William Shakespeare’in ölümsüz eseri “Kral Lear,” Mehmet Atay’ın yönetmenliğinde ve İsmail Suat Öztürk’ün çeviri ve uyarlamasıyla Çankaya Sahne’de sahnelenerek, tiyatroseverlere unutulmaz bir deneyim sundu. Bu prodüksiyon, Shakespeare’in metninin evrensel temalarını ve derin karakter analizlerini günümüz seyircisine başarıyla aktardı.
İKTİDAR HIRSI…
Mehmet Atay, Kral Lear rolünde, bir hükümdarın yıkılışını ve bir baba figürünün trajedisini etkileyici bir biçimde canlandırdı. Atay’ın performansı, Lear’ın güç ve iktidar hırsının körleştirdiği bir adamın içsel çatışmalarını ve duygusal dönüşümünü ustalıkla yansıttı. Yönetmen olarak Atay, oyunun kasvetli atmosferini ve dramatik yoğunluğunu sahneye taşımayı başardı.
Giray Kip, Gloucester rolünde gösterdiği hassasiyet ve derinlikle, oyunun temelinde yatan insanlık durumuna ilişkin ince gözlemleri öne çıkardı. Ateş Bars, Edgar karakteriyle sergilediği dönüşüm ve Çağrıl Atay, soytarı rolündeki zekice yorumu ile eserin komik ve trajik yönlerini dengeli bir şekilde sundu. Deniz Özaydın, Cordelia olarak sahnelediği saflık ve güçlü karakterle, Lear’ın kızları arasındaki kontrastı ve aile içi iktidar mücadelesini vurguladı. Baran Taylan Yolalan, Cornwall rolünde gösterdiği acımasızlık ve güç arzusu ile karakterin sertliğini başarıyla yansıttı.
Dekor ve ışık tasarımında Mimart’ın imzası, oyunun atmosferini mükemmel bir şekilde yansıttı. Günay Yıldız’ın kostüm tasarımları, karakterlerin içsel dünyalarını görsel bir dille anlatırken dönemin ruhunu da yakaladı. Dilan Şendir’in hareket tasarımı, Rüzgar Kılıkçı’nın müzik tasarımı ve Tuna Fırıncıoğlu’nun şan eğitmenliği, oyunun dramatik etkisini artırarak izleyiciyi derinden etkiledi.
Bu prodüksiyon, “Kral Lear”ın sadece bir iktidar oyunu olmadığını, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine inen ve toplumsal değer yargılarını sorgulayan bir eser olduğunu kanıtladı. İktidarın ve ihanetin trajedisi üzerine kurulu bu yapım, izleyicilerde derin bir etki bıraktı ve Shakespeare’in metninin her dönemde nasıl güncel kalabildiğini gösterdi.
SHAKESPEARE DEHASI
Oyunun başlangıcında Lear’ın kızlarına yönelttiği “En çok hanginiz seviyor bizi” sorusu, tüm trajedinin başlangıç noktası olarak karşımıza çıktı. Shakespeare’in dehası, bu basit sorunun ardındaki karmaşık insan ilişkilerini ve güç dinamiklerini açığa çıkardı. Göklerin gürlediği, aklın zehirlendiği bu hikâye, izleyiciyi insanın karanlık doğasıyla yüzleşmeye davet etti.
Tiyatro tutkunları için kaçırılmaması gereken bu yapım, sanatın ve insanlığın derinliklerine yapılan bir davet niteliğindeydi. “Kral Lear,” Mehmet Atay’ın yönetiminde, Shakespeare’in ölümsüz eserini yeni bir bakış açısıyla sunarak iktidarın vahşiliğini ve iktidarın mağduruna dönüşen insanın trajedisini derinlemesine inceledi. Bu prodüksiyon, tiyatro sanatının gücünü ve insan ruhunun karmaşıklığını ortaya koyarak, izleyicilere sadece bir oyun değil, bir yaşam dersi sundu.