Stellantis, 2024 içerisinde Avrupa’da 30 farklı hibrit modelini satışa sunacak.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, çok enerjili otomobillere yatırımlarını sürdüren Stellantis, özellikle en güncel eDCT teknolojisine sahip gelişmiş hibrit modelleri ile Avrupa’da artan müşteri talebine hızla yanıt veriyor.
Bu kapsamda şirket, bu yıl 30 yeni hibrit model sunacak. Ayrıca 2026’ya kadar da altı modeli daha yollara çıkarmayı planlıyor. Hibrit versiyonlar, tamamen elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araçlara oranla daha uygun bir fiyat seviyesinde karbon emisyonlarını azaltırken kullanıcıya üstün sürüş deneyimi sunuyor.
Stellantis, AB30 hibrit model satışlarında 2023’ün aynı dönemine kıyasla, 2024 başından bugüne, yüzde 41’lik bir satış artışı kaydetti. Bununla birlikte gelecekte tanıtılacak yeni modellerle beraber yeni müşterilerin oranında da artış bekliyor. Şirket, AB30 pazarında A ve B segmentleri ile hafif ticari araç pazarlarında elektrikli, yakıt hücreli, şarj edilebilir hibrit ve hibrit dahil olmak üzere düşük emisyonlu araçlarda satış lideri konumunda yer alıyor.
Stellantis, farklı müşteri tercihleri, sürüş gereksinimleri ve araç boyutlarına göre en uygun seçenekleri sağlamak için çok enerjili üretim teknolojisinden yararlanarak hibrit, şarj edilebilir hibrit ve tamamen elektrikli olmak üzere farklı teknoloji çözümleri sunuyor.
EDCT TEKNOLOJİSİ
Avrupa’da satışa sunulan Stellantis markalı çoğu hibrit araç artık ileri teknoloji ürünü eDCT teknolojisi ve entegre 21 kilovat elektromotor ile donatılıyor. Elektromotor, sürüş sırasında içten yanmalı motor stop edildiğinde aracın hareket etmesini sağlıyor. Sistemin 48 Volt, 0,9 kilovatsaat bataryası, sabit sürüşte 1 kilometreye kadar menzil sağlarken, yarım yükte veya seyir sırasında ise bir miktar elektrik desteği de sağlayabiliyor. Süzülme ve fren sırasında elektromotor, jeneratör işleviyle kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek bu enerjiyle bataryayı besliyor. Tek kayışlı marş jeneratörü, elektrikli mod ile hibrit mod arasında hızlı ve sorunsuz bir geçiş sağlıyor.
eDCT teknolojisi ile donatılan ve optimum yakıt verimliliği için tasarlanan hibrit güç-aktarma sistemi, otomatik şanzımana sahip içten yanmalı motora kıyasla karbon emisyonlarında yüzde 20’ye kadar azalma sağlıyor. Modüler yapısıyla yenilikçi eDCT konsepti, bileşenlerinin yüzde 93’ünün ortak olması sayesinde sadece elektrikli tahrik modülü ve invertörü değiştirilerek şarj edilebilir elektrikli araçlarda da kullanılabiliyor.
Stellantis, şu anda Avrupa’daki tesislerinin yüzde 70’inden fazlasında hibrit araçlar üretiyor. Stellantis ve ortağı, eTransmissions ortak girişimi ile şu anda Fransa’nın Metz ve İtalya’nın Torino şehirlerinde eDCT üretiyor ve 11 farklı araç üretim tesisine tedarik sağlıyor. Şirketin toplam üretim kapasitesi ise yılda 1,2 milyon eDCT’nin üzerinde.
Stellantis, Dare Forward 2030 hedefleri doğrultusunda, 2030 yılına kadar Avrupa’da satışa sunduğu binek otomobillerdeki elektrikli araç (BEV) satış karmasında yüzde 100 oranına ve Amerika Birleşik Devletleri’nde sunduğu binek otomobil ve hafif ticari araçlarda yüzde 50 elektrikli araç satış karmasına ulaşmayı hedefliyor.
Şirket, bu hedefleri doğrultusunda on yıl boyunca dünya genelinde elektrikliye geçiş için 50 milyar avronun üzerinde yatırım yapıyor. Stellantis, bu satış hedeflerine ulaşmak üzere Kuzey Amerika ve Avrupa’daki batarya üretim tesislerinden destek almak da dahil olmak üzere yaklaşık 400 gigavattsaat batarya kapasitesini güvence altına alıyor. Stellantis, 2038’e kadar, tüm kapsamlar dahil olmak üzere, kalan emisyonların tek haneli yüzdesel telafisi ile net sıfır karbonlu bir şirket olma yolunda ilerliyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Genişletilmiş Avrupa Stellantis Operasyon Direktörü Uwe Hochgeschurtz, sürdürülebilirliğin yenilikçi yaklaşımla buluştuğu bir çağın yaşandığını belirtti.
Hochgeschurtz, Stellantis olarak Avrupalı müşterileri için hibrit teknolojiyi geliştirme taahhütleriyle ön planda olmaya devam ettiklerini aktararak, “Bu teknoloji sadece geleneksel içten yanmalı motorların verimliliğini ve performansını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda müşterilerimize daha düşük emisyonlu, gelişmiş menzil ve genel olarak uygun fiyatlı çözümler sunmamızı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
Stellantis Baş Mühendislik Sorumlusu Yardımcısı Sébastien Jacquet de yeni eDCT teknolojilerini daha da rekabetçi hale getirerek farklı modellerde sundukları, çok sayıda müşteri için erişilebilir olan rekabetçi bir hibrit çözümleri olduğunu kaydetti.
Jacquet, hibrit araçların kullanımının kolay olup geleneksel içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla sürüş alışkanlıklarında herhangi bir değişiklik de gerektirdiğini belirterek, “Gelişmiş eDCT teknolojimiz, özellikle düşük hızda sürüş sırasında içten yanmalı motorun stop edilmesini sağlayarak emisyon salınımında ve yakıt tüketiminde azalma sağlıyor. Bu sadece yenilikçi bir çözüm değil, herkesin ulaşabileceği bir yenilik” değerlendirmesinde bulundu.