniz’de koşulsuz şartsız emperyalizmin politikalarıyla ters düşmeyecek bir konuma kendisini yerleştirirse Batı ile ilişkiler toparlanabilir. Özellikle Rusya ve Çin politikaları oldukça keskin olan Biden’ı ikna etmek, Ukrayna-Donetsk çatışmalarında Rusya karşısında konumlanması gibi attığı adımlar yeterli olmayacaktır.
WASHINGTON VE ANKARA ARASNDAKİ ANLAŞMAZLIK DOSYALARI
– Rusya’dan satın alınan S-400 henüz etkinleştirilmedi. Fakat ABD, CAATSA yaptırımlarını, 6 Nisan’da başlattı. Buna göre Türkiye, ABD’den ihracat lisansı alamıyor, ABD’nin ve bağlantılı olduğu uluslararası finans kuruluşlarının kredilerinden faydalanamıyor.
– Diğer anlaşmazlık dosyası ise, İran’ın BM tarafından uygulanan yaptırımları delmesine yardım etmekle suçlanan “Halkbank” davası.
– ABD ve Türkiye, Libya’da Abdülhamid Dibeybe liderliğinde kurulan yeni hükümetin güvenoyu alması sürecinde iş birliği yaptı. Fakat ABD sık sık yabancı güçlerin Libya’dan çekilmesi için tanınan sürenin dolduğuna işaret ederek Türkiye ve Rusya’dan Libya’daki güçlerini çekmesini istiyor.
– ABD, Suriye’nin kuzeyinde IŞİD’le mücadele kapsamında YPG tarafından oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri’ne destek veriyor. Türkiye desteğin geri çekilmesini istiyor.
27 MAYIS-3 HAZİRAN ARASINDAKİ YOĞUN GÖRÜŞME TAKVİMİ
27 Mayıs: Erdoğan, ABD’li şirketlere Türkiye’de daha fazla yatırım yapmaları çağrısında bulundu. Erdoğan, zaman zaman görüş farklılıkları olsa bile ciddi bir yatırım potansiyeli olduğunu belirtti.
Erdoğan: 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefimize ulaşmak için samimi, saygılı, ortak çıkarlara ve değerlere dayanan bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyoruz.
28 Mayıs: Washington’dan Ankara’ya Biden yönetiminin ilk üst düzey ziyareti gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Ankara’ya geldi.
Sherman: S-400’leri almak NATO ittifakında sorun yaratıyor. Alternatif sunduk, tam olarak ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Umarım ortak bir yol bulabileceğiz. Bu teknik detay bir konu değil, siyasi bir şey değil. Türkiye durumun farkında, atması gereken adımları biliyor. Nasıl bu adımların atılacağını da görüştük, bu Türkiye’nin kararı olacak.
21 Haziran: Erdoğan, TRT 1 Ve TRT Haber’in ortak yayınına katıldı, S-400’ü durup dururken almadığına vurgu yaptı. Erdoğan, “Biz bir kasaba devleti değiliz, biz Türkiye Cumhuriyeti’yiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu şekilde köşeye sıkıştıranlar önemli bir dostu kaybederler. Biz NATO’da seninle beraber olacağız. NATO’nun ilk beş devletinden bir tanesi olacağız, güçlü devletinden bir tanesi”
2 Haziran: ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile görüştü. Açıklamada, Thomas-Greenfield’ın, Türkiye’de sivil toplum ve muhalefetle ilgili sınırlamalar dahil olmak üzere ABD’yi ilgilendiren alanları da gündeme getirerek, ABD’nin bu konudaki endişelerini dile getirdiği belirtildi.
3 Haziran: AKP Sözcüsü Ömer Çelik: “Yeni dönemi ABD ile pozitif ajanda temelinde değerlendirmek istiyoruz.”
3 Haziran: TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç, uluslararası medya ile bir araya geldi. “S-400 konusu, bizim için kapanmıştır” ifadelerini kullanan Kılıç, “Rusya ile olan ilişkilerimiz ABD’ye alternatif değil. ABD ile olan ilişkilerimiz de Rusya’ya alternatif değil” vurgusu yaptı.