Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde celse arasında açılan duruşmaya tutuksuz sanık Ekrem İmamoğlu ve avukatı katıldı. Ekrem İmamoğlu savunmasında, “Öncelikle burada verilen demeç bir soru üzerine verilen demeçtir. Sorunun temelinde İçişleri Bakanı’nın şahsıma yönelik açıklamalarında ‘Ahmak’ kelimesini kullanmasıdır. Söz konusu cevabım bu sorunun üzerine olmuştur, dolayısıyla bana kullanılan bu ‘ahmak’ kelimesine karşılık olarak kullanılmış bu ‘ahmak’ kelimesidir ve muhatabı da Sayın İçişleri Bakanı’dır. İçişleri Bakanı bu tarz ifadeleri birçok kez şahsıma yönelik kullanmıştır ve kullanmaya da devam etmektedir, bu tarz cümlelerin hem seçim ortamında hem de seçim iptal edilmeyen önceki beyanlarında da görmek mümkündür” ifadelerini kullandı.
‘BERAATİMİ TALEP EDERİM’
İçişleri Bakanı’nın söylemlerini bildiğinden dolayı Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmasında söz konusu kelimeyi kullandığını öne süren İmamoğlu, “Kullanmış olduğum kelimenin muhatabı bizzat İçişleri Bakanı’nın kendisidir. O dönemde ‘seçimi iptal edenler’ ibaresini kullanmamın nedeni ise siyasi iradenin seçimler üzerindeki baskısını ve baskıcı tavrını ifade etmesi şeklinde kullandım. Dolayısıyla asla YSK’yı veya üyelerini herhangi birisini muhatap olarak böyle bir beyanda bulunmadım” şeklinde konuştu.
İmamoğlu, duruşmadan vareste tutulmayı da talep ederek “Beraatimi talep ederim” dedi.
‘MUHATABI SİYASİ KİŞİLİKLERDİR’
Cumhuriyet savcısının sorusu üzerine tekrar söz verilen İmamoğlu, “Bizim hiçbir zaman mahkeme heyetlerine yönelik olumsuz muhataplığımız olmadı. Seçimin iptal edilmesine yönelik bütün siyasi aktörler, hükümeti temsil eden siyasi kimlikler ve herkes beyanda bulundular. YSK’nın ne yaptığı ya da ne kararlar verdiği benim sözümün muhatabı değildir. Benim irademi kendi ifadem tanımlar, iptal edenler ibaresinden ettirenleri kast ettim. YSK üyelerini kast etmedim, seçim döneminde hizmet eden bütün seçim kurullarını ‘terörist’ diye tanımlayan başta Sayın İçişleri Bakanı olmak üzere birçok siyasi aktörün bu denli seçimin iptalinde etkili olduğunun göstergesidir. Muhatabı siyasi kişiliklerdir” diye konuştu.
KELİMENİN SERT BİR ELEŞTİRİ OLDUĞUNU SAVUNDU
Sanık avukatı söz konusu kelimenin ‘Hakaret’ olması halinde şikayete tabii olmadan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında da iddianame düzenlenmesi gerektiğini öne sürdü. Avukat, sözün muhatabının Soylu olduğunu belirterek “Seçim sürecindeki birçok eylemi, konuşması ve bunu destekleyici açıklamalarına sığınarak seçim grevlilerin ‘Terörist’ diyen bir iradenin temsilcisidir. Söylediği sözün ağırlığını kendisi de fark etmiş olacak ki kendisi de gerekirse özür dileyeceğini beyan etmiştir” şeklinde savunma yaptı. Söz konusu kelimenin sert bir siyasi eleştiri olduğunu ifade eden avukat, yazılı savunma da sunacaklarını belirtti.
Mahkeme, İmamoğlu’nun vareste tutulma talebini kabul ederek duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede o dönem Yüksek Seçim Kurulu’nda çalışan Emekli YSK Başkanı Sadi Güven’in de aralarında olduğu 11 kişinin mağdur olduğu belirtiliyor. YSK Başkanlığı tarafından yapılan suç duyurusu dilekçesinde İmamoğlu’nun 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimi’nin 6 Mayıs 2019 tarihinde iptal edildiği kaydediliyor. Yenilenen seçimde İBB Başkanı olarak İmamoğlu’nun yeniden seçildiği ve 4 Kasım 2019 günü yaptığı basın açıklamasında YSK üyelerine hakaret ettiği öne sürülüyor. İddianamede İmamoğlu’nun “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret” suçundan 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar cezalandırılması isteniyor.