Rekabetin kutsal simgesi olan Olimpiyat oyunlarının Paris’e gelişi, Maria Grazia Chiuri’yi antik çağlardan günümüze kadar spor müsabakalarında eşit bir oyun alanı sağlamak için önyargı ve engellerin üstesinden gelen tüm sporculara saygı duruşunda bulunmaya teşvik etti. Performans ve giysiler arasındaki bağları araştıran Kreatif Direktör, bu koleksiyon aracılığıyla giyimin özünü, yapısını ve hareket halindeki bedenle olan tekil ilişkisini sorguluyor.
Klasik heykellere şaşırtıcı bir görsel referans olan drapaj, podyumda özellikle nakışlarla büyüleyen ipek elbiselerde, saten kenarlı şeffaf metalik atletlerde ve eteğin her adımda bir pantolonu ortaya çıkardığı takımlarda görülüyor. Silüetler, couture’ün hem deneysel hem de refleksif gücünü, cazibeyi yeniden düşünmedeki ustalığını ve aynı anda hem narin hem de güçlü bir kadının zarafetini yansıtıyor.