Sözcü Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle: Geriye gidip baktığımızda biz şimdiye kadar bu askeri operasyonları yapmasaydık, içeride bu mücadeleyi vermeseydik ne olacaktı? Net bir şey var, o da şu; uzun zamandır çeşitli şekillerde bölgede haritanın değişebileceğine dair yorumlar yapılıyordu. Gelinen noktada gözüküyor ki, biz bu terörle mücadele operasyonlarını yapmasaydık, sınırımızın dibinde terör yapılarının birer devletçilik şeklinde varolacağı kesin olacaktı. Uzun zamandır Suriye’de, Irak’ta, hatta Kafkasya’da, Balkanlar’da denklemin değişebileceğine dair çeşitli tartışmalar yapılıyor. Bildiğimiz devletlerin dışında bütün devletleri yatay kesen asimetrik güçler sözkonusu oldu. 11 Eylül’den beri dünya düzenini değiştirecek terör müdahaleleri yapıyordu bunlar.
Irak’ta diğer yerleri altüst eden tablo ortaya çıkmıştı. Netice itibariyle terör örgütlerinin müstakil güçler olarak daha da kuvvetlenmesine yol açtı. Biz ya buna göz yumacaktık, ya da bu yapıları yok edecektik. DAEŞ’le ilgili operasyon yapınca bir destek geliyor ama PKK operasyonlarında gelmiyor. Burada DAEŞ’i kendileri açısından fiziki, ideolojik tehdit olarak görüyorlar. PKK, YPG onlar açısından belli siyasi neticilerin hayata geçirilmesi için bir enstrüman, bu net.
“TÜRKİYE İÇİN VAROLUŞSAL BİR SEBEBTİR; VURUR VE DAĞITIR”
PKK’nın Suriye ve Irak’taki hareket tarzı belli ki terör örgütünü aşan akıl tarafından yönlendiriliyor. Bu kimdir? Daha kollektif bir yapı mıdır, konuşuyoruz. İşin gidişatına bakılınca güçlü bir destek aldığı görülüyor. Biz bunu daha önce Afganistan’da gördük. ABD, Rusya kullandı. Bir vekalet savaşı veriliyordu.
Rusya-Ukrayna savaşı ortaya çıkmasaydı, bu gün savaşın olmadığı denklem düşünün, bizim sınırlarımızdaki hareketlilik, tehdit daha da büyüyecekti. Neticede, sınırımızdan itibaren 30 kilometre derinlik dahil olmak üzere, bunu tehdit olduğunda Türkiye açısından tercih değil varoluşsal zorunluluktur; vurmak ve dağıtmak! Hiç kimsenin ‘bu terör örgütü değildir’ diye argümanı sözkonusu olamıyor. DEAŞ çok uzaklardaki Avrupa başkentini tehdit ediyor diye böyle bir konsolidasyon yapıyorsunuz. Netice şu; Türkiye’nin bu şekilde bir derinlik içerisinde, terör örgütleriyle muhatap olması durumunda, 30 kilometre derinlik dahil. Daha da ötesi olabilir. Bunu vurmaktan ve dağıtmaktan başka bir seçeneği yoktur.
“ASKERİ OPERASYONLAR SÜRDÜRÜLECEK”
Bölge haklarıyla ve tüm gruplarla kesintisiz temaslarımız var. İnsani yardımla ve güvenlik anlamında. Bu Kobani düştü düşecek tartışmaları yaşanırken Kuzey Irak’tan yardıma gelmeye çalışanları bile PKK engellemişti. Kuzey Irak’taki haber ajansı bunu haber yapmıştı. PKK’nın istediği burada katliam olsun, kendi propagandasını yapsın. Terör örgütünün retoriğine, ideolojisine bakarsınız amacını göremezsiniz. Hareket tarzına bakıldığında, buradaki bilinen devlet yaphıların dışında siyasi oluşumlar isteyenlerin kullandığı elverişli bir araç onlar açısından.
Bölge halklarının güvenliğini sağlamak ve egemen bir devlet olarak Türkiye’nin milli güvenliği sağlaması açısından bu askeri operasyonlar kuşkusuz sürdürülecektir. Bölgedeki sorunlar çözülmeye çalışırken, bir şey gözüktü. Bu süreç uzadıkça terör örgütleri daha çok yerleşmeye başlıyor. Buradaki bilinen devlet ve toplum yapıları büyük tehditle karşılaşıyor. O zaman Suriye ile görüşmek, diyalog kapılarını yeniden açmak bölge için zorunlu açılım olarak gündeme geliyor.