Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Yunus Emre Yılı Görsel ve İşitsel Medyada Doğru Türkçe Kullanımı Ödül Töreni’ne açıklamalarda bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Geçtiğimiz seneyi Yunus Emre ve Türk Dili yılı olarak ilan etmiştik. Bu kapsamda medyada Türkçe’nin doğru kullanımı teşvik etmek için sizlerle beraber olmaktan mutluluk duyuyorum. Bugün burada bizi bir araya getiren sözlerinden başka silahı olmayan, asıları aşıp gelen Yunus Emre’nin kahramanlığıdır. Terör sadece insanların canına kast etmek ile olmaz. Milletin dilini edebiyatını bozmak da bir çeşit terördür. Türkiye maalesef her iki teröre de maruz kalmıştır. Dilini yaşatamayan bir milletin benliğini kaybederek yok olması kaçınılmazdır. Bunun için hep önce dil diliyoruz. Türkçe’yi yaşatmadan geleceğe güvenli bakamayız. Medya dilimizin korunmasının da ana mecrasıdır. Medyada doğru Türkçe kullanımı ile hassasiyeti çok yerinde görüyor ve emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.
Farklı lisanlar bizi birbirimizden ayıran değil, kaynaştıran vasıtalar. Kendi dilimiz Türkçemiz bir başka güzeldir. Ata mirasımızdır. Bu dille ifadesini bulmuş nice eser Türkçe’nin zenginleşmesine hizmet etmiştir. Türkçe kıyıda köşede kalmış bir dil de değildir. Geniş bir coğrafyada en çok kullanılan dil Türkçedir. Ebedi vatanımız Anadolu’da milletimizin hafızasında silinmez izler bırakan Yunus Emre, Türkçemizin bayrak isimlerinden biri olmuştur. Yunus Emre’nin sevgi ve barış dilini dünyanın dört bir yanına taşıyan herkese özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.
Malazgirt’ten sonra Anadolu’da çok çeşit mücadeleler verdik. Medeniyetimiz Osmanlı ile olgunluk çağına erişti. Üzerine yağan her belayı def ederek bu topraklarda kök saldı. Dilini de Kuran ile güzelleştirdi. Türkçe bu sayede kazandığı ifade kudreti ile tarihinin en parlak zamanlarını yaşadı. İlmin bütün dallarında kütüphaneler dolusu eser kazandırdık. Arapça ve Farsça tamlamalarının çok kullanılması ile yazı dili ve konuşma dili arasında bir fark oluştu. Geçtiğimiz asrın başına geldiğimizde yazı ve konuşma dili arasındaki fark kapatıldı.
Türkiye 1930’lu yıllara geldiğinde Türkçemizi arındırma bahanesi ile nice kelime hor görüldü, uzaklaştırıldı. Hayali kurulan şey ecdadın iznini milletin gönlünden de kurumlarımızdan da silmekti.