Dünyada medya sektöründe yapılan en büyük ve en yüksek profilli forumlardan birisi olan TRT World Forum 2024, “Kırılma Noktasında Bir Dünya: Krizleri ve Dönüşümleri Yönetmek” temasıyla 30’un üzerinde ülkeden 150’ye yakın konuşmacı ve farklı coğrafyalardan 1500’ün üzerinde katılımcıyla devam ediyor.
“TRT World Forum gibi platformlarımız büyük bir uluslararası teveccühe mazhar olmaktadır”
Forum’un açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT World Forum, Antalya Diplomasi Forumu, İstanbul Güvenlik Forumu ve STRATCOM gibi uluslararası platformlar aracılığıyla dünyayı, insanları etkileyen temel meselelere, acil sorunlara ilişkin sahici diyalog zeminleri inşa etmeye çalıştıklarını, barışa, güvenliğe, refaha ve insanlığın selametine ilişkin küresel farkındalık oluşturmak için gayret gösterdiklerini söyledi. Amaçlarının savaşlarla soykırımlarla artan istikrarsızlıklarla melez tehditlerle karşı karşıya kalan dünyaya ilişkin Batılı ana akım söylemlerin dışında, ihmal edilen, susturulmaya çalışılan ve ötekileştirilen kesimlerin çözüm önerilerini küresel müzakere konusu yapmak olduğuna işaret eden Altun, “Memnuniyetle görüyoruz ki bugün TRT World Forum başta olmak üzere bu platformlarımız kurumsallaşmakta, giderek daha büyük bir uluslararası teveccühe mazhar olmaktadır,” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanımızın siyasi biyografisi, onun adalet mücadelesinin bir remzi niteliğindedir”
Altun, bugün Türkiye’nin küresel alanda iki önemli mücadele verdiğini, bunlardan birincisinin adalet, ikincisinin de hakikat mücadelesi olduğunu belirterek, “Her iki mücadelenin bayraktarlığını da liderliğini de yürüten Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi biyografisi, her şeyden önce onun adalet mücadelesinin bir remzi niteliğindedir. Cumhurbaşkanımız siyasete atıldığı ilk günden itibaren öncelikle ülkemizde cereyan eden adaletsizlikleri, hak ihlallerini ve yine bunlarla koşut bir şekilde ilerleyen sosyoekonomik sorunları ortadan kaldırmak için mücadele etti.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidara geldikten sonra söz konusu adaletsizliklerle sorunları ortadan kaldırmak için yoğun bir çaba sarf ettiğini dile getiren Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çabalar neticesinde, demokratik alanımız vesayetten temizlendi. Kamusal alandaki insan hakları ihlalleri giderildi. Eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki engeller ortadan kaldırıldı. Ekonomi ve dış politikadaki bağımlılık zincirleri kırıldı. Atılan cesur adımlarla ülkemizin, vatandaşlarımızın maruz kaldığı adaletsizlikler, hak ihlalleri ve zulümler tarihin kara sayfalarına gömüldü. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu adalet ve kalkınma mücadelesine her daim bir hakikat mücadelesi de eşlik etti. Bütün tehditlere, susturulma girişimlerine rağmen, en zor zamanlarda hakkı, hakikati savundu ve sonuçta, bütün bunların sonucunda hamdolsun ki Türkiye’miz kazandı. Türkiye, bu adalet ve hakikat mücadelesi sayesinde büyüyebildi, kendisini küresel sömürü ilişkilerinin dışına çıkarmaya çalışarak bölgesel bir aktör ve küresel bir oyuncuya dönüşebildi.”
Altun, Türkiye’nin bugün yine Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde, bu kez küresel alanda bir adalet ve hakikat mücadelesi verdiğini vurgulayarak, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana bütün dünyanın gözleri önünde Filistin halkına soykırım uyguladığını hatırlattı. Bu soykırım karşısında Batılı hükümetler ve ana akım Batı medyasının ne yazık ki kafasını kuma gömmüş vaziyette olduğunu belirten Altun, şu görüşleri paylaştı:
“İsrail’i durdurmak şöyle dursun onu cesaretlendirmeye çalışıyorlar, onu haklı çıkarmak için bahaneler uyduruyorlar. Bugün İsrail soykırım makinesi ve onun suç ortakları bu cürümlerini işlerken, Sayın Cumhurbaşkanımız bütün benliğiyle uluslararası platformlarda, dünya liderleriyle yaptığı görüşmelerde en açık, en net bir şekilde bu katliamı, soykırımı sonlandırmak, mazlumların yaralarının sarılmasına yardım etmek için uğraşıyor. Batılı liderlerin yüzüne, canlı yayında ‘Kusura bakmayın bizim sizin gibi arkamızda soykırım gibi bir tarihsel utanç yok’ diyor. BM kürsüsünden ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye haykırıyor ve ‘Daha adil bir dünya mümkündür’ çağrısı yapıyor. Filistin konusunda ‘Ey Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa ‘dur’ demek için daha ne bekliyorsunuz?’ diye sorabiliyor.”
Altun, bunun için dünyadaki tüm mazlum coğrafyalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan için şiirler yazıldığını ve dualar edildiğini aktararak, şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanımız aynı zamanda dünyada mülteci karşıtı ve ayrımcı politikalar yürüten odaklara karşı da dimdik ve cesur bir duruş sergiliyor. Popülizm illetinden ve siyasi fırsatçılıktan uzak bir şekilde bütün dünyayı mazlumların yanında yer almaya çağırıyor. Göçmenlere karşı olmayı siyasi sermayeye çevirmeye çalışanlara karşı tek başına güçlü bir mücadele veriyor. Din, millet, ırk ve etnisite ayırmadan yaşayan her insanın aynı fırsat ve aynı haklara sahip olması için uğraş veriyor. Bunun içindir ki Aylan bebeğin o acı fotoğrafını bu durumdan sorumlu olanların yüzlerine çarpabilen tek lider olarak ortaya çıkıyor. Onların maskelerini indiriyor ve onlara insanlık dersi veriyor.”
Bu insani ve İslami duruşun verdiği cesaret ve sağladığı güçle tüm insanlığı tehdit altına alan savaş, iklim değişikliği ve pandemi gibi krizlerde sistem buhranının yarattığı karamsarlıkta, Türkiye’nin parlayan bir güneş ve bir umut ışığı olarak öne çıktığını vurgulayan Altun, “Cumhurbaşkanımız aynı zamanda küresel anlamda insanlığı ve ailelerimizi tehdit eden ahlaki ve sosyal çarpıklıklarla mücadele konusunda da bütün karanlık lobilerin yarattığı dalgalara set çekiyor, bunun için mücadele ediyor. Cumhurbaşkanımız verdiği bu hakikat ve adalet mücadelesini güçlü bir stratejik çerçeveyle dış politikamızın da merkezine taşıyor. Türkiye bugün temel düsturu adalet ve hakikat, temel hedefi ise herkes için barış ve istikrar olan bir ülke olarak dünyadaki sistemsel buhranda bir pusula gibi çalışıyor adeta.” sözlerini sarf etti.
Altun, yaşanılan çağın bir iletişim çağı, hatta bir dijital çağ olduğunu anımsatarak, gerçek iletişimin, toplumlararası etkileşimin artmasını bekledikleri bu çağın, ne yazık ki yalanın ve dezenformasyonun çağı haline geldiğini dile getirdi.
“Türkiye olarak, günümüzün zorluklarını karşılamada her zamankinden daha özgüvenliyiz”
Bu çağda küresel güç ilişkilerindeki adaletsizliğin, küresel medya sektöründe de yeniden üretilmesi gerektiğini kaydeden Altun, “Sayın Cumhurbaşkanım, zatı devletlerinizin daha adil bir dünya inşa etme vizyonunuz doğrultusunda, bizler de adil bir küresel medya ve iletişim ekosistemi için mücadele ediyoruz. Türkiye olarak, günümüzün zorluklarını karşılamada hamdolsun her zamankinden daha özgüvenliyiz. Halkımızın dinamizmi sayesinde, yeni teknolojik gelişmelere ve ortaya çıkan sorunlara getirilen yenilikçi çözümlere hızla uyum sağlıyoruz.” dedi.
Altun, yapay zeka, insansız hava araçları, uzay araştırmaları, teknoloji çalışmaları gibi alanlarda ciddi kamu ve özel yatırımlarla desteklenen ulusal teknoloji girişimlerinin, iletişim alanında da giderek daha fazla kendini gösterdiğini belirterek, öte yandan medya okuryazarlığını geliştirme ve sosyal medyada dezenformasyonu önleme girişimlerine ciddi yatırımlar yapmaya devam ettiklerini aktardı.
Gerek ulusal gerek uluslararası alanda bir yandan sahadan gerçek haber ve bilgi üretimini teşvik edip, öte yandan dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetlerine karşı sistematik mücadele yürüttüklerini söyleyen Altun, “Biz şuna inanıyoruz, daha adil, daha müreffeh, daha demokratik bir uluslararası sistem ancak daha sıhhatli bir iletişim ekosisteminin inşasıyla mümkündür. Büyük kırılmaların eşiğindeki dünyamızda, krizleri ve dönüşümü yönetmek, kapsamlı bir politik vizyona, dirayetli ve kararlı bir siyasal liderliğe ihtiyaç duymaktadır. Sayın Cumhurbaşkanım, vizyonunuz ve liderliğiniz doğrultusunda Türkiye, iletişim başta olmak üzere, tüm alanlarda bu krizleri yönetme irade ve kapasitesine sahiptir. Bu forum da bu güçlü iradenin somut yansımalarından biridir.” diye konuştu.
Forumun hayata geçirilmesinde emeği bulunanlara teşekkürlerini ileten Altun, burada doğan fikirlerin, çözümlerin ve işbirliklerinin iletişim ve diplomasi alanındaki yeni ve adil küresel girişimlere ilham vermesini ve daha barışçıl, müreffeh bir dünya inşasına katkıda bulunmasını temenni etti.