Southern California Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı çalışma kapsamında 2017-2019 yıllarında ABD, Birleşik Krallık, Avustralya ve Yeni Zelanda’da çekilen ve gişe başarısı yüksek olan 200 film incelendi. Yapılan araştırmada 200 sinema filminde, Müslüman karakterlere neredeyse hiç yer verilmediğini ortaya koydu.
Çalışmada, incelenen 200 filmin yüzde 10’undan daha azına karşılık gelen 19 filmde Müslüman bir karakter bulunurken bir kelimeden fazla repliği bulunan Müslüman karakter sayısının filmlerde yer alan 8500 karakterin yüzde 2’sinden az olduğu belirlendi.
Müslüman bir erkeğin başrolü veya yardımcı oyuncu rolünü üstlendiği 5 filmin bulunduğunu tespit eden araştırmacılar, Müslüman kadın başrol oyuncusuna sahip tek filmin ise 2018 yapımı “Hotel Mumbai” olduğunu kaydetti.
Araştırmacılar, son yıllarda izlenme rekoru kıran filmlerde Müslüman karakterlere neredeyse hiç yer verilmediğine, mevcut karakterlerin ise “tehlike yaratma potansiyeli olan insanlar” olarak resmedildiğine işaret etti.
Filmlerdeki cinsiyet oranlarını da inceleyen araştırmacılar, Müslüman oyuncuların yüzde 76,4’lük çoğunlukla, erkeklerden oluştuğuna dikkati çekti.
Araştırmanın detaylarında Müslüman karakterlerin yüzde 66,7’sinin Orta Doğulu veya Kuzey Afrikalı, yüzde 20,8’inin Asyalı, yüzde 5,6’sının Afro-Amerikalı ve yüzde 4,2’sinin beyaz olduğu bilgisi paylaşıldı.
Çalışmanın yazarlarından Al-Baab Khan, filmlerdeki Müslüman karakterlerin yarısından fazlasının göçmen veya sığınmacı olduğunu ve “yabancı” olarak resmedildiğini söyledi.
Khan, “Müslümanlar dünyanın her yerinde yaşıyor ancak izleyiciler, varlıkları modern yaşamın bir parçası olan Müslümanları oldukları gibi görmek yerine yalnızca dar bir portresini seyrediyor.” ifadesini kullandı.
OSCAR ADAYI AKTÖR ARAŞTIRMAYA DESTEK VERDİ
Araştırmaya destek verdiği bildirilen Oscar adayı aktör Riz Ahmed, “Ekranda sunulan Müslüman görüntüsü, uygulanan politikaları, öldürülen insanları, işgal edilen ülkeleri besliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Ahmed, “Veriler yalan söylemez. Bu çalışma bizlere popüler filmlerdeki sorunun boyutunu göstermekte, bunun bedeli ise kaybedilen potansiyel ve kaybedilen hayatlarla ölçülmektedir.” dedi.