Kenneth Branagh’ın yönettiği, başrolünde Jamie Dornan, Caitrano Balfe, Jude Hill ve Judi Denc’in olduğu En İyi Film ve En İyi Yönetmen başta olmak üzere yedi ayrı dalda Akademi Ödülü adaylığı bulunan Belfast cuma günü vizyona giriyor.
Film 1969 Ağustosunda İrlanda Belfast’ta geçiyor. IRA’nın kurulduğu yıl. 16 yüzyılda Birleşik Krallık’ın Protestanlığı kabul etmesinden sonra inatçılıklarıyla tanınan İrlandalılar Katolik kaldı. Zaman zaman patlayan mezhep savaşları sırasında İngiltere İrlandayı aristokrat Protestanlarla yönetti ama sonunda Protestanlar İngiliz yanlısı düşman gibi görülmeye başlayınca 1969’da Bağımsız İrlanda Grubu İRA kuruldu. Uzun süren çabalar ve görüşmeler sonucu 20015’e kadar da Katolik İrlandalılar ve Protestanlar arasında kanlı savaşları yürüttü. IRA 2015’te kendini feshetti ve barış gerçekleşti, hatta bizdeki Türk – Kürt sorununa da örnek gösterildi. Bu süreci hatırlamadan filmi anlamak imkânsız. Film, Katolik bir mahallede Protestanların sıkışmasını anlatıyor. Hatta olayı bilmeyenler için kim kime niye bu kadar düşman anlaması da zor oluyor.
Çünkü mezhep ve din kavgası Budy’nin gözünden veriliyor. Budy, küçük bir oğlan. Dünya güzeli annesi, yakışıklı mı yakışıklı babası, ağabeyi ve sınıfta âşık olduğu bir kız arkadaşı var. Kuzenleri var, büyükbabası ve büyükannesi var. Babası publarda bira içmeyi severken o da futbolcu olmanın hayallerini kuruyor. Baba, inşaat ustası ve çalışmaya başka yerlere gitmek zorunda. 15 günde bir ailesinin yanına gelebiliyor, çocuklarda sürekli bir baba özlemi. Ama anne, asla şehrini ve mahallesini terk etmek istemiyor, suyun öte yakasına geçmeyi reddediyor. Burada doğdu, burada ölecek, çocuklarının koşup oynadığı sokaklar, arkadaşları, komşuları var. Budy’nin okulu, sınıf arkadaşı, âşık olduğu ve evlenmek istediği, matematikte yarıştığı küçük kız. O da gitmek istemiyor ki? Peki, ya mahalleyi basan ve kendilerinden olmayanları öldürmekle tehdit eden IRA’yı kuracak olan gruptakiler? Yanında kocası olmadan onlara rağmen sağ kalabilecek mi? Ya Budy? “Sen artık bizdensin, diyen arkadaşıyla süpermarketi yağmalamaya gittiğinde biyolojik deterjan diye OMO paketini çalan Budy? Filmi izlerken arada o kadar derin diyaloglar geçiyor ki din ve mezhep üzerine? Kilisedeki papazın ağzından tükürükler saçarak verdiği vaazlar! Din ve mezhep, dil ve milliyet ayrılıkları yüzünden insanların biz ve siz ayırımları, birbirlerini öldürmeleri. Boşuna mı Belfast’ı izlerken Kahramanmaraş’ı düşünmem? Sivas’ı hatırlamam? Alevilere yapılanlara sinirlenmem? Belfast, elbette zaman zaman savaş filmi, zaman zaman müzikal, duygusal, romantiğe bağlayan ama en çok da düşündürdükleriyle alkışı hak eden.
Cumhuriyet