TBMM Anayasa Komisyonu üyesi ve CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Anayasa Komisyonu’nda görüşmelerine devam edilen “Milletvekili Seçim Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin geneli üzerinde konuştu. Başarır, teklifteki üç maddeye dikkat çekti.
Anayasa Komisyonu’nda görüşülmekte olan Milletvekili Seçim Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuşma yapan Başarır, “Yasanın herkese eşit olarak uygulanması lazım, tüm adaylara eşit olarak uygulanması lazım. Bizi bu durum vicdanen rahatsız ediyor. Ben özellikle 3 maddenin çok sakıncalı olduğunu söylüyorum. Kıdemli hakimlerin seçilmesine devam edelim, barajı kaldıralım ve seçim yasaklarına ilişkin maddeye başbakan kaldırıldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı ibaresini oraya koyalım” ifadelerini kullandı.
Başarır, şunları söyledi:
“CUMHUR İTTİFAKI KENDİNE GÖRE KIYAFET DİKİYOR”
- Bir seçim yasası yapıyoruz, seçim yasası önümüzde. Ancak sandık güvenliği, halk iradesi, eşitlik, temsilde adalet gibi konuların bir tarafa bırakılmış. Cumhur İttifakı kendine göre bir kıyafet dikiyor. Burada çok tartışmalı maddeler var. Aslında belli başlı maddelerde uzlaşsak, belli ibareleri çıkarsak, belli ibareleri getirsek belki uzlaşıyla bir seçim yasası yapmış olacağız. Tüm Türkiye, tüm yurttaşlarımız hem kendilerini güvende hissedecek hem de mutlu olacak ama maalesef ki böyle bir uzlaşıyı Anayasa Komisyonu’nda uzun süredir bile sağlayamıyoruz.
- Birinci madde bilindiği gibi barajın yüzde 7’ye düşürülmesiyle ilgili bir madde. Bazı arkadaşlarımız ‘düşürdük işte’ diyor. Peki bu yeterli mi? Aslında yeterli değil. Ülkede 100 bin imza ile bir cumhurbaşkanı adayı gösterebiliyoruz ama burada eğer ki insanlar ittifak içerisinde olmazsa üç milyon oy alan bir parti bir milletvekili çıkartamayacak durumda olabilir. Hiçbir parti ittifak yapmak zorunda değil. İttifak yapmak bir tercihtir. Önemli olan halk iradesinin sandığa yansıması ve onun sonucunda bu parlamentoda temsil edilmesidir. Yüzde 7 bir ödül değildir bana göre.
“NİYE EN TECRÜBELİ HAKİM, SEÇİM KURULU BAŞKANI OLMUYOR”
- Gelelim kıdemli hâkim meselesine. İstanbul seçimlerinde, Ankara seçimlerinde sandık başkanlığı yapmış çok değerli hakimler sürüldü. İsterseniz isim de verebilirim. Bakın İbrahim Fikri Talman, Anadolu Adliyesi’nde Asliye Ceza Hâkimi görevini yapıyordu. 64.5 yaşındaydı. Ataşehir’de ilçe seçim kurulu başkanıydı ama ne oldu? Van’a yollandı. Van’a gitti, yerleşti, eşyalarını koydu ve makamına gittikten sonra emekli oldu. Böyle bir şey olabilir mi? Birçok hakim zaten kıdemli hakim o seçimde bir şekilde sürüldü. Ben sizin birinci sınıf olarak tanımladığınız hakimlere neden güvenmeyeyim? Partinizin gençlik kollarından, kadın kollarından avukatlık yapan kişiler çok yakın bir zamanda hâkim olarak alındı. Avukatlıktan, hakimlik ve savcılık mesleğine geçtiler. Bunlar sandık güvenliğini, seçim güvenliğini mi sağlayacak? Ben gençlerden korkmuyorum tabii ki gençler olsun ama kıdemli olmamasından korkuyorum. Kıdemli hakimlerden ne istiyorsunuz? Niye en tecrübeli, en çok görev yapmış, sandıklara hakim insanlar neden seçim kurulu başkanı olmuyor? Neden kuraya bırakıyorsunuz bunu? 60-62 yaşında pırıl pırıl, sicili tertemiz hakimler var. Neden bu değişiklik? Nedir bu değişikliğin gerekçesi?
“EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI DEĞİL Mİ”
“11. maddede ‘başbakan’ ibaresi kaldırıldıktan sonra ‘cumhurbaşkanı’ ibaresinin koyulmaması sakıncalı. Bu yasalaştıktan sonra o cumhurbaşkanı imza atacak ve bunu Resmî Gazete ’de yayınlayacak. Bir örnek verelim; Sayın Mahmut Tanal, cumhurbaşkanı adayı oldu, Sayın Erkan Baş cumhurbaşkanı adayı oldu; içimizden birimiz daha oldu. Bu insanlar otobüslerle gidecek seçim propagandasına ancak kendisine verilen seçim yardımını kullanabilecek ama bu ülkenin cumhurbaşkanının 10’un üzerinde uçağı var ve o onunla seyahat edecek, makam arabalarıyla seyahat edecek. Bakanım size soruyorum bu eşitlik ilkesine aykırı değil mi? Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı, cumhurbaşkanı diğer tüm adaylar kadar eşit imkanlara sahip olmalıdır, ayrıcalıklı olmamalıdır. Bu Cumhurbaşkanı ibaresini eklemenin bu yasaya ne gibi bir zararı var? Cumhurbaşkanı böyle bir şey yapmaz diyeceksiniz ama insanların rahatlaması için, Türkiye’nin rahatlaması için bunun olması lazım. Başbakan, bakanlar nasıl eskiden makam arabasını kullanmıyorsa, nasıl devlet imkanlarını kullanmıyorsa cumhurbaşkanı da kullanmamalıdır. Çok yakın bir zamanda AKP’nin eski milletvekilleri, bakanları Beştepe’de yemek yemedi mi? Biz bu yemeğin parasını kim veriyor diye sorduk? Neden sorduk çünkü bu bir siyasi çalışmaydı. Eğer yurtdışından gerçekten devlet başkanları gelmişse ve biz bunu ağırlamışsak buna sözüm yok. Yasanın herkese eşit olarak uygulanması lazım, tüm adaylara eşit olarak uygulanması lazım. Bizi bu durum vicdanen rahatsız ediyor. Ben özellikle bu bahsettiğim üç maddenin çok sakıncalı olduğunu söylüyorum. Kıdemli hakimlerin seçilmesine devam edelim, barajı kaldıralım ve seçim yasaklarına ilişkin maddeye başbakan kaldırıldıktan sonra ‘cumhurbaşkanlığı’ ibaresini oraya koyalım.”