Yeni sezon için ilk set günleri… İzin gününü fırsat bilip sözleşiyoruz. Fiziği ve duruşunda hem jön hem de bir pop yıldızı havası var. Zaten 1.93’lük boyu ve düzgün fiziğiyle dikkat çekmemesi çok zor. Oturuyoruz karşılıklı ve Rize’de başlayıp İstanbul’a uzanan hikâyesiyle başlıyoruz sohbete…
Geçen sezon ekranın en çok konuşulan isimlerinden biri oldun. Ama hakkında pek bilgi yok. Sen kimsin?
Ben Feyyaz, Rizeliyim (gülüyor).
Orada mı büyüdün?
Evet, orada doğdum, büyüdüm. Annem ev hanımı, babam memur. İki ablam var. 30 yaşındayım.
Rize’de çocukluk nasıldı?
Çok keyifliydi. Denizde doğup büyüdüm. Yeşil ve maviyle iç içeydim. Ailem benim en büyük şansımdı. Şımartıldığım ama şımarmamayı da öğrendiğim bir çocukluk geçirdim.
İstanbul maceran nasıl başladı?
2010’da Tekirdağ’da tekstil mühendisliğini kazanıp yuvadan uçtum. O dönemde sık sık İstanbul’a gelip gitmeye başladım.
Neden mühendislik seçtin?
Aslında bilinçli bir tercih değildi. Hedefim konservatuvarda müzik okumaktı ama ailem razı olmadı. O sebeple ben de ‘t’sini dahi bilmeden tekstil mühendisliğine girdim. Aileme de “Okuldan sonra yapmak istediğim şey için destek olmak yerine karşıma çıkarsanız ben de gemileri yakarım” dedim. Su aktı, yolunu buldu. Şimdi kendi istediğim şeyleri yapıyorum.
Müzik ve oyunculuk dünyasına nasıl girdin?
Okurken İstanbul’a sık sık geliyordum. Bu sırada etrafımdan televizyon yarışmalarına katılmam için çok baskı oldu. Ben de ‘O Ses Türkiye’ye girdim ve orası vitrinim oldu. Behzat Gerçeker’le tanıştık. ‘Enbe Orkestrası’ benim için çok güzel bir başlangıçtı. Ardından şimdiki menajerimle, Mert Siliv’le tanıştık ve uzun, zorlu bir yolda var olma savaşım başladı.
Ajda Pekkan’a da vokal yapmışsın uzun süre…
Aynen, üç yılı aşkın süre vokal yaptım. Nasıl istemişsem artık Allah önüme, en doğru şekilde fırsatları çıkardı. Ben de değerlendirmeye çalıştım.
Nasıldı Ajda Pekkan’la çalışmak?
İnanılmaz bir disiplin, vizyon. Oradan bir şey alabiliyorsanız ne mutlu.
ALBÜM ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUM
Müzikten oyunculuğa geçişin nasıl oldu?
2019’un aralık ayında ‘Gidene’ şarkısını çıkardım. Üç ay sonra pandemi başladı, şarkıyı tanıtamadım. Bu arada oyunculuk eğitimlerine başlamıştım. Deneme çekimlerine çalıştık ve o süreç ‘Kırmızı Oda’yı getirdi. Açıkçası bu projeden sonra işlerin bu kadar yürüyeceği aklımın ucundan geçmezdi. Anlaşmamız iki bölüm içindi ama hikâye tuttu ve bölüm sayısı yükseldi. İzleyenler Burcu’yla (Biricik) uyumumuzu çok sevdi. O dönem ‘Camdaki Kız’ için çalışmalar yeni başlamıştı. Yapımcımız Onur Güvenatam beni aklına yazmış ve çok destekçim oldu. Bu işi bana çok değerli izleyicilerimiz getirdi, onlara da teşekkürü borç bilirim. Ve böylece ‘Camdaki Kız’ serüveni başladı.
Bir kartvizit yaptırsan isminin başına önce müzisyen mi yoksa oyuncu mu yazdırırsın?
Anneni mi babanı mı daha çok seviyorsun, öyle düşün.
Annemi…
Umarım baban bu röportajı okumaz (gülüyor). Ben ayıramıyorum, dürüst olmak gerekirse benim gönlümde yatan ilk şey şarkı söylemek. Ama oyunculuğu da çok sevdim. Çünkü Feyyaz olarak hayatıma devam ederken benimle alakası olmayan bir karakteri canlandırarak o çeşitliliği keşfetmek beni çok mutlu ediyor.
Yeni müzik çalışmaların neler?
Önümüzdeki yaza bir albüm çıkarmayı hedefliyorum. Setten kalan bütün zamanımı da müziğe ayıracağım.
Senden nasıl bir pop yıldızı olur?
Sahne başka bir şey. Tozunu bir kere yuttuktan sonra bağımlısı oluyorsun. Tam bir sahne adamıyım; canlı, kanlı, insanların gözlerinin içine bakarak, onların nabzını ölçüp ona göre şarkılar söyleyen ve bu durumdan beslenen biriyim. Bu sebeple herkesin dinlemekten keyif alacağı bir sahne sanatçısı olmayı hedefliyorum.
HERKESİN FANTEZİLERİ VARDIR, ORASI KAPALI BİR KUTU
‘Camdaki Kız’ın yeni sezonuna az kaldı. Nasıl bir Sedat göreceğiz?
Nalan’la (Burcu Biricik) evlendiği için babasıyla arasını düzeltiyor. Daha rahatlamış, başka yönlerini gördüğümüz bir Sedat olacak. Tabii bir yanda da Cana (Hande Ataizi) var. Onu silip atabilecek mi göreceğiz.
Burcu Biricik ve Feyyaz Şerifoğlu’nun başrollerini paylaştığı ‘Camdaki Kız’ eylülde yeni sezonuyla Kanal D’de…
Sedat karanlık zevkleri olan bir adam. Senin öyle fantezilerin var mıdır?
Herkesin vardır. Orası bir kapalı kutu. Çok da görünüşe aldanmamak lazım (gülüyor). Niyetler temiz ama mahremiyet kısmında herkes kendince özgür olabilmeli.
Sedat kendinden yaşça büyük bir kadına âşık oluyor. Özel hayatında da olgun kadınları beğenir misin?
Evet, olgun kadınları beğenirim. Kendimden yaşça büyük de olsa, küçük de olsa benimle aynı kafadaysa birliktelik olabilir. Önemli olan kafalarımızın uyuşması, yaşın bir önemi yok.
İlk sezonda Sedat müstakbel eşini aldatıyor. Senin aldatma kavramına bakışın ne?
İlişkilerde sadakatten yanayım. Hayatımda hiç aldatmadığım için aldatılmadığımı düşünüyorum. Karmaya inanıyorum.
Sedat, Cana’daki tutku ve Nalan’daki masumiyet arasında kalıyor. Sen hangisini seçersin?
Sedat, babasıyla alakalı sıkıntıları olan, psikolojik şiddete maruz kalan bir karakter. Cana onun yaşadığı özgüven eksikliğine merhem olmuş. Ama diğer tarafta tertemiz, çok güzel biri var. Ona karşı da iyi niyet besliyor ama geçmişinden kurtulamıyor. Aslında kötü değil. O yüzden Sedat’a kızmayalım arkadaşlar. Ben masumiyet ve tutkunun bir arada olduğu bir seçeneği yeğlerim. (gülüyor).
ZEKÂYA DA ALDANDIM, GÜZELLİĞE DE…
Müzik ve oyunculuk dışında nasıl bir hayatın var?
Alışveriş yapmayı çok seviyorum. Doğada vakit geçirmeye ve kamp yapmaya bayılıyorum. Sanatın içinde olan, insanlara bir şey aktarmak isteyen biriyim. Bunu yapabilmek için de evinde oturup geceni gündüzüne katıp sonsuz emek harcamalısın. Gerçekten bu işi hakkıyla yapabilmek için dünya zevklerinden mahrum bıraktım kendimi. Sadece işimi düşünüyorum ve ‘nasıl daha iyi olabilirim’in peşinden gidiyorum.
Çok seksi ve yakışıklı bulunuyorsun…
Herkesin bir görüşü ve alıcısı var. Öyle görüyorlarsa teşekkürler. Ben kendimi tanımlamaktansa kendimi olduğum gibi gösterip yorumu karşı tarafa bırakan biriyim.
Peki, hep beğenilen bir adam mıydın?
Aslan burcuyum ama mütevazı takılmayı seviyorum. Ortaokul, lise yıllarında hep bir popülerliğim vardı. Çünkü hayatımın her köşesinde sosyal olmayı sevip tercih ettim.
Aşkı nasıl anlatırsın?
Bulduğunda ıskalama ama sonuçta hayatta senden bir tane var. Eğer becerebiliyorsan karşındakine gereğinden fazla değer verme ve üzülme.
Hayatında biri var mı?
İşim var.
Of, yapma…
Gerçekten. O kadar kanalize olmuş durumdayım ki amacım onu en iyi şekilde yansıtmak. Bu arada inan bana, hayatımda birisi olsa söylerdim çünkü bence duyguları saklamamak lazım. Eğer öyle bir duygunun içindeysem bunu saklamam çünkü utanılacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Hakan söz, hayatıma biri girerse ilk sana söyleyeceğim (gülüyor).
Böyle yaşarken kaçırdığın aşklara üzülmez misin?
İnsan hissettiğini yaşamalı tabii. Öyle dönemlerim de oldu. Mesela 3-4 sene önce tam işe odaklanmalıyım dediğim anda birine bir şey hissettim. Sonra da dönüp kendime ‘Buna engel olmamalıyım’ dedim ve yaşadım. Ama şimdi girmiş olduğum yol daha başka ve bu konuda gerçekten katıyım.
Nasıl biri seni etkiler?
Zekâsına aldanıp beraber olduklarım da güzelliğine aldanıp birlikte olduklarım da oldu. Dönemsel şeyler bunlar. O an ne yaşamak istediğinle alakalı. Ama genelde asil, oturmasını kalkmasını bilen kadınlar ilgimi çekiyor.
Aşk yok, peki ya flört? Flörtöz müsün?
Orada beslendiğim bir şey var. Flörtöz olmayı seviyorum.
Maço bir tarafın var mı?
Karadenizliyim nihayetinde.
SADECE YAKIŞIKLI OLMAK BİR ŞEY İFADE ETMİYOR
‘Camdaki Kız’ ikinci rol aldığın iş ve başrolsün. Başta hiç tereddüt ettin mi?
Çok rahat biriyim, tabii önce ‘Bir dakika, ne olacak’ falan diyorsun ama sonra soğukkanlılıkla karşıladım. Hayat hepimize şanslar getiriyor. Ayağımıza gelen şansları doğru değerlendirmekse bizlerin elinde. İşin buralara kadar gelmesi tesadüf değil, bunların hepsi ilahi ve yazılmış. Bu nedenle başıma gelen hiçbir olayda tereddüde düşmem, ‘Allah’tan’ der, kabul ederim.
Yakışıklı olduğun için mi yetenekli olduğun için mi ekrandasın?
Hepsi bir bütün olmalı. Nice yakışıklı arkadaşlarımız var. Mesele o değil. Samimiyetin, duruşun ve izleyenlerin kalplerine dokunman… Size şunu söylemek zorundayım, o kadar çok elemeden geçiyorsunuz ki sadece yakışıklı olmak inanın bir şey ifade etmiyor. Yakışıklı ya da güzel olmak görecelidir. Kime göre, neye göre; bu yüzden elbet yetenek olması gerek diye düşünüyorum.
Hayatımıza her geçen gün yeni bir isim giriyor. Neden seni izleyelim?
Canlandırdığım Sedat merak edilesi bir karakter, kapalı kutu. Ben seyirci olarak onu merak ederdim. Diğer taraftan gerçekten her geçen gün oyunculuğumu daha da iyiye götürmek için çalışıyorum. Koca bir yaz tatili geldi geçti, sadece bir hafta tatile zaman ayırdım, o da enerjim değişsin diye… Her gün çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Üzerimde önemli bir sorumluluk var. Türk televizyon tarihinin en çok izlenen dizilerinden birinde, çok kıymetli oyuncularla beraber oynuyorum ve izleyicilerimize karşı sorumluluğum çok. Bizlere ayırdıkları zamana ve değere karşı ‘en iyisi olmalıyım’ diye düşünüyorum. Bu nedenle bence izlediğinizden etkilenecek ve ekran başından kopamayacaksınız.