Elektronik dans müziği, geçen 40 yıl içinde anaakım müzik türlerini radikal biçimde dönüştürürken bölünerek çoğaldı, içinden yeni ve etkili türler çıkardı; goa trance de bunlardan biri. Bugün sıradan bir müzik türünden daha çok bir yaşam biçimi olarak benimsenen bu türe ait ilk örnekler, 1990’ların başında Hindistan’ın Goa kentinde ortaya çıktı. Bölge, 1960’ların ortalarından itibaren sıcak plajlar ve düşük yaşam maliyetlerinin yanı sıra yerel dini ve kültürel uygulamalardan etkilenen hippilerin uğrak noktasıydı.
O günden bugüne çok zaman geçti. Goa trance sahneleri günümüzde başta Hindistan ve İsrail olmak üzere dünyanın dört bir yanında binlerce müzik tutkununu bir araya getiriyor. Türkiye’de goa trance denince akla gelen ilk isim ise Mindsphere takma adını kullanan Ali Akgün, dünya çapında hatırı sayılır bir kitleye hitap ediyor.
ZNA Gathering, Montargil, Portugal, 2022
– Bize biraz kendinden ve müzik serüveninden bahseder misin?
İstanbul’da doğdum. Küçük yaşlardan beri müzikle ilgileniyorum. 91-93 yılları arasında heavy metal grubum vardı, birçok mekânda konserler verdik. 94 yılında elektronik müziğe ilgim başladı ve goa trance türünü keşfettim; bir anlamda ait olduğum yeri buldum diyebilirim.
Etki altında kalmamak için sevdiğim türlerin uzun süre dinleyicisi olmadım ve hemen üretmeye koyuldum. Goa trance seslerin oluşumu, dizilimi ve aranje bakımından kurgulaması oldukça zor bir tür.
YERELDEN DÜNYAYA
– Tarzını nasıl tanımlarsın, Mindsphere nasıl ortaya çıktı?
Tarzımız ‘melodik goa trance’ olarak tanımlanıyor. Bu alanda yıllarca üretim yaptık ve parçalarımız plak şirketleri tarafından yayınlanıp, organizasyonlarda çalındıkça tanındı ve bu şekilde adlandırıldı.
Mindsphere’in temelleri 96 yılına dayanıyor. O yıllarda iyi bir goa trance dinleyicisiydim. Yeni çıkan albümlere yurtdışında yaşayan bir arkadaşım vasıtasıyla ulaşabiliyor ve kısıtlı ekipmanlarımla denemeler yapıyordum. İlk zamanlarda ortaya çıkanlar yayınlanacak şeyler değildi ama bir ruh oluşuyordu, yani tarzım şekilleniyordu. İçimden gelen notalar, benliğimden çıkmaya çalışan duygulara şekil veriyordu. Bu bir gün çıkacak, kendini duyuracak ve mutlaka birilerini etkileyecekti. Bu hissi hiç kaybetmedim.
ZNA Gathering, Montargil, Portugal, 2022
2000’lere geldiğimizde forumlar çok popülerdi ve ben de 2002 yılında ‘PsyTurk’ adlı bir forum kurdum, böylece bu tarzı dinleyenlere ulaştım. Türkiye’nin her yerinden üyelerimiz vardı. Kimse birbirinin yüzünü görmüyor, adını bilmiyordu. Herkesin takma isimleri ile var olduğu o dünyada psy/goa trance konuşuluyordu. Zamanla etkinlikler düzenlenmeye başlandı, ilk partiler ve daha sonra devam eden onlarca etkinlik hep buradan kök aldı. Ben de yıllar boyu yaptığım müzikleri bu etkinliklerde çalmaya başladım. Yabancı plak şirketlerinin de müziğimi fark etmesi uzun sürmedi.
2006 yılında ilk albümüm Inner Cyclone yayınlandı. Artık dünyaya açılmıştım. Albüm dijital olarak 1 yıl içinde 15 bin kez indirildi. Bu o yıllar ve bizim tarzımız için oldukça yüksek bir sayı. Ardından farklı plak şirketleri ile çalışmaya ve yeni şarkılar üretmeye başladım. 2012’ye dek pek çok toplama albümde eserlerim yayınlandı. 2012’de ikinci albümüm ve sırasıyla 2015, 2016 ve 2020 de diğer albümlerim yayınlandı.
İsrail, Telaviv, 2022
DOĞU-BATI SENTEZİ
– İlham kaynakların ve müziğinle vermek istediğin alt mesajlar neler?
Pek çok müzisyen gibi ben de üzerinde yaşam sürdüğüm, köklerimi saldığım topraktan besleniyorum. Ülke olarak bir ayağımız Batı’da diğer ayağımız da Doğu’da. Müziğimde, modern teknolojileri bu toprakların ruhuyla harmanlayıp ortaya bir sentez çıkarmaya çalışıyorum. Çünkü gerçekten elimizde bir nimet var. Böyle bir medeniyete sahip olmak, ondan beslenmek müthiş bir deneyim. İnsanlar bunu deneyimlemek ve hissetmek için yurt dışından bu topraklara geliyor; buradaki mistik havayı solumaya çalışıyor.
– Yurt dışında nerelerde sahne aldın?
Çok yere gidiyorum, bazılarını ise hiç yayınlanıyorum. “Underground” şeklinde tabir ettiğimiz duyurulmayan partiler oluyor. Özel davetli olarak gittiklerim de oluyor. Dünyada birçok yerde çaldım. Çaldığım ülkelerden bazıları Almanya, Belçika, Hollanda, İsrail, Portekiz ve Sırbistan.
– Bizlere biraz da psytrance türünün dünya elektronik müzik sahnesindeki yerinden bahseder misin? Yükselen bir müzik akımı olarak tanımlayabilir miyiz?
Bu konu biraz karışık, bence dünyada buna yön verenlerin, bu müziğin bir şekilde ticari bir metaya dönüşmemesi için çok çabaladıklarını düşünüyorum. Belli başlı, yılda bir kez düzenlenen çok büyük festivaller var ama yine de bir şekilde bizim festivaller diğer pek çok elektronik müzik türünden farklı içeriklere sahip. Buralara giden insanların ortak bir bilinci olduğunu düşünüyorum. Doğaya, insana, yaşamdaki tüm canlılara saygılı, sağduyulu insanlar bunlar. Aşırılıkları anlık yaşayan ama kimseye zarar vermeden eğlenip oradan gitmesini bilen insanlar. Bu yaklaşımı diğer müzik tarzlarında çok bulamazsınız. Yükselen bir müzik türü olduğunu düşünmüyorum, bu kültürü tam anlamıyla yaşayanlar dışında, müziğimizin herkese uğramayacağı bir gerçek.
Sırbistan, Belgrad, 2019
TÜRKİYE İŞİN NERESİNDE?
– Türkiye bugün küresel psytrance sahnesinin neresinde?
Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla son zamanlarda çok ciddi etkinlikler düzenleniyor. Önemli isimler geliyor ve bu etkinlikler profesyonelce yapılıyor. Yıllardır etkinlikler düzenleyen dostlarımız var. Pek çoğu artık bilinen festivaller haline geldiler.
Bu etkinlikler arttıkça psytrance kültürü ülkemizde daha çok tanınacaktır, ancak bir müzik yapımcısı olarak fikrimi sorarsanız; sanırım daha yolun başındayız. Belki 2000’lerde, erken dönemde, bu müziğin öncüleri olarak bir araya geldiğimizde hedeflerimizi büyük tutmuş olsaydık bugün her şey daha farklı olabilirdi.
Old is Gold, Belçika, Antwerp
– İsrail, bu sahnede öne çıkan ülkelerin başında geliyor. Orada sanatçılara yönelik bir devlet desteği var mı? Bu başarının sırrı nedir?
Devlet desteği var mıdır bilmiyorum, ancak bildiğim şu ki 1995 yılında bile bu kültürü ülke olarak yaşadıklarına şahit oldum. Psytrance orada bizdeki gibi sadece gençlerin dinlediği bir müzik türü deği, her yaştan ve sosyal tabakadan insan bu müziği biliyor ve dinliyor. Orada nerdeyse yerel bir müzik gibi olmuş, herkesin rahatça ulaştığı bir müzik türü. Caddede sokakta her yerde duyabilirsiniz. İsrail çok fazla sanatçı, DJ çıkaran bir ülke.
“FARKLI TÜRLERE KAPALI DEĞİLİM…”
– Diğer müzik türleriyle aran nasıl, seni etkileyen yerli ya da yabancı sanatçılar var mı?
Çok fazla var. Bazıları tarzımın tamamen dışında. Müzisyen olduğum için hiçbir zaman farklı türlere kapalı olmadım. Her zaman iyi müziklere ulaşmaya çalıştım. İcra ettiğimiz müzik tarzına uygun bir yaşam sürdüğümüzü sananlar olabilir ama tam olarak öyle değil. Klasik müzik ve caz dinlerim. Eskilerden Cem karaca ve Barış Manço, çocukluğumdan beri bana büyük yol göstermiştir. Müzikte anlatılmak istenen duygu bazen saz ile bazen elektronik bir enstrümanla sunulabilir. Mercan Dede çok sevdiğim bir sanatçıdır.
YENİ ALBÜM YOLDA…
ZNA Gathering, Montargil, Portugal, 2022
– Yakın gelecek ve 2023 için planlarınız neler? Bizimle paylaşabileceğiniz projeleriniz var mı?
Bu yıl bir goa trance albüm daha çıkarmayı planlıyorum. Daha etnik öğeler içeren, dinleyiciyi fazlasıyla memnun edecek bir çalışma olacak. Ardından bir ambient albüm çalışmam olacak, şu an tamamlanmak üzere. Sanırım 2023 sonu gibi yayınlanacak. Pandemi döneminde zorunlu olarak sahneden uzak kaldık; önümüzdeki aylarda planlamış pek çok festival ve etkinlikte müziğimle yer alacağım.
Cumhuriyet