Şirketten yapılan açıklamaya göre, Fransız otomotiv şirketi Citroen’in Traction modelinin yerini alan DS modeli, 1974 yılında yerini CX modeline devretti.
1970’lerin ve 1980’lerin Citroen sembolü olarak hatırlanan CX, öncüsü olan iki prestijli model gibi 17 yıllık kariyeri boyunca bugün bile farklı olmasını sağlayan sayıda teknik yenilikten yararlandı.
Bu öncü modelin özgün tasarımı, ilk bakışta tanınan, zarif, alçak ve aerodinamik bir gövdeyle öne çıktı. Citroen CX, 1989 yazında yerini, önceki mayıs ayında tanıtılan XM modeline bıraktı. Ancak CX’in ‘station wagon’ gövde tipine sahip versiyonu, 1991 yazına kadar üretilmeye devam etti.
İKİ MARKANIN BİRLEŞİMİNDEN SONRA TANITILDI
Citroen CX, Citroen ve Peugeot markalarının birleştiğinin ilan edilmesinden iki ay sonra Ağustos 1974’te resmi olarak tanıtıldı. Test için kullanılan 22 adet CX 2000 ve CX 2200, 1974 Arktik Yarışı adında 3 bin 400 kilometrelik altı günlük turun bir parçası olarak Paris’te Champs-Elysees Caddesi’ndeki Citroen mağazasına dikkati çekici bir dönüş yaptı. Direksiyonda, bir yıl önce 2CV ile 1973 Afrika Yarışına katılan 22 genç vardı.
28 Ağustos 1974’te tanıtılan CX 2000, sonraki ekim ayında düzenlen Paris Otomobil Fuarı’nda büyük ilgi gördü. Citroen standının yıldızı, hemen yenilikçi bir otomobil olarak kabul gördü. Öncülerinden, Citroen imajının bir parçası olan önden çekişi, hidropnömatik süspansiyonu ve çift devreli yüksek basınçlı ve servo destekli disk frenleri miras alan CX, kendine özgü yeniliklere de sahipti.
Citroen CX’in dört silindirli motoru, ağırlık dağılımını ve yol tutuşunu daha da optimize etmek üzere ön aks çıkıntısına yerleştirilmişti ve öne doğru eğik konumlandırılmıştı. Üstün konfor seviyesi için, monokok gövde 16 adet elastik bağlantıyla bir yardımcı şasiye bağlanmıştı. Bunlar, ön ve arka akslardan, ayrıca motor ve şanzımandan gelen gürültü ve titreşimi filtreliyordu.
AERODİNAMIK GÖVDESİYLE ÖNE ÇIKTI
CX, ismiyle de vurgulandığı üzere özellikle aerodinamik gövde tasarımına ek olarak, tüm iç mekan yerleşimi de çok ayrıntılı bir çalışmayı yansıtıyordu. En sembolik özelliklerden biri, özel bir kap gibi ön konsolun üzerini süsleyen ünlü lunula şeklindeki gösterge paneliydi.
Araçta, ergonomi ve pasif güvenlik de unutulmamıştı. Far, sinyal, ön cam sileceği ve korna gibi sürüş için gerekli olan tüm kumandalar, sürücünün ellerini direksiyondan ayırmadan parmaklarının ucuyla erişebileceği noktalarda bulunuyordu. Aracın tüm döşeme ve iç aksamları agresif çıkıntılara sahip olmayacak şekilde tasarlanmıştı. Ayrıca kullanılan malzemeler, insan vücudunun organları kadar dayanıklı olacak şekilde tasarlanmıştı. 1974 yılındaki bir başka yenilik ise kendini otomatik olarak geri toplayan ön emniyet kemerleriydi.
CX modeli, Avrupa otomobil basını tarafından ‘1975 Yılın Otomobili Ödülü’ne layık görüldü.
CX, Temmuz 1975’ten itibaren CX SM’nin ünlü ‘Diravi servo’ destekli direksiyon sistemine kavuştu. Hıza duyarlı sertliğiyle bu yeni tip hidrolik direksiyon, kuru, ıslak veya karlı olsun her türlü yol koşulunda ve her hızda üstün bir direksiyon hakimiyeti sağlıyordu. Başlangıçta opsiyonel olarak sunulan bu özellik, daha sonra tüm ürün gamında standart olarak sunuldu.