Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başkanlığında, ‘2022 Yılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Komutanlar Toplantısı’ yapıldı. Toplantıda açıklamalarda bulunan Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun komutanlara yönelik sözlerine tepki göstererek şunları dedi:
“Dönem dönem farklı olaylarla karşılaşılıyor olabilir. Bu farklı olaylar bizi rotamızdan ve çizgimizden asla geri döndürmeyecektir. En son ana muhalefet partisinin genel başkanının Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta Kademesine yaptığı hakaret milletimizi, bizleri incitmiştir. Şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerimize yapılan bu hakaret kabul edilemezdir. Ya kişisel bir ruh sağlığı problemi vardır. Ya da obüslerin ortaya gelişmişlikten ve TSK envanterine girmesinden kaynaklanan, birilerinin hazımsızlığının sözcülüğü vardır. Bizim ordumuz şanlı bir ordudur ve bugün dünyanın dört bir yanında ay yıldızlı bayrağımızı, tarihimizi, bütün geleneklerimizi, hem TSK’nın şanına, görev bilincine ve anlayışına hem de Türk milletinin ahlak ve karakterine göre yürütmektedir. Bu değerlendirmeleri kabul etmiyoruz. Yok sayıyoruz. Milletimizin sevgilisi olan TSK’ya yapılan bu değerlendirmeleri kendilerine aynen iade ediyoruz.”
“Sahil Güvenlik Teşkilatı 2022’de 126 teröristi denizden kaçarken yakalamıştır”
Sahil Güvenlik Komutanlığının çok önemli hamlelerde bulunduğuna değinen Bakan Soylu, “Bu teşkilat, 2021 yılında 23 bin 676 kaçak göçmen yakalamıştı, bu yıl da 44 bin kaçak göçmen yakalamıştır. 117’si FETÖ, 6’sı PKK, 3’ü DEAŞ olmak üzere 126 terörist de yine 2022 yılında, denizden kaçarken yakalanmıştır. Yine bu teşkilat 2022 yılında 11 ayda, 29 bin insanı denizden, boğulmaktan kurtarmıştır. 2016 yılından itibaren denizden sağ olarak kurtardığı insan sayısı ise 169 bin 179 kişidir” ifadelerini kullandı.
“Tutarlı bir politika takip etmek kolay bir iş değildir”
Meydana gele tüm olumsuzluklara rağmen kararlı bir tavır ortaya koyduklarını belirten Bakan Soylu, “Sahil Güvenlik Komutanlığı, görev alanı itibarıyla hem alkol, tarihi eser, sigara gibi kaçakçılık suçlarıyla mücadele etmektedir; hem uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmektedir; hem göçmenlerin hayatını kurtarmaktadır; hem denizlerin kirletilmesine karşı bir mücadele yürütmektedir; hem denizlerde kaza kırım gibi arama kurtarma faaliyetlerinde vardır. Tüm bunlara ilaveten, özellikle son 2-3 yılda, afetlerde etkin şekilde görev almaktadır. Böyle bir konjonktürde dik durabilmek, Ege’de, Akdeniz’de, Karadeniz’de petrol ve doğalgaz aramak, tahıl koridorunu açık tutmak, göçü yönetmek, batının tezgahlarına rağmen, tehditlerine rağmen tutarlı bir politika takip etmek kolay bir iş değildir” değerlendirmesinde bulundu.
“Sahil Güvenlik Komutanlığını Türkiye’nin mavi politikasının başat aktörlerinden biri haline getirmenin gerekliliği, bir hedef olarak kendiliğinden ortaya çıkacaktır”
Sahil Güvenlik Komutanlığının en önemli kolluk kuvvetleri arasında yer aldığına değinen Bakan Soylu, “Yakın gelecekte küresel göçün bitmeyeceği düşünülürse; öte yandan Karadeniz, Ege ve Akdeniz’in enerji havuzumuz haline gelmesi düşünülürse; bir yandan küresel uyuşturucu rotası, kaçakçılık rotaları, Libya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Yunanistan gibi konular düşünülürse; Ege ve Marmara’da artan afet riski göz önüne alınırsa, Sahil Güvenlik Komutanlığımızı Türkiye’nin mavi politikasının başat aktörlerinden biri haline getirmenin gerekliliği, bir hedef olarak kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Güvenlik komutanlığımızın toplamda 107 kontrol bot alımından oluşan projesi, dünya gemi inşa sektöründe, bilinen en büyük seri üretim projelerinden biri olarak görülmektedir. Bu projeden şu ana kadar 35 kontrol botunu teslim aldık, diğerlerinin üretim süreci devam ediyor” dedi.
“Sürekli olarak batıya uyarılar yapmak zorunda kaldık”
Batılı devletlerin dünyadaki sorunlara sessiz kaldığını söyleyen Bakan Soylu, “6 yıllık içişleri bakanlığı görevimde, yaptığımız bütün toplantıların küresel değerlendirme kısmında, batıya ve küresel gelişmelere dair, küresel gelişmelerin bizim güvenlik yükümüze etkilerine dair, olumlu veya umut verici herhangi bir değişimin haberini veremedik. Sürekli olarak batıya uyarılar yapmak zorunda kaldık. Bazen basın aracılığıyla, bazen uluslararası toplantılarda, heyet kabullerinde bu uyarıları bizzat yapmamıza rağmen, hala batı cephesinde yeni bir şey yok. Trafik kazaları ve asayiş olayları hariç, Türkiye’nin neredeyse bütün güvenlik maliyeti, bu ülkelerin küresel olarak yaptıkları ‘kontrollü hatalar’ sebebiyledir” ifadelerini kullandı.
“ABD hükümeti PKK’ya verilen desteğin Türkiye’yi nasıl bir uyuşturucu baskısında bırakacağını bilmiyor olabilir mi”
Amerika ve batı devletlerinin her şeyi bildiğini fakat stratejileri gereği sessiz kaldıklarını dile getiren Bakan Soylu, “Daha 1960’larda bizden ve doğudan göçmen alıp kalkınan Avrupa; neredeyse her evden bir akrabamızın yaşadığı Almanya, Fransa, Ortadoğu ve Afrika’dan yola çıkan göçmenin nereye gideceğini, hangi rotayı kullanacağını, kime yük olacağını bilmiyor olabilir mi? kaçak göçle ilk kez karşı karşıya geliyor olabilir mi? 2009’da Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan’ı uluslararası uyuşturucu kaçakçısı ilan eden ABD hükümeti PKK’ya verilen desteğin Türkiye’yi nasıl bir uyuşturucu baskısında bırakacağını bilmiyor olabilir mi? Hepsini biliyorlar ama sadece bir tercih kullanıyorlar. Bir stratejileri var. Yaşlandıklarını biliyorlar. Nesillerinin ahlaki çöküntü içinde olduğunu biliyorlar. Aile kavramlarının tamamen dağıldığının farkındalar” şeklinde konuştu.
“Türkiye dünya ortalamasının üstünde bir güvenlik maliyetini yüklenmiştir”
Güvenlik tehditlerinin Türkiye’nin daha fazla para harcamasını neden olduğunu aktaran Bakan Soylu, “Gelecekte yükselen doğu ile rekabet edemeyeceklerini görüyorlar, onun için de asimetrik bir savaş sürdürüyorlar. Doğuyu istikrarsızlaştırıp, sorunlarını doğuya yıkıp, zengin olanın ayakta kalabilme ihtimali üzerine bir gelecek stratejisi kurmaya çalışıyorlar. Temel politikaları budur. Bir el bombası gibi pimi çekip göçü, uyuşturucuyu, terörü, iç savaşları, darbeleri sürekli doğuya fırlatıp, kendileri de sipere yatıyorlar. Bütün bu tablo, 21. Yüzyılı Türkiye açısından güvenlik anlamında tehditlerle dolu bir yüzyıl haline getirmiştir. Her vatandaşımın bilmesi lazım; Türkiye dünya ortalamasının üstünde bir güvenlik maliyetini yüklenmiştir” dedi.