Sağlıklı Yaşam Danışmanı Uzm. Dr. Murat Keklikoğlu, sonbahar yorgunluğundan etkilenmemek için güneş ışığından yararlanmanın, beslenme ve uyku düzenine dikkat etmenin önemli olduğunu söyledi.
Güneş ışığının, mevsimsel depresyon ve bahar yorgunluğu ile mücadele etmede etkili bir çözüm olduğunu ifade eden Keklikoğlu, “Güneş, yaşamı, enerjiyi, pozitifliği temsil eder. Bu nedenle güneş, günlük hayatı düşünülenden daha çok etkiler. Sirkadiyen ritimleri (biyolojik saati), uyku-uyanıklık döngüsünü, ruh halini ve genetik ifadeyi düzenler. Birçok rahatsızlığın güneş ışığıyla tedavi edilmesi ise çok eski kökenlere dayanmaktadır. Eski Yunanlılar ve Mısırlılar hastalıkları iyileştirmek için güneşi kullanırken, Romalılar sağlığı korumada güneşin ve açık havanın etkisine çok önem vermişlerdir. Güneş ışığının tedavi amaçlı kullanıldığı ‘helioterapi’ eski çağlardan bu yana çeşitli rahatsızlıkları tedavi etmenin geçerli bir yoludur. Güvenli bir biçimde mümkün olduğunca fazla güneşe çıkılmalıdır. Güneş ışığının eve girmesine izin verilmeli, sabah uyanır uyanmaz perdeler ve panjurlar açılmalıdır. Sabah yürüyüşleri, açık havada zaman geçirmek oldukça önemlidir. Güneş ışığı vücudun D vitamini üretimini uyarır ve aynı zamanda ruh sağlığına da fayda sağlar” diye konuştu.
MEVSİM GEÇİŞLERİNDE NASIL BESLENİLMELİ?
Keklikoğlu, mevsimsel yorgunlukla mücadelede fiziksel aktivitelerin ve sağlıklı beslenmenin oldukça önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Makro besinler açısından zengin ve dengeli bir diyet, mevsim geçişlerinde yorgunluğun ve rahatsızlıkların üstesinden gelmede etkilidir. Pozitifliği artıran ve yorgunlukla savaşan besinlerin tüketilmesi, sonbahar yorgunluğundan ve hüznünden kurtulmaya yardımcı olur. Bu gıdalardan bazılarının, merkezi ve periferik sinir sistemini doğrudan etkilemesi canlandırıcı etki yapar. Geleneksel bir içecek olan demirhindi şerbetinin kan şekerini dengeleyici, yorgunluk giderici, enerji verici etkileri vardır. Potasyum ve magnezyum açısından zengindir. Tonik görevi gören, vücuda güç veren ve alkaloid içeren kahve, çay, çikolata sinir sistemine doğrudan müdahale edebilen tanınmış bir üçlüdür. Bunlar adrenalinin aktivasyonundan kan damarlarının genişlemesine kadar belirgin canlandırıcı ve enerji verici özelliklere sahiptir. Makul miktarlarda tüketilebilirler. Ayçiçeği, muz ve ıspanak; vücut için çok önemli bir mineral olan magnezyum açısından mükemmel gıdalardır. Ayrıca meyve ve sebzeler, özellikle hindi eti, tofu, somon, yumurta, kabak çekirdeği, yulaf serotoninin öncü maddesi olan triptofan bakımından zengindir. Elma, armut, muz, üzüm, kabak, ceviz ve badem, hem kaslarda hem de psikolojik düzeyde yorgunlukla savaşan ve bağışıklık sistemi için gerekli müttefikler olan potasyum, fosfor ve A, C ve E vitaminlerinden zengindir.”
‘TAHİN ZENGİN PROTEİN KAYNAĞIDIR’
Uzun süreli enerji sağlamak için proteinden zengin yiyeceklerin seçilmesi gerektiğini belirten Keklikoğlu, “Meyve ve sebzelerin içerdiği polifenoller, sağlık için oldukça faydalı ve gereklidir. Ancak uzun süreli enerji sağlamak için tavuk ve balık gibi yağsız proteinlerden ve tam tahıllı ekmek veya fasulye gibi kompleks karbonhidratlardan daha fazla yararlanılmalıdır. Örneğin organik tahin, yüksek bakır, selenyum, fosfor içeriğinin yanı sıra zengin bir protein kaynağıdır. Şekerden ve unlu gıdalar gibi basit karbonhidratlardan kaçınılmalıdır. Çünkü şekerden gelen enerjiyi genellikle daha yorgun hissettirebilecek bir enerji düşüşü takip eder” dedi.
MEVSİM GEÇİŞLERİNDE HANGİ FİZİKSEL AKTİVİTELER YAPILMALI?
Mevsim değişikliğine bağlı olumsuz ruh haliyle başa çıkmak için de endorfin salınımını artıran fiziksel aktiviteler yapılması gerektiğini söyleyen Keklikoğlu, “Endorfin, doğal mutluluk maddesidir. Her türlü fiziksel aktiviteler pozitifliği ve enerjiyi geri kazanmak için yararlı olabilir. Açık havada yürüyüş yapmak ve her fırsatta güneş ışığından faydalanmak, sonbahar rutinlerinden olmalıdır. Rahatlamanın ve gevşemenin yolları bulunmalıdır. Daha yoğun çalışıldığı ve temponun yaşandığı serin mevsimler, bazı kişiler için çok stresli bir zaman dilimi olabilir. Yaşanılan bu stres, uyku düzenini bozabilir. Yüksek stres ile doğal yoldan mücadele etmek için bahçe işleri, yoga, meditasyon veya aromaterapi gibi aktiviteler yapılabilir” diye konuştu.
‘YORGUNLUK HASTALIĞA YOL AÇABİLİR’
Mevsim geçişlerinde stresi hafifletmenin uyku düzenini iyileştirmeye yardımcı olacağını belirten Keklikoğlu, “Mümkün olduğunca güvenilir bir uyku programına bağlı kalınmalıdır. Her gün aynı saatlerde uyunmalı ve sabah aynı saatte uyanılmalıdır. Yatak odası, rahat bir uyku için uygun sıcaklıkta gürültüsüz ve karanlık olmalıdır. Mevsim geçişleri birçok nedenden dolayı yorucu olabilir. Ancak yaşam tarzında basit değişiklikler, güneşle dost olmak, sağlıklı diyet ve bağışıklık sistemi desteği mevsim geçişlerinin daha çabuk atlatılmasına, daha enerjik ve mutlu hissedilmesine yardımcı olabilir. Özellikle soğuk algınlığı ve grip mevsiminde bağışıklık sistemini desteklemek oldukça önemlidir. Yorgunluk, hastalığa yol açabilir. Yeni çalışmalar, uyku yoksunluğunun bağışıklık sistemi üzerinde zararlı etkileri olduğunu göstermektedir. Araştırmacılar, uyku ve bağışıklığın doğrudan ilişkili olduğunu belirtmekte ve uykunun, bağışıklık fonksiyonunun hayati bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğine inanmaktadırlar” ifadelerini kullandı.