CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Onursal Adıgüzel, CHP Malatya İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İmam Mustafa Demirkan‘ın tepki çeken sözleriyle ilgili konuşan Ağbaba, “Türkiye’de yaşayan herkesi üzen bir çirkinlikle karşı karşıya kaldık. Bir meczup, bir utanmaz, ne dediğini bilen bir meczup, bu ülkenin kurucusu, kurtarıcısı Atatürk’e hakaret etti. ‘Zalim’ dedi. ‘Kafir’ dedi. Şunu söyleyelim; Atatürk’ün kurmuş olduğu bir cumhuriyette yaşıyoruz. Eğer Atatürk o gün çakmak çakmak gözleriyle bakıp ‘Geldikleri gibi giderler ‘demeseydi; bilin ki İstanbul Selanik, Bursa da Sofya olurdu. O herkesin umutsuzluğa kapıldığı bir gün herkesi yayına alarak dünyaya meydan okumuş, İngilizi, Fransızı Yunanı herkese meydan okumuş” dedi. Ağbaba, şöyle devam etti:
- “Sütçü İmam’ın bir sözü var. ‘Her kim ki Mustafa Kemal Paşa ve Kuvâ-yi Milliye aleyhine fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir kanı akar’ diyor. Aynen katılıyoruz. Bizi asıl üzen o cemaate vaaz veren hoca değil, onu huşuyla dinleyen anlayıştır. Ülkenin Cumhurbaşkanı, koltuğunda oturduğu kurucu Cumhurbaşkanı’na hakaret ediliyor ‘Amin’ diyor. Bu sürpriz değil bunu herkes bilsin. Şimdi AKP sözcüleri günah çıkarıyor.
- Ömer Çelik, Naci Bostancı günah çıkarıyor. Bu anlayış ‘Meclisin her yerinde Atatürk resmi görmeye gerek yok’ diyen anlayış. ‘600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası’ diyen anlayış. Dokuzu beş geçe ‘Hazır ola geçmeye gerek yok’ diyen anlayış. Bunlar ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen deli Fesli Kadir’in anlayışında olan insanlar ve maalesef en büyük temsilcileri de Erdoğan. Bu adamın damadı YÖK başkanı, kendisinin diyanette etkili olduğu söyleniyor. Bir meczup Türkiye’de yaşayan herkesin gözünün içine baka baka herkesin Atasına ‘Kafir, zalim’ diyor ve işlem yapılmıyor.
‘Biz bu cesareti verenleri lanetliyoruz’
- Bu anlayışın bu ülkede var olması bile herkesi üzmektedir. Burada lanetlenmesi gereken bu duaya ‘Amin’ diyenlerdir. Lanetlenmesi gereken bunlara bu cesareti verenlerdir. Biz bu cesareti verenleri lanetliyoruz. Ey Erdoğan, yüreğin yetiyorsa sen de bu cümleleri söyle. ‘İki ayyaş’ dediğin insanlar bu ülkenin kurucularıdır.”
‘Fakir fukaraysan ceza, Soylu’nun destekçisiysen VIP hizmetle ağırlama’
Ağbaba, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına da değindi. “Türkiye yaman çelişkilerinin ülkesi. Bir tarafta Sağlık Bakanı, Bilim Kurulu ‘sokağa çıkma yasağı’ çağrısı yapar, diğer tarafta tarikat cenazeleri ve mitingler yapılır. Bir tarafta Cumhuriyetin Bayramları yasaklanıyor, mitingler yapılır. Bir tarafta İçişleri sokağa çıkma yasağı genelgesi imzalar, diğer tarafta kendisine desteğe gelenlere ‘ayağınıza sağlık’ der” diyen Ağbaba, şunları kaydetti:
- “Ülkenin vatandaşına sokağa çıkma yasağı uygularsın, diğer tarafta ülkenin bakanı Boğaz’da yüzlerce kişinin katıldığı lebalep fetih kutlaması yapar. ‘Evde kal’ diyorsun, ne beş kuruş yardım yapıyorsun, ne kirasına, ailesine bir gelir sağlıyorsun. Sonra cezalar kesiyorsun. Bu hastalığın yayılmasının sorumlusu işte bu anlayıştır. Kongre yaptılar, hastalığı yaydılar, şimdi kendi kararına bile uymuyor. Eğer fakir fukaraysa evine ekmek götürmek için sokağa çıktıysa 3 bin 150 TL ceza yazılır ama sokağa çıkanlar Süleyman Soylu’yu ziyaret ediyorsa VIP hizmetle ağırlanır. Bu büyük bir vicdansızlık.”
‘Binali Yıldırım’ın oğluna dair iddiaların sorgulanması lazım’
Ağbaba, Binali Yıldırım‘ın oğlu Erkam Yıldırım‘ın odağında bulunduğu iddialarla ilgili olarak da “Ülkede kanalizasyon patlamış, bu kirli kokuyu duymayan ise sadece iktidar. Siyasetçi, mafya iş birliği ortaya saçılmaya devam ediyor. Açıklamalar yapılıyor, bir tek savcı da bu iddiaları araştırmıyor. Binali Yıldırım’ın oğlu maske ve test kiti için Venezüella’ya gitmiş. Bunun da yalan olduğu ortaya çıktı” ifadesini kullandı. Ağbaba, şunları söyledi:
- “Gümrüklerde böyle bir kayıt yok. Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım niye gittin? Bunun sorgulanması lazım. Yaşanan kepazeliğe bakın. Devletin resmi kaynaklarından test ve maskeler Venezüella’ya gitmediği ortaya çıkmış durumda. Bu millet aptal mı? Aklımızla mı dalga geçiyorlar? ‘Benim oğlum Venezüella’ya test ve maske götürdü’ diyor. Hep beraber biliyoruz. Bu konuda adımlar atılmalıdır. Türkiye adeta mafyaya teslim olmuş durumda. Türkiye’de ne kadar hırsızlık varsa ne kadar dolandırıcılık varsa Thodex’in kurucusundan pudra şekeri çekenine Mehmet Aydın’a kadar hepsinin ortak özelliği nedir biliyor musunuz, hepsinin yanında İçişleri Bakanı’nın resmi vardır. Türkiye’nin iç işleri, pis işleri bakanı tarafından Türkiye yönetiliyor.”