Son dakika haberi! İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akşener’in gündemin emekli maaşı ve İsrail-Hamas gerilimi vardı.
Akşener, emekli maaşlarına ilişkin “Bir kereye mahsus, 5 bin lira vermek yetmez! Sadaka mı dağıtıyorsunuz?” dedi.
Filistin ve İsrail arasında yaşanan gerilime ilişkin de “Her şart ve ortamda, önce, terörün adını koymamız lazım.” ifadelerini kullandı.
Akşener’in açıklamaları şöyle:
İktidar; siyaseti, palyatif bir alana sıkıştırdı. Yeni bir çözüm, yeni bir vizyon, yeni bir seçenek oluşturmayı, beceremedikleri için hatta onu geçtim, daha 6 ay önce verdikleri, vaatleri bile, gerçekleştiremedikleri için uzunca bir süredir, günü kurtarmaya yönelik, geçiştirici tedbirler üzerinden, siyaset yapıyorlar.
Merkez Bankası Başkanı, geçen haftaki sunumunda enflasyonun, yani hayat pahalılığının, mayıs ayına kadar, artarak süreceğini, enflasyondaki, kalıcı iyileşmenin ise 2025 yılında, ancak hissedileceğini söyledi.
Ülkemiz, yüzde 73 gıda enflasyonu ile dünyada rekor kırıyor. Hâlbuki, gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 15’ten fazla değil… Gıda enflasyonu, en önemli milli güvenlik sorunlarımızdan biri haline geldi.
EMEKLİ MAAŞI TEPKİSİ
Ülkemizde yaklaşık 15 milyon 500 bin kişi, emekli aylığı alıyor. Yani nüfusumuzun, yaklaşık yüzde 18’i… Ekonomimizin, içinde bulunduğu şartlarda 7500 liraya kiralık ev bulmak bile zor bir hâle gelmişken; ki büyükşehirlerde, hemen hemen imkânsız; Nüfusumuzun, yüzde 18’inin aldığı en düşük emekli aylığı, 7500 lira…
2002 yılının Ocak ayında en düşük emekli aylığı 216 liraydı. Peki asgari ücret ne kadardı, biliyor musunuz? 163 lira 50 kuruş. Yani 2002 yılında, en düşük emekli aylığı, net asgari ücretin, 1,3 katıymış…
Eğer bu oran, bugün geçerli olsaydı en düşük emekli maaşının, 14.800 lira olması gerekirdi. Ama bugün, asgari ücretin neti, 11.402 lirayken; en düşük emekli aylığı, 7500 lira. Yani oran, tersine dönmüş. Asgari ücret, emekli aylığının, 1 buçuk katına çıkmış. Yani iktidar, emekli maaşlarını TÜİK’in, uydurma rakamlarına göre değil de çarşının pazarın, gerçek fiyatlarına göre düzenleseydi şu anda, en düşük emekli maaşının, 13 bin lira civarında olması gerekiyordu.
Bir kereye mahsus, 5 bin lira vermek yetmez! Sadaka mı dağıtıyorsunuz?
İSRAİL-FİLİSTİN GERİLİMİ
Geçtiğimiz hafta sonundan beri İsrail-Filistin ekseninde başlayıp dün itibarıyla Suriye ve Lübnan’a da yayılan çatışmalarla beraber bölgede, maalesef uzun süreli sonuçları olacak. Bir dönüm noktasındayız.
Yıllardır İsrail’in sürdürdüğü orantısız güç kullanımı ve “Güçlüyüm, öyleyse haklıyım.” yaklaşımı Filistin’i günden güne daha da daralan bir coğrafyaya sıkıştırdı ve ne yazık ki, bu sıkışmışlıktan barış yerine, huzur yerine, terör doğdu.
Savaş kötüdür. Ancak savaşmanın, bir hukuku vardır. Eğer masumları öldürüyorsan; bu savaş değil, terördür. Eğer kadınların, ırzına saldırıyorsan bu savaş değil, terördür. Eğer, asker veya sivil ayrımı yapmadan, saldırıyorsan; bunun, meşru bir yanı olamaz, bu terördür.
Yani, her şart ve ortamda, önce, terörün adını koymamız lazım.
Nitekim, bu olay vesilesiyle; Türkiye’den çıkan seslerin, verilen tepkilerin, aynı zamanda, iç siyasete yönelik, bir turnusol kağıdı olduğunu da, söylememiz gerekiyor.
Terörün, herhangi bir hakkı, hukuku yoktur. Yıllarca, PKK/YPG terörüyle mücadele etmiş bir ülke olarak, biliyoruz ki; teröre hiçbir kılıf uydurulamaz. İşte bu yüzden; Hedefine sivilleri alan, kadın bedeni üzerinden, çirkin ve kirli bir propagandaya dönüşen, her türlü saldırı, kim tarafından yapılmış olursa olsun; bir insanlık suçudur, bir ahlak suçudur, bir terör suçudur.
Gazze’de yaşananlar terördür ve Hamas; yapmış olduğu bu eylemler ile
Filistin halkının haklı mücadelesine kara bir leke sürmüştür.
1967 sınırları çerçevesinde, bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulma çabaları sürerken bölgenin istikrara kavuşması için, dünya kamuoyu destek verirken bu terör eylemi, en büyük zararı, Filistin halkına vermiştir ve nitekim, yıllardır uluslararası hukuku çiğneyen İsrail’i bugün, dünya kamuoyu nazarında, mağdur hâline getirmiştir.
Biz İYİ Parti olarak her konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’nin, her şeyden önce, millî menfaatlerimiz çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu doğrultuda; Dışişleri Bakanlığı’nın, bugüne kadar sergilemiş olduğu, sağduyulu ve dengeli duruşu, doğru buluyor; en azından şu ana kadar eski hatalardan ders çıkartılmış olmasından, memnuniyet duyuyoruz.
Konuyu, uluslararası hukuk çerçevesinden değerlendiren ve bölgede barışın tesis edilmesini önceleyen mevcut yaklaşımı destekliyoruz.