Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 77’nci Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin dış politikadaki vizyonu daima barış odaklı olmuştur” dedi. Erdoğan, şu mesajları verdi:
İSTANBUL MUTABAKATI: Ukrayna’da 7’nci ayını dolduran ihtilafın ilk gününden bu yana savaşanın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmayacağı düşüncesiyle hareket ettik. Bugün de yaşanan krizin çözümünde diyalog ve diplomasinin anahtar rolüne vurgu yapıyoruz. Tahıl arzının sürdürülmesinin sağlanmasında kritik öneme sahip İstanbul Mutabakatı, BM’nin son yıllarda imza attığı en büyük başarılardan biridir.
KRİZDEN ONURLU BİR ÇIKIŞ: Savaşın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı temelinde sonlandırılmasına yönelik gayretlerimizi artırarak sürdüreceğiz. Buradan, uluslararası kuruluşları ve tüm ülkeleri Türkiye’nin kalıcı barışı tesisine yönelik çabalarına samimi destek vermeye çağırıyorum. Her iki tarafa da krizden onurlu çıkış imkanı verecek, makul, adil ve uygulanabilir bir diplomatik çözümü beraberce bulmamız gerekiyor.
BM MESAJI: BM’yi kapsayıcı vasfına yakışan, daha adil bir dünya düzeni için çözümler üretebilen bir teşkilat olarak yeniden yapılandırmamız şarttır. ‘Dünya beşten büyüktür’ ve ‘daha adil bir dünya mümkündür’ gerçeğinin altını her platformda en kuvvetli şekilde çizmeye devam edeceğiz.
İSRAİL-FİLİSTİN: İsrail-Filistin ihtilafında iki devletli çözüm vizyonuna güçlü destek veriyoruz. Bölgedeki sorunun çözüme kavuşturulması için başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulması dışında bir ihtimal yoktur.
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN: Son günlerde yaşanan çatışmalar güzel iklime gölge düşürmüş olsa da kapsamlı bir barış anlaşmasının mümkün olduğuna inanıyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz.
KKTC: Ege Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’deki tüm meselelerin iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve uluslararası hukuka uygun olarak çözülmesini istiyoruz. Bölgede, ülkemizde asla denk olmayan siyasi ve askeri seviyesine rağmen güç gösterisi peşinde koşanlar kendilerini komik duruma düşürmektedir. Yunanistan’dan gerginlik ve tahrik siyasetini bir kenara bırakarak iş birliği ve dayanışma çağrılarımıza kulak vermesini bekliyoruz. Türkiye, Ege ve Doğu Akdeniz’deki haklarını sonuna kadar savunurken, kendi siyasi hesapları uğruna gerginlik stratejisi izleyenlerin oyunlarına da asla gelmeyecektir. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik ve eşit uluslararası haklarının tescil edilmesi, Ada’daki çözümün anahtarıdır. Uluslararası toplumu, BM prensipleriyle çelişir şekilde ambargolarla dünyadan koparılmaya çalışılan Kıbrıs Türklerine zulme son vermeye, bir an önce KKTC’yi resmen tanımaya davet ediyoruz.
Ege’yi mezarlığa çevirdiler
Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde dönmelerini temin etmek için üzerimize düşeni samimiyetle yapıyoruz. Mülteci krizi, kendilerine daha iyi bir gelecek aramak için yola çıkan masumların botlarını batırıp, onları ölüme terk etmekle sınırlara duvarlar örmekle, insanları toplama kamplarına doldurmakla çözülemez. Bu krizin çözümü insanı ve insan hayatını merkeze alan gayretlerden geçmektedir. Yunanistan’ın Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de göçmenlere yönelik zulümlerinin giderek arttığını görüyoruz. Biz, yeni Aylan bebeklerin cesetleri kıyılara vurmasın diye çırpınırken, Yunanistan hukuksuz, pervasız geri itmeleriyle Egeyi bir mülteci mezarlığına çevirmektedir. Geçen hafta, 9 aylık Asım bebek ve 4 yaşında Abdulvahab aileleriyle birlikte Yunan Sahil Güvenlik güçlerinin botlarını batırması sonucu vefat etmiştir. Avrupa’nın ve BM kurumlarının insanlığa karşı suç teşkil eden bu acımasızlıklara artık bir dur demesinin vakti çoktan gelmiştir.