CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekillerine “Biz bürokrasideki engelleri yıka yıka geldik. Gerekirse siz de yıkacaksınız” dediğini hatırlatan Altay, Erdoğan’a “Neyi yıka yıka geldin sen? Hiçbir şeyi yıkamazsın, örselersin. Ama devletin geleneklerini yıkmak senin boyunu aşar” dedi. Altay, AKP’li Cumhurbaşkanına yönelik “Yıka yıka geldin, milleti kuru ekmeğe mahkum ettin. Senin Türkiye’yi getirdiğin nokta bu. Kurum, kural tanımamak, hukuku hiçe saymak diktatörlere özgü bir tutum ve davranış şeklidir. Sana diktatör deyince kızıyorsun. Sen buz gibi, bal gibi diktatörsün” ifadelerini kullandı.
Engin Altay’ın konuşmasından satır başları şöyle:
İNDİRİM YİNE MİLLETTEN ÇIKACAK: Çanakkale Zaferi; bir devrin battığı, bir dehanın dünya tarih ve siyaset sahnesine adım attığı, neferinin şehit, ordusunun gazi olduğu; cumhuriyetimizin önsözünün yazıldığı bir büyük destandır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm Çanakkale şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyorum. Bugün aynı zamanda Şehitler Günü. Şehitlerimizi hiç akıldan çıkarmak isek bu toprakların insanlarının özgürlüğü sonsuzlaşır.
BU YÖNETİM, KADİM DEVLET GELENEKLERİMİZİ ÇÜRÜTEN ANLAYIŞTIR: Sayın Erdoğan şunu diyor, kendini yalanlayan bir ifade kullanıyor. ‘Bu yatırımları yaparken yap işlet devret ile adım attık, buna akılları almıyor, öğren de gel.’ Burada bize caka satıyor. ‘Devletin kasasından bir kuruş çıkmıyor belli ücretle ama geçen ücret bedelini ödüyor. Açık mı var, bu açığı da devlet yükleniciye ödüyor.’ Erdoğan hani bir kuruş çıkmıyordu? Günde her gün 7 milyon para ödenecek. Yıllık 2 buçuk milyar TL yapar. Bu nasıl bir Erdoğan? Bu garip bir şey. Bu sağlıklı bir ifade değil. Köprüye karşı değiliz. 84 milyon yurttaşımız, her şeyin en güzeline layıktır. Ama bu garip bir şey. Dün gece kaç lira zam geldi, mazota? İşte böyle ödenecek. Mazota ve benzine zam zam zam… Bu paralar nereye gidecek? Böyle devlet yönetilmez. Bu yönetim kadim devlet geleneklerimizi çürüten bir anlayıştır. Bu yönetim kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran bir anlayıştır. Bu yönetim biraz daha sürerse Türkiye; ekonomik, siyasal, sosyal olarak çok daha kötü tabloyla karşı karşıya kalacaktır.
TÜRK POLİSİ ŞEHİT OLMAKTAN KORKMUYOR, EMEKLİ OLMAKTAN KORKUYOR
O İÇİŞLERİ BAKANI İFTİRA VE FİTNE MERKEZİ OLMUŞTUR: Bir polis memuru haftada kaç saat çalışıyor? 84 saat çalışıyor. Normal, 40-45 saat herkes çalışırken, bizim kahraman polisimiz 84 saat çalışıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’na laf yetiştireceğine, gel bunu düzelt. Beyefendi ne zaman unutulsa, itibar ve irtifa kaybetse; Kemal Kılıçdaroğlu’na laf yetiştirmekle uğraşıyor. Tweet atmış. Bir İçişleri Bakanı bir belediyede ‘557 terörist var’ diyorsa, bir kişiyi bile kulağından tutup hakimin önüne yatırmamışsa; o İçişleri Bakanı iftira ve fitne merkezi olmuştur. Elindeki bilgi belgeyi yargıya taşımıyorsa o koltukta suç işliyordur ve müfteridir. Böyle bir şey olamaz. ‘İçişleri Bakanıyım’ diye her akla eseni, geleni söyleyemezsin. Ülkede huzurunun tesisinden sorumlu İçişleri Bakanı huzursuzluğun kaynağı olmak için adeta, her şeyi yapar hale gelmiştir. Kabul etmemiz mümkün değil.
SEN BUZ GİBİ DİKTATÖRSÜN: Özellikle ekonomi ile ilgili gelişmeler trajikomedi. Nureddin Nebati, yabancılara ‘bürokrasiyi alaşağı ederiz, tek adam rejimi var, merak etmeyin’ dedi. Tabi Sayın Erdoğan durur mu? Dün milletvekillerine kahvaltı vermiş, tam olarak şöyle demiş: ‘Biz yıka yıka geldik, siz de yıkın.’ Neyi yıka yıka geldin sen? Hiçbir şeyi yıkamazsın, örselersin. Ama devletin geleneklerini yıkmak senin boyunu aşar. Yıkma yap. Kurum ve kuralları yok saydın, ne oldu? Ekonomiyi batırdın, adaleti bitirdin, huzuru bozdun. 5 milyon sığınmacıyı Türkiye’nin mahallelerine, sokaklarına doldurdun; huzur kalmadı. Her parkta, her bahçede, anneler babalar uyuşturucu ile mücadele ediyor. Yıka yıka geldiğin, bugünden dolayı. Yıka yıka geldin, milleti kuru ekmeğe mahkum ettin. Senin Türkiye’yi getirdiğin nokta bu. Kurum, kural tanımamak, hukuku hiçe saymak diktatörlere özgü bir tutum ve davranış şeklidir. Sana diktatör deyince kızıyorsun. Sen buz gibi, bal gibi diktatörsün. Neyi yıkacaksın? Yıkmak yok. Yarın ağlayıp sızlamayın. Devleti zarar ettirecek işlere, milletin kör kuruşuna göz koyacak işlere imza atmayın. Keser döner sap döner. Erdoğan şikayet edecekse, kendi etrafını çeviren dalkavuklardan, üç beş maaş alan ehliyetsiz, liyakatsiz ekipten şikayet etsin.
ERDOĞAN’DAN ÖNCE BU KADAR YALAN YOKTU: Bir ambulans tartışması var. ‘Bizden önce doğru düzgün ambulans yoktu’ demeyi becermiş. Pes ettim, dedim ki pes. Şaşırmadım çünkü, ‘bizden önce buzdolabı yoktu, havalimanı yoktu, üniversite yoktu’ diyebildi. Baktırdım. Türkiye 69-70 milyon iken Türkiye’nin 3 bin 700 ambulansı varmış. Şimdi 85 milyon, şu anda da 6 bin 700 ambulansı var. Bir artış var olağan. Mesele şu. ‘Bizden önce ambulans yoktu.’ Doğru Erdoğan. ‘Senden önce biz milletçe mağaralarda yaşıyorduk.’ Bunu söylememizi bekliyor herhalde; ‘Erdoğan bizi çıkardı, giydirdi, ceketimizi, pantolonumuzu, kravatımızı; evler yaptı, binalar yaptı, üniversiteler yaptı, hastaneler yaptı, bizi Erdoğan şehirlileştirdi’ desek, bunu gidip biri söylese, Erdoğan da ‘evet aynen öyle oldu’ der. Kafa bu kafa. Bu nasıl bir kafa? Kendisinden 20 yıl önce yapılmış bir üniversiteyi, havalimanını ‘ben yaptım’ diyebiliyor. Adnan Menderes Havalimanı’nı ben yaptım, dedi. Donduk kaldık. ‘Adnan Menderes Havalimanını ben yaptım’ diyen devlet başkanının hangi söylediğine inanalım? Erdoğan’dan önce bir şeyler yoktu. Ne yoktu? Erdoğan’dan önce şehide ‘kelle’ diyen siyasetçimiz yoktu. Erdoğan’dan önce ‘papaz elbisesi giyerim’ diyen bir başbakanımız yoktu. Erdoğan’dan önce üç dört maaş alınmıyordu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde. Devlet mafya iç içeliği yoktu Erdoğan’dan önce. Millet pazarda çürük domates patates toplamıyordu Erdoğan’dan önce. ‘Çocuğuma pantolan alamadım’ diye babalar intihar etmiyordu, atanmadım diye öğretmenlerimiz canına kıymıyordu Erdoğan’dan önce. 23 milyon icra dosyası yoktu. Çiftçinin traktörü, ahırdaki öküzü haciz edilmiyordu. Erdoğan’dan önce kimse bayat ekmek kuyruğuna girmiyordu. Bu listeyi saysam sabaha kadar sayarım. Ama Erdoğan’dan önce bir şey daha yoktu, siyasette bu kadar yalan yoktu.
“ERDOĞAN’DAN SİNYAL ALMADAN BÖYLE VAATLER VERİRLERSE AFLARINI İSTEYEBİLİRLER”
AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın asgari ücrete yılda iki kez zam getirilmesinin mümkün olup olmadığıyla ilgili soruya “Bu yapılabilir, şu andaki mevzuat gereği yılda bir kez yapılıyor ancak bunu değiştirmek mümkün, zamanı geldiğinde bir yıl geçmesi beklenmeksizin zam yaparız, vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz” yanıtını vermesinin anımsatılması üzerine Altay şunları söyledi:
“Bu arkadaşlarıma benden tavsiye, ben tecrübeliyim. Bu tür konularda halkın sempatisini kazanacağız diye Erdoğan’dan sinyal almadan böyle vaatler verirlerse sonra yarın Erdoğan’a gidip görevden aflarını istemek zorunda kalabilirler. Zira reailite bu. Asgari ücret güncellenmeli mi? Sadece asgari ücret değil. İki ayda; ocak, şubat bitti; emeklilerin yüzde 16 kaybı var, daha önümüzde 10 ay var. Kamu çalışanlarının yüzde 10 kaybı var, daha ikinci aydayız. Asgari ücret kafa kafaya geldi, asgari ücret sıfırlandı bundan sonra eksi gelecek. Türkiye’de 1 milyon 265 bin emeklimiz 2 bin 500 liraya geçiniyor. Bunlar taş mı yiyecek? Asgari ücret 1 Ocak’ta açlık sınırı üzerindeydi. Şimdi altında. İktidar partileri sahaya çok gidemiyorlar ama gittiklerinde tepki üzerine ‘düzelteceğiz’ diyorlar ama o konular sizi aşar, boyunuzdan büyük laflar etmeyin. Bu konuya da her konuya olduğu gibi tek adam karar verdiği için dikkatli olsunlar, görevden af dilemek zorunda kalmasınlar.”
Cumhuriyet