Bazı araçlar vardır ki, sadece kullanılmak için değil, bugünlerin ağızlara dolanan cümlesi gibi “Anasını satayım içimden geldi!” mantığıyla yaratılmıştır. Kimisi yollara bile çıkmaz, kimisi de yıllar geçtikten sonra adeta bir sanat eseri gibi satılır, koleksiyonların vazgeçilmezi olur… Peki bunları kimler yaratır? “Otomotiv dünyasının Picasso’su” diye nitelenen, dâhilik ile delilik arasında gidip gelen, otomobillere ya da diğer araçlara standart insanlardan “daha farklı gözle” bakan insanlar elbette… İşte bu hafta, sizlere o “tasarım delileri”nden bazılarını anlatacağım. Luigi Colani, George Barris gibi…
‘Üç boyutlu gelecek filozofuyum!’
Her ne kadar dünyanın önde gelen markaları için “akıllı uslu” araçlar tasarlamış olsa da, kendi yolunu seçtiğinde ciddi şekilde “uçuşa geçmiş” bir tasarım üstadıydı Lutz “Luigi” Colani. 2019 yılında 91 yaşındayken hayatını kaybeden Colani, Almanya’da film endüstrisi için çalışan bir mimar baba ve tiyatroda suflör olarak çalışan bir annenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Dolayısıyla “kanına tasarımın karışması” kadar doğa bir şey olamazdı. Zira ailesi de, “adam olacak çocuk” elektriği almış olacaklar ki, ona evde yaratıcı çalışmalar yapabilmesi için bir atölye bile kurmuşlar. O ise, kendisinin tasarıma olan ilgisinin, üç yaşındayken gördüğü ve hayran kaldığı komşularının Mercedes marka otomobili sayesinde başladığını söylüyor.
Kendisini “Ben tasarımcı değilim, geleceğin üç boyutlu filozofuyum” diye niteleyen Colani, bir TV programında “Yumuşak hatlar, hayatımız boyunca bizimledir aslında. Doğada, açılı ve köşeli şeyler yoktur. En iyi tasarımcılar erotik şekiller elde etmek ve akıcı formlar için bel, göğüsler ve kalçalardan ilham alır” diyerek farkını ortaya koymuştu bile.
Plastiği severdi…
Aslına bakılırsa, söylediği ifadeler, tam da kendisinin tasarım anlayışını yansıtıyordu. Örneğin hiç alışılmamış görüntüye sahip “kocaman yuvarlak camlı” sıra dışı kamyon konsepti gibi… Mercedes için ürettiği konsept kamyon, bugün bile taklitleri imal edilen ve dikkat çekici olduğu için tanıtımlarda kullanılan bir araç oldu. Zaten tasarladığı ürünler, öylesine radikal ve aynı zamanda “uzun ömürlüydü” ki, tasarım dünyası bile şaşırıyordu. Sonuçta bir felsefeydi gerçekten ve Colani’nin, Davos’taki forumlarda yaptığı konuşmaların genç tasarımcılar tarafından salyaları akar vaziyette açık ağızla dinlemelerini sağlıyordu.
Onun en sevdiği malzeme ise “plastik”ti. Hem de en iyi şekilde cilalanıp parlatılmış plastik. Bu yüzden tasarladığı araçların çoğu fiberglass gövdeliydi. Sadece motorlu araçlar mı? Tabii ki hayır. Plastiğin yer aldığı başka objeler de onun ilgi alanıydı. Gözlükler, hatta bilgisayar için mouse, Sony için tasarladığı minik portatif kulaklıklar bugün bile çok popüler. Fotoğrafla ilgilenenlerin halen “efsane” olarak nitelediği “Canon T90” fotoğraf makinesi Colani’nin tasarımıydı ve ödül almıştı. Rosenthal için tasarladığı çay ve su ısıtıcı, bugün klasik olarak niteleniyor.
UFO’sunda çalışıyordu
Her ne kadar bugün müze olarak kullanılan Münsterland’daki “Harkotten Kasrı”nda otursa ve çalışmalarına ilham alsa da, asıl çalışma ofisi “yumurta” şeklinde tasarlanmış, eski bir kömür madeninde bulunan kuleydi. Colani, buraya “UFO” adını vermişti. Çevresi tamamen camla çevrili bu yer, şimdilerde çeşitli etkinlikler için kullanılıyor. Gelelim Colani’nin önemli “tekerlekli” çalışmalarına… McDonnell Douglas uçak firmasının yanı sıra Fiat, BMW, General Motors, Volkswagen, Alfa Romeo gibi markalar için de çalışan, Henschel şirketi için tren tasarlayan Colani, ilk tasarım fırsatını da Simca markasında yakalamış. Sonrasında bir ara mobilya da tasarlayan Colani, ardından dünyanın en ünlü dayanıklılık yarışı olan “Le Mans” için araçlar geliştirilmesinde çalışmış ve Citroen 2CV’nin farklı bir versiyonunu yaratmış. 1960’ta Avrupa’nın ilk kit car (parçalar halinde alınıp garajda imal edilebilen araçlar) markasını, “Colani GT”yi yaratan ünlü tasarımcı, bu aracı VW Beetle’dan türetmişti. Kendi tasarımı olan Ferrari, Corvette, BMW, Mazda’lar tasarlayıp konseptler üreten Colani, ABD’de hız rekoru kırmak için geliştirilen iki tekerlekli Utah adlı aracı tasarladı. Filmler için de bazı otomobiller tasarlayan Colani’nin adı, şimdilerde fotoğrafçılık ve filmler için özel efektler yapan oğlu Solon Luigi Colani ile yaşıyor.
Garsonluktan otomobil yaratıcılığına…
Bir adam düşünün ki filmlerde hayranlıkla seyrettiğiniz, aklınızda yer etmiş, tüm dünya tarafından efsane kabul edilmiş otomobillerin yaratıcısı olsun. Tıpkı Batmobil ve nam-ı diğer “Kara Şimşek” KITT’i yaratan George Barris gibi… 2015’te 89 yaşındayken hayatını kaybeden, son nefesine kadar otomobillerle uğraşmayı kendisine görev edinen Barris, lise çağlarında müzik ve tiyatronun yanı sıra model uçaklara merak salan, hatta yaptığı model uçaklarla ödüller kazanan biri. Okul sonrası erkek kardeşi Sam ile birlikte aileye ait lokantada çalışmaya başlayan George, otomobillere de ilgi duyuyormuş. Aile iki kardeşe, hizmetlerinden ötürü 1925 model bir Buick verince, tüm hayatları değişmiş. Çünkü otomobil berbat durumdaymış.
İki kardeş kendileri sökmeye ve toplamaya başlamışlar otomobili. Ardından da görünüşünü değiştirmişler. Bu, Barris kardeşlerin ilk projesi olmuş ve iyi bir paraya satılmış. Ardından bu parayla yeni bir otomobil satın alınmış. George daha okuldan mezun olmadan, değiştirdikleri otomobillere talep artmış. Bir kulüp kurup adına da “Kustoms Car Club” demişler. Modifiye edilmiş, özel yapım otomobillere “kustom” lafını kullanan da onlar olmuş. Sam kendisine bir Mercury coupe yapmış. Şöyle altı yere yakın, tavanı basık, güçlü ve gürültülü bir şey. Bir müşteri aynısından istemiş. Sonra ünleri yayılmış. Sam 1950’lerde işi bırakmış ama George devam etmiş. Eşiyle birlikte uğraşı verdiği “Barris Kustom Industries”in ünü gittikçe yayılmış. Hatta minik oyuncak otomobil üreten şirketler arasında bile. Onun otomobilleri, minik otomobil sevenler için de üretilmiş.
O dönemde Amerika’nın ünlü modifiyecileriyle de çalışmaya başlayan Barris, ilk kez farklı bir projeye imza atmış. Ünlü aktör Cary Grant’ın “Kuzey Kuzeybatı” filminde kullandığı üstü açık Mercedes’e bir polis otosunun çarpması gerekiyormuş. Ancak otomobil pahalı olduğundan, ona zarar gelmesi istenmemiş. Barris filmde çarpacak olan polis otosunun çamurluklarını alüminyum olanlarıyla değiştirmiş. Çok sıra dışı tasarımları seven Barris, 1950’lerin ortasında Lincoln için Ghia tasarım stüdyosu tarafından yapılan ve fuarda gösterilen “Lincoln Futura” konseptine takılmış. Söylenen o ki, Lincoln, bu otomobili Barris’e sadece “1 dolara” satmış. Uzun yıllar onu koruyan Barris, “Batman” serisinde kullanılmak üzere kendisine sipariş edilen özel otomobil için bu Lincoln’ü feda etmiş. Tabii “Batmobil” haline getirerek, hem de üç haftada. Bu Batmobil, 4.6 milyon dolara satılmıştı. “The Munsters” dizisi için üç tane Model T’den cenaze otomobili kılıklı bir canavar yaratan, “Kara Şimşek”in KITT’inin babası olan Barris, ünlü yıldızlara da otomobiller yapmış. Bunlar arasında Zsa Zsa Gabor’un altın kaplamalı Rolls Royce’u, Bob Hope, Bing Crosby, Ann-Margret, Glen Campbell ve Elton John’un özel golf araçları, Elvis Presley’in Cadillac limuzini var.