Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde Önder İmam Hatipliler Derneği’nce düzenlenen ‘Yunus Emre Yolunda Genç Gönüllüler Buluşması’nda gençlerle bir araya geldi. Açılış konuşmasını yapan Bakan Özer, Yunus Emre’nin yolunda olan gençlerle bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu dile getirerek, “81 ilde imam hatip liselerimizde çok değerli gençlerimiz var. Bugün hepsi heyecanlı bir şekilde bir taraftan eğitimlerini alarak bir taraftan da gerçekten artık üzerindeki sorumlulukları her geçen gün artan bir ülkenin genç nesli olmaya talip olan gözleri parıldayan, aydınlık bir gençlik var ama bu noktalara kolay gelmedik, onun için bazen bu hikayenin 20 yıllık serüvenine bakmakta fayda var. Son 20 yıl eğitimde devasa dönüşümler yaşandığı bir yıl, bir dönem oldu” dedi.
Bakan Özer, son 20 yılda büyük seferberliklerin ardından eğitimde fırsat eşitliğinin sağlandığını söyleyerek, “Gelişmiş ülkelerin 2’nci Dünya Savaşı’ndan sonra okullaşma oranı yüzde 100’e ulaşırken, biz bu oranlara sadece son 20 yılda, 70 yıl gecikmeyle erişebildik. Bugün eğitimin kalitesiyle ilgili konuşanların öncelikle cevap vermesi gereken soru; neden Türkiye 70 yıl bekledi? Neden bu ülkenin evlatları tüm eğitim kademelerinde eğitime erişebilmek için 70 yıl beklemek zorunda kaldı? 2000’li yıllarda eğitim sisteminde 500 bin öğretmen varken bugün 1,2 milyon öğretmenin olduğu bir eğitim sisteminden bahsediyoruz. Sadece son 20 yılda eğitimde bu devasa dönüşümlerle okullaşma oranları artırılmadı aynı zamanda eğitim sistemi işte o 70 yıllık gecikmenin nereden kaynaklandığının ipuçlarını veren toplumsal taleplere demokratik çözümler üretildiği bir dönem oldu” diye konuştu.
‘BU SORUNU İNSANLIK SUÇU DİLLE KONUŞAMAYIZ’
AK Parti Genel Başkan Vekili Kurtulmuş ise ‘Gönül Coğrafyamızda Yunus Emre’ konulu açılış dersini yaptı. Kurtulmuş, son günlerde Türkiye’de uluslararası göçmen krizinin gündem olduğunu belirterek, “Biz Avrupa’nın faşist, aşırı ırkçı, radikal bazı çevreleri gibi bunu bir insanlık suçu dille asla konuşamayız; gündemimize getiremeyiz. ‘Anadolu toprakları’ dediğimiz, ana kucağı gibi tarihi boyunca dünyadaki bütün mazlumlara kucak açmış, mazlumlara yardım elini uzatmış olan bir coğrafyadır. Göçmen meselesi sadece bir sonuçtan ibarettir. O sonucu ortadan kaldırmaya odaklanılmazsa sorunun tam manasıyla kaldırıldığı anlamına gelmeyecektir. Mesela herkes göçmen meselesinden konuşuyor, ‘Türkiye’de Afganlılar var. Afganlar geldi burayı dolduruyorlar’ diyor. İyi de kardeşim ’50 senedir Afganistan’ı niye işgal ettiniz’ diye niye Batı’ya bir şey söylemiyorsunuz? Eğer Amerika’nın ondan evvel Rusya’nın işgali olmasaydı bugün bir tane Afgan hayatını dünyanın başka bir yerinde geçirmek için mücadele etmeyecekti. İnsanlara sadece ölümü, sadece açlığı, sadece iç çatışmayı, sadece geri kalmışlığı dayatırsanız o insanlar hayatta kalmak için dünyanın neresine olursa oraya gelmeye çalışır. Bu göçlerin arkasındaki temel meselelerden birisi işgallerdir” dedi.
Kurtulmuş, göçmen meselesinde insani olanın yapılacağını söyleyerek, şöyle devam etti:
“Biz bu soruna hamasi bir ırkçılık üzerinden asla bakamayız. Biz bu soruna, insanları ötekileştiren bir perspektifle asla bakamayız. Biz bu soruna insani gözle bakmak zorundayız ve inşallah ümit ediyoruz şu anda 500 bine yakın Suriyeli kardeşimiz geri döndü. Bu operasyonların sebeplerinden birisi de budur. Orada güvenliği ve esenliği sağlamaktır. En kısa zamanda diğer bölgelerde de güvenlik sağlandıktan sonra 1 milyonu aşkın Suriyeli kardeşimiz yurtlarına geri dönecektir ve inşallah Suriye’nin tamamıyla bir barış devleti, bir barış ülkesi olduğunu göreceğiz. Suriye, Irak, Lübnan dediğimiz yer, yakın coğrafyada bahsettiğimiz ülkelerin tamamı bizim dostlarımızın, kardeşlerimizin, akrabalarımızın olduğu yerlerdir. İnşallah Türkiye barış perspektifiyle nasıl Ukrayna-Rusya arasında barışın sağlanmasını, Karadeniz’in bir barış adı denizi olmasını istiyorsa bu coğrafyanın da bir barış bölgesi olması için mücadele ediyor.”