Lagom,”Denge” Kültürü ve Latte Babalar

Lagom, İsveç kökenli bir kavram. “Ne çok fazla, ne çok az – tam kararında” anlamına geliyor. İsveç toplumunun yaşam felsefesine derinden işlemiş bir “denge” anlayışı bu.

Lagom, aşırı uçlardan kaçınarak denge içinde kalma ihtiyacının bir yansıması. İnsan psikolojisi doğası gereği belirsizlikten ve aşırılıktan huzursuz olur. Lagom ise bilinçli bir sadeleşmeyle bu huzursuzluğu yatıştırıyor.

Lagom, sürekli “daha fazla” isteyen kapitalist sistemin dayattığı tüketim kültürüne bir başkaldırı. İnsanlar artık daha çok şeye sahip olmanın değil, ruhsal olarak hayattan haz almanın yollarını arıyor.

Modern birey, iş-özel hayat dengesini, kendi iç dünyasındaki dağınıklığı toparlayarak kurmaya çalışıyor. Lagom, bu anlamda psikolojik bir “yere basma” pratiği.

Bu denge arama yöntemleri zaman zaman tüm dünyada popülerlik kazanmakta. Bir dönem minimalizm akımı çok popüler olmuştu. Peki Lagom kültürünün minimalizden ne farkı var? Minimalizm bazen daha radikal bir boşaltma hali iken, lagom daha esnek ve sıcak. “Yeterli”nin peşinde, mutlak azlığın değil.

Latte Babalar Kimdir? Şefkatli, Hassas ve Dönüşen Erkeklik, Babalık Kavramı

Latte babalar, özellikle İskandinav ülkelerinde ortaya çıkan; çocuk bakımıyla yakından ilgilenen, parkta bebek arabası süren babalardır. İsmi, sık sık ellerinde latte ile görülmelerinden gelir ama mesele sadece bir içecek değil, maskülenitenin ve toplumsal cinsiyet rollerinin dönüşümüdür.

Latte baba figürü, geleneksel erkek rollerinin çözülmeye başladığı bir çağın kavramıdır.

Geleneksel model “para kazanan, sert baba” yerini, “eşit ebeveyn” ve “duygularıyla temasta olan adam”a bırakıyor. Bu, toplumun erkeklere yüklediği toksik kalıplardan çıkmak için harika bir adım oluyor. Devlet, babalara çocuklar 8 yaşına gelinceye kadar 480 gün izin vererek hem kadını çocuğun ve ev işlerinin yorgunluğu ile yalnız başına bırakmanın önüne geçiyor hem de çocuk, eşit bir şekilde çocuk bakımı ve ev işleri ile ilgilenilmesine şahit olarak bunun bilinci ile büyüyor. Araştırmalara göre ise her iki ebeveyn ile büyüyen çocukların okul başarısı ve mutluluk oranı oldukça artmakta.

Latte baba kültürü, kadınların artık yalnız kalmak istememesi kadar, erkeklerin de yalnızlaşmak istememesiyle ilgilidir. Çünkü birçok modern erkek, sadece “sağlayıcı” olarak kaldığında- genelde para, maddi şeyler- ailesiyle duygusal bağ kuramadığını fark ediyor.

Latte babaların bu dönüşümü latte denilerek ilk zamanlarda oldukça alaya alındı. Çünkü toplumlar hâlâ erkeklikten duvar gibi sertlik bekliyor ama bu adamlar şimdi kendi çocuklarıyla birlikte büyüyorlar, hayatı, duygularını yeniden keşfediyorlar. Bu bir güçsüzlük değil, duygusal cesaretin göstergesi.

Üstelik ellerinde latte alarak, diğer babalar ile parkta ya da başka yerlerde sosyalleşiyorlar. Yalnızlık hissetmiyorlar, çocuklarıyla daha derinden duygusal bağ kurabiliyorlar.

Lagom kültürüyle latte baba tipi aslında aynı çağın, farklı cephelerdeki yansımaları. Daha bilinçli, daha dengeli, daha insani bir hayat kurma çabası var her ikisinde de.

Bir yanda aşırılıktan kaçan, sade ama anlamlı bir yaşam arayışı (lagom),

Diğer yanda toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden tanımlandığı, bağ kurma kapasitesi artmış erkekler (latte babalar).

Bu dönüşümler ise modern dünyanın yorgun bireyinin, hem kendiyle hem başkalarıyla daha samimi ve sağlıklı bağlar kurma ihtiyacından doğuyor.

Gökçem Elif Yolcu

Konuk Yazar

medyapress
editor

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul et Devamını oku