Resim sanatının dinamikleri gün geçtikçe değişiyor. Teknoloji, politika ve ekonomi temadan malzemeye bu değişime sebep olan etmenler. Sanatçı Ebru Uygun’un Dirimart’taki “Islak Işık” adlı sergisi de bu değişimi örnekleyen işlerle dolu.
Ebru Uygun nitelikli bir sanat eğitimi almış, kişisel sergilerinin yanında birçok grup sergisinde yer almış, tevazu sahibi bir sanatçı. Galeriyi beraber gezip işler üzerine sohbet etme imkânı bulmak, sanatçıyı ve işlerin nüvesini anlama noktasında önemliydi.
HALFETİ’NİN SİYAH GÜLLERİ
Mekân çok büyük bir salona sahip. Bu büyüklükteki bir alana yerleştirilen en büyük iş ise “Halfeti’nin Siyah Gülleri”. Renkleri, dokusu ve hikâyesiyle göz dolduran bir boyutta. Adeta “Hoş geldin” diyor. Sanatçı, “Halfeti’de yetişen ve endemik bir tür olan siyah güller ilgimi çekti. Ben de porselenden bir grup siyah gül hazırladım. Bunları sıva, alçı, beton, gibi sert malzemelerle harmanladım” diyerek işin çıkış noktasını ve nasıl bir kompozisyon oluşturduğunu aktarıyor. Bunları yürümek, ezmek, kırmak gibi performatif bir süreçte şekillendirdiğini belirtirken “Estetik ve güzeli ifade eden güller naif bir olguyken yaşamın içinde bize nasıl farklı bir forma da dönüşebileceklerini gösteriyorlar” diye ekliyor. Sergiye adını da veren “ışık” kavramının resmin dışında, onu gösteren bir kavram değil resmin içinde bir eleman olduğunun altını çiziyor.
MALZEMEYLE DİYALOG
Ebru Uygun işlerinde klasik boya, fırça kullanmıyor. Görünen tonlarsa pigmentlerle sağlanmış. Resimler, geleneksel resmin kurallarına aykırı malzemelerden oluşsa da son tahlilde estetik bir duruşa sahip. Sanatçı, yurtdışında özgür bir zeminde aldığı sanat eğitiminin etkisiyle algıları yıkıyor. Arkası MDF ile sağlamlaştırılmış kanvas tuvale yapılan seriler de dikkat çekiyor. Sıvayı beze gömdüğü ve bir ay sonra açtığı işler, çok heyecanlı ve sürprizli bir süreçmiş. Çünkü nasıl bir şey çıkacağını kimse bilmiyor. Tutkalın başkahramanlardan olduğunu imleyen seride bir parçanın düşmesi bile o resmi eksiltmiyor aksine değiştirip dönüştürüyor. Ufak tefek döküntüler de bir yaşanmışlık hissi uyandırıyor. Sanatçı bir köşeye acaba kendi geçmişini mi bırakıyor?
Malzemeyle karşılıklı diyalog içinde olduğu izlenimi veren sanatçı, iş ne zaman ona “Bitti” derse o zaman bırakıyor. Çalışırken fazlaca zorlandığını söyleyen Uygun, “Malzemeyi çekiçle kırıp arkeolog gibi kazıp süpürüyorum, böylece gizli bir alan da ortaya çıkıyor” diyor. Yapı malzemeleriyle kendini ifade eden Ebru Uygun’un işleri, işçi ve emek gibi değerlere de referans verdiğine ilişkin bir izlenim uyandırıyor.
Ebru Uygun’un dönüşen sanata örnek işlerinin sergilendiği Islak Işık, 29 Ocak’a kadar Dirimart’ta ziyarete açık.