Türkiye’nin en popüler dijital film izleme platformlarında biri olan MUBI, her gün yeni bir filmi aboneleriyle buluşturuyor. “Kült klasiklerden modern başyapıtlara,gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerden, günümüzün en iyi yönetmenlerine, dünyanın her köşesinden filmleri” film severlerle buluşturan platformam da beğeni toplayan filmleri bir listede birleştirdik.
FRANSIZ POSTASI-THE FRENCH DISPATCH
Wes Anderson’ın özellikle sinematografik anlamda kendisine özgü bir dünya yarattığı Fransız Postası, 1950’li yıllarda geçen Paris’te bir Amerikan gazete bürosunda çalışan gazetecilere odaklanıyor. The New Yorker dergisinde yayımlanmış gerçek makalelerden esinlenen, hayali bir gazetenin Fransa bürosunun son sayısının hazırlık aşamasında yaşanılanların konu edildiği yapımda belirli oyuncuların önderliği eşliğinde üç farklı hikâye işleniyor. Bu hikâyeler, merkezine çoğunlukla anlatıcı olarak yerleştirilen gazete yazarlarını izliyoruz.
Film, anlatılan her hikâyeyle karakterleri tanımamıza bu bölümler aracılığıyla oyuncuların kendi performanslarını sergilemelerine fırsat tanıyor. Bir yandan da yemek dünyasından politikaya bazen de sanat dünyasına dair yorumlarına, eleştirilerine yer veriyor.
DÜNYANIN EN KÖTÜ İNSANI
Julie adında genç bir kadının hayatına odaklanan Dünyanın En Kötü İnsanı yakında 30 yaşında olacak olan Julie’nin aşk hayatını konu ediniyor. 45 yaşındaki çizgi roman yazarı Aksel ile yaşayan Julie, kendi hayatını yaşayamıyor gibi hissediyordur. Ailesinin beklentileri ve Aksel’in çocuk arzusunun yükünü taşıyamayan Julie, sürekli değişen hayallerinin peşinden koşmaya devam eder. Onun hayatı, genç ve yakışıklı Eivind ile tanışmasıyla bambaşka bir hal alır.
HOUSE OF GUCCI
Ridley Scott’ın Gucci Ailesi hakkındaki biyografik filmi olan House of Gucci, . Maurizio Gucci cinayetinin perde arkasında yaşananları konu ediyor. Moda evi Gucci’nin kurucusu Guccio Gucci’nin torunu olan Maurizio Gucci’nin hayatına odaklanılan filmde, 1995 yılında öldürülen Maurizio Gucci’nin cinayetine ve sonrasında yaşananlara odaklanıyor. Başrollerde Adam Driver, Lady Gaga, Jared Leto, Al Pacino, Jeremy Irons, Salma Hayek ve Jack Huston’ın yer aldığı film Sara Gay Forden’ın The House of Gucci: A Sensational Story of Murder, Madness, Glamour, and Greed adlı kitabından uyarlandı.
THE POWER OF THE DOG
Thomas Savage’ın aynı adlı romanından uyarlanan The Power of the Dog, Montana’da geniş bir çiftliğe sahip olan iki kardeşten birinin genç dul bir kadınla olan beklenmedik evliliği ile değişen hayatlarının hikayesini konu ediyor. Birbirlerinden farklı karakterde olan Phil ve George adındaki iki kardeş, Montana vadisindeki en büyük çiftliğin de sahibidir. Zeki ve başarılı bir adam olan Phil, zayıflığı hor görmektedir. Kendisini işine adayan, sessiz bir adam olan George ise sevgi dolu bir ruha sahiptir. İki kardeş yıllarca aynı çatı altında yaşamlarını sürdürmektedir. Ancak onların hayatı, George’un genç dul bir kadınla olan beklenmedik evliliği ile alt üst olur. Phil ise çiftliklerine yerleşen bu kadının varlığından oldukça rahatsızdır. Bu duruma bir son vermek isteyen Phil, kardeşinin eşini ortadan kaldırmak için amansız bir savaşa soyunur.
SPENCER
Prens Charles ile 1981 yılında evlenen Diana Frances Spencer’ın hayat hikayesini konu eden Spencer filmi mahcup ve mutsuz olduğunu belli eden tavırlarıyla hepimizin gönüllerinde yer etmeyi başarmış, farklı bir prenses modeli olan Diana’nın hayatından birkaç güne tanıklık etmemizi sağlıyor. 1991 yılında İngiltere Kraliyet ailesi Noel tatilini Sandringham Köşkü’nde geçirmeye karar veriyor. Dışarından her şey yolunda gözüküyor ancak Lady Diana mutsuzluğunu saklamak için büyük çaba harcıyor. Dışarıdan gözüken şaşalı yaşamın içine hapsolan Diana, Prens Charles ile olan evliliğinin artık sonuna geldiğini düşünüyor.
DUNE: ÇÖL GEZEGENİ
Uzak bir gelecekte geçen “Dune”, ailesi çöl gezegeni Arrakis’in kontrolüne sahip olan Paul Atreides’in hikayesini anlatıyor. Filmde galaksinin farklı noktalarındaki gezegenler, rakip feodal aileler tarafından yönetilmektedir. Çok değerli bir kaynağın tek üreticisi olan çöl gezegeni Arrakis’in kontrolü asil aileler arasında bir anlaşmazlığa sebep olmaktadır. Çünkü “Baharat” adı verilen bu kaynak, yüksek bilinç ve uzun bir yaşam süresi sunmaktadır ve yıldızlararası yollarda gezinmeyi sağlayabiliyordur. Bu kaynağı elde etmek isteyen feodal rakiplerden Harkonen ailesi tarafından Paul ve ailesine tuzak kurulur. Bu tuzağın sonucunda Paul’un ailesi darmadağın olarak firari hale gelir. Paul, ailesinin Arrakis kontrolünü yeniden kazanması için bir isyan başlatırken, bu serüvende tüm evrenin seyrini değiştirebilecek güce sahip olduğunu da keşfedecektir.
LAST NIGHT IN SOHO
Gizemli bir şekilde 1960’lara giden ve kendisini beklenmedik olayların içinde bulan genç bir kadının hikayesini konu alan Last Night In Soho, moda, sanat ve müziğin dünyasına adım atmamızı sağlıyor. Londra’da yaşayan genç bir kadın olan Sandy’nin en büyük tutkusu modadır. Tasarımcı olarak yeteneklerinin dışında Sandy, zamanda yolculuk edebildiğini fark eder. Bir gün kendisini 1960’ların Londra’sında bulan Sandy, burada hayranı olduğu şarkıcı Jack ile tanışır her şey yolunda giderken Sandy çok geçmeden 1960’ların Londrası’nın hiç de göründüğü gibi olmadığını fark eder.
İNSAN SESİ- THE HUMAN VOICE
Tilda Swinton’ın tek başına sürüklediği film yönetmeni tarafından parlak renkler, aşk acısıyla bezeli, komedi ve tutkuyla dolu bir film olarak tanımlanıyor. Jean Cocteau’nun aynı adlı oyunundan uyarlanan İnsan Sesi Swinton’ın canlandırdığı karakterin bir balta satın almasıyla başlıyor ve sonrasında tek bir mekânda, aynı evde geçiyor. Filmde Swinton, henüz ayrıldığı sevgilisiyle telefonda konuşuyor ve bir yandan evdeki eşyaları karıştırırken duygudan duyguya geçiş yapıyor.
KIRMIZI AY
Zaman adeta durmuş gibi olan Galiçya kıyısında bulunan bir köyde herkes felç olmuş gibi görünse de sesleri halen duyulabilmektedir. Bu konuşmalar daha çok hayaletler, canavarlar ve cadılar hakkındadır. Filmde yakın zamanda kaybolan bir denizci olan Rubio’yu arayan üç kadının onun bıraktığı izleri takip edişini anlatıyor. Filmin içine çeken atmosferi ve enteresan konusu ile izleyenleri etkiliyor.
VICTORİA
2015 Uluslararası Berlin Film Festivali’nde En İyi Görüntü Yönetimi de dahil olmak üzere 3 ödülü birden kucaklayan film; tam 140 dakikalık tek bir plandan oluşu ile türünün en önemli örneği olarak gösteriliyor.
Berlin’e yeni taşınmış ve bu şehrin kurallarını öğrenmeye çalışan Victoria, Berlin’de bir gece kulübünde Sonne ile tanışır ve aralarında bir çekim oluşur. Gece bu arkadaş grubunun ödemesi gereken eski bir borç nedeniyle bambaşka bir noktaya sürüklenmeye başlar. Victoria Sonne ve arkadaşlarına yardım etmeye karar verir ve kendini bir maceranın içinde bulur. Macera gibi başlayan bu olay sonra bir kabusa dönüşmeye başlar.