Bakan Varank, WEF Genel Müdürü Saadia Zahidi ile “Beceri tazeleme, Türkiye’nin toparlanmasında nasıl kilit rol oynayabilir?” başlıklı bir makale kaleme aldı.
Varank, makalede Türkiye’nin Kovid-19 sonrasında ekonominin dönüşümünü hızlandırma sürecinde beşeri sermayeden yararlanmasının kritik öneme sahip olduğuna işaret etti.
Geçen yıl Türkiye’nin yüzde 1,8’lik GSYİH büyümesiyle Çin dışındaki G20 ekonomilerini geride bıraktığını ve 2021’in ilk çeyreğinde de yüzde 7 ile büyümesini sürdürdüğünü anımsatan Varank, “Ekonomik toparlanma sürecinin bir sonucu olarak, sanayi üretimi ve istihdam, salgın öncesi dönemine çok hızlı bir şekilde ulaşmayı başardı.” değerlendirmesini yaptı.
Varank, Kovid-19’un sosyal etkilerine işaret ederek, işsizlik oranının Haziran 2021 itibarıyla yüzde 10,6 seviyesinde gerçekleştiğini belirtti.
McKinsey and Company’nin geçen yıl yayımladığı “İşin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü” raporuna değinen Varank, şu ifadeleri kullandı:
“Otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojiler ülkede bazı iş kayıplarına yol açsa da verimlilik, artan yatırımlar, hizmet ekonomisinin büyümesi vasıtasıyla elde edilen kazanımların 2030’a kadar 3,1 milyon net yeni iş yaratacağı tahmin ediliyor. Bunların 1,8 milyonu da şu anda var olmayan işler. Bu kazanımları sağlamak için 21,1 milyon çalışanın vasıflarının yenilenmesi gerekecek.”
“İnsan kaynağı giderek daha fazla önem kazanıyor”
Varank, insan kaynağının ülkelerin büyümeleri ve ekonomilerini dönüştürmeleri noktasında giderek daha fazla önem kazandığını vurgulayarak, WEF’in bir araştırmasına göre, beceri geliştirmeye yönelik geniş çaplı yatırımın, 2030’a kadar küresel GSYİH’yi 6,5 trilyon dolar artırma potansiyeline sahip olduğunu belirtti.
Talebin arttığı işlere ve sektörlere daha fazla yatırım yapılmazsa, “işsiz” bir toparlanmaya yol açacağı görüşünü paylaşan Varank, dijital ve yeşil değişimle ve iş yerlerinin dönüşümünü sağlayacak; veri ve yapay zeka, mühendislik ve bulut bilişim, ürün geliştirme, satış, pazarlama ve içerik üretiminin, yarının işlerini yaratmada önemli rol oynayacağını ifade etti.
Varank, WEF’in “İşlerin Geleceği” raporunda, tüm çalışanların neredeyse yarısının yeni becerilere ihtiyaç duyacağının tahmin edildiğini belirterek, “İşverenler, çalışanlarının beceri gelişimine yatırım yapmanın değerini giderek daha iyi anlıyor. Beceri kazandırma ve beceri geliştirmeye yönelik çabalar, giderek daha fazla çevrim içi platforma taşınıyor ve bu da dijital öncelikli öğrenmeye önemli bir geçiş olduğunu gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Becerilerdeki yeterlilik düzeyi geliştirilmeli”
Varank, OECD’ye göre, Türkiye’nin üretkenliği artıracak ve daha verimli çalışma yöntemlerine imkan verecek teknolojileri kullanabilmesi için nüfusunun önemli bir bölümünün temel becerilerdeki yeterlilik düzeyini geliştirmesi gerektiğini bildirdi.
Mevcut ve gelecekteki işler için teknik beceriler setini oluşturmaya devam edilmesi ve herkes için daha iyi fırsatlar sağlanması gerektiğinin altını çizen Varank, şunları kaydetti:
“Türkiye’de sanayi ve teknoloji politikalarını tasarlamada ana otorite olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, teknoloji kaynaklı dönüşümde ilerlemek, istihdam edilebilirliği sağlamak ve iş gücü piyasası ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla becerileri artırmak için etkili stratejiler ve teşvikler geliştirmeye büyük önem veriyor.”
Varank, bu dönüşümün aynı zamanda kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının daha yakın çalışmasını ve ortak politika ile stratejiler üretmesini gerektirdiğini belirtti.
“İnovasyon ve teknoloji geliştirmeye daha fazla yatırım yapıyoruz”
Türkiye’nin, Ar-Ge harcamalarını GSYİH’nin yüzde 1,8’ine çıkarma hedefiyle, “Milli Teknoloji Hamlesi” çerçevesinde, inovasyon ve teknoloji geliştirmeye giderek daha fazla yatırım yaptığına dikkati çeken Varank, şunları ifade etti:
“Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, ekonominin yükselen alanlarında küresel liderliğe oynamada becerileri geliştirmek ve kullanmak için muazzam bir fırsat sunuyor. Doğru beceri stratejisi, eğitimin yanında, çalışanları sürekli olarak yeniden vasıflandıran ve gençlere işler yaratan ekosisteme de odaklanmalı.”
Varank, yazılımcı ekosistemini geliştirmek ve nitelikli yazılımcı sayısını artırmak amacıyla başlattıkları “Açık Kaynak Platformu” ve Ecole 42 ile kurdukları kodlama okullarından bahsetti.
Bu kapsamdaki DENEYAP Teknoloji Atölyeleri’nde de tasarım, kodlama, robotik, elektronik programlama, nesnelerin interneti, nanoteknoloji alanlarında üç yıl boyunca eğitim verildiğini belirten Varank, 5 yılda 81 ilde toplam 100 atölyenin kurulmasını hedeflediklerini bildirdi.
Varank, İstanbul Kalkınma Ajansı ve WEF iş birliğiyle başlattıkları “Beceri Açığının Azaltılması Hızlandırma Programı”na da değinerek, programın, beceri ve eğitim ekosistemlerini geliştirmek suretiyle ülkeleri geleceğin işlerine hazırlamaya yardımcı olmayı hedeflediğini ifade etti.
Bakan Varank, beceriye dayalı bir iyileşmenin, Türkiye için uzun vadeli refahın sağlanması için gerekli olduğunu vurguladı.