Bu yıl “Merhamet Yüklü Kanatlar” mottosuyla yola çıkan ve İstanbul’da ilk kez gerçekleştirilen “Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin ödül törenine, Türk dünyasından ve kültür sanat camiasından birçok ünlü isim katıldı.
Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali”nin ödül akşamında seçkin bir topluluğu ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
“TÜRK DÜNYASININ BEYAZPERDEYLE TANIŞIKLIĞI ÇOK ESKİ”
Beyoğlu’nda halkın sinematograf denilen cihazla tanışmasının üzerinden 125 yıl geçtiğini belirten Ersoy, “Dile kolay, 1896’dan 2021’e gerçekten de Türk dünyasının beyaz perdeyle tanışıklığı bu denli eski. Düşünün ki sinemanın mucidi olarak kabul edilen Lumiere kardeşler bile halka açık ilk sinematografi gösterisini ancak 28 Aralık 1895’te Paris’te gerçekleştirebiliyorlar. Elbette İstanbul’daki o ilk buluşma ile de bitmiyor iş. Farklı mekanlarda yeni gösterimlerle devam ediyor, ilgi büyüyor ve İzmir, Selanik derken hızla yayılıyor bu yeni icat ve yeni sanat” diye konuştu.
Bakan Ersoy, ilk yerli sinema girişimcileri Cevat ve Murat beylerin adı “Milli” olan bir salon açtıklarını ve Fuat Uzkınay’ın Yeşilköy’deki Ayastefanos Anıtı’nın yıkılışını filme çektiği 14 Kasım 1914 gününün, Türk sinema tarihinin de yazılmaya başlandığı gün olarak kayıtlara geçtiğini aktardı.
İlk yönetmenlerin 1918-1919 yıllarında kendi filmlerini çekmeye başladığına işaret eden Ersoy, sinemanın Sedat Simavi, Ahmet Fehim Efendi ile başlayıp Muhsin Ertuğrul, Faruk Kenç, Turgut Demirağ, Hadi Hun, Cahide Sonku gibi isimlerle devam eden ve giderek kendi kişilik ve yapısını bulan bir sektör olarak ortaya çıktığını, Lütfi Ömer Akad, Atıf Yılmaz, Ertem Eğilmez, Metin Erksan, Birsen Kaya, Bilge Olgaç gibi ustalara ulaşan bu silsilenin bugün Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu, Derviş Zaim, Yeşim Ustaoğlu, Yavuz Turgul gibi değerlerle yoluna devam ettiğini kaydetti.
Bakan Ersoy, Ata yurdunda da durumun Anadolu’dan çok farklı olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
“İlk film gösteriminin 1897 yılında Taşkent’te yapıldığını biliyoruz. Bizim için bir mihenk taşı olan 1914 yılında ise Özbekistan’da 25, Kazakistan’da 20, Türkmenistan’da 6, Kırgızistan’da da 1 tane film gösterilen salon bulunduğu kayıtlara geçmiş. Elbette o yıllarda sinema, önce Çarlık ve ardından Stalin döneminin bir propaganda aracıydı. Ama onun da sonu gelecek, sonrasında hem estetik hem teknik olarak sinema sanatının ilmi ve fikri ilkelerine hakim, özgün ve öncü isimler Türk dünyası sinemasını kare kare, sahne sahne işlemeye başlayacaklardı. Öyle de oldu. 1960’lı yıllar ile birlikte kimliğine, karakterine, kültürüne sımsıkı sarılan o toprakların insanlarından yansımalar beyaz perdeye tek tek düşmeye başladı.”
“Tolomuş Okeyev, Hocakulu Narlıyev, Şöhret Abbasov, Tevfik İsmailov, Bulat Mansurov, Bulat Şemşiyev, Hürriyet İsmailova, Ardak Amirkulov, Darejan Umurbayev gibi isimlerin çerçevesinden Biruni’den Nizami’ye, Ali Şir Nevai’den Mahdum Kulu’na kadar milli figürler sinemaya o dönemde taşındı” diyen Ersoy, “Şükür Bahşi, Çocukluğumun Gökyüzü, Kar Leoparının Soyu, Gelin, Atamdan Yadigar Topraklar, Otrar’ın Düşüşü, Kayrat gibi yapımlarla milli hafızalarının keskinliğini, yaşadıklarını ve yaşatılanları unutmadıklarını gösterdiler” diye konuştu.
“DUR DURAK BİLMEDEN ÜRETEN ENGİN BİR FİKİR DÜNYAMIZ VAR”
Türk dünyasının birikiminin binlerce yıllık tarihe sahip bir benliğin son derece özgün anlama, anlamlandırma ve anlatabilme yetisine sahip olduğunu belirten Mehmet Nuri Ersoy, “Yaşayarak öğrendiklerimiz, şahitliklerimizle kenara not ettiğimiz eşsiz bir hayat tecrübemiz, yarınları bugünden şekillendirmek için dur durak bilmeden üreten engin bir fikir dünyamız var. İnsana dair en vurucu dram ve trajediler geçmişimizde saklı ve bugün bizimle yaşıyorlar. Heyecan verici ve fantastik olay örgülerinin, zengin ve derin karakterlerin romanları, hikayeleri, destanları ve mitolojisi yine bizde” değerlendirmesini yaptı.
Festival kapsamında, “Türk Dünyası Sinema Zirvesi”nin gerçekleştirildiğini anımsatan Ersoy, zirvede genel çerçevesiyle birlikte neler yapılabileceğinin, daha iyiye ve daha fazlasına nasıl ulaşılabileceğinin tartışıldığı, fikir alışverişi yapılarak deneyim ve birikimlerin paylaşıldığı bilgisini aktardı.
FESTİVAL SENEYE BURSA’DA
Bakan Ersoy, Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nde 42 yapımın seyirciyle buluştuğunu, uzun metraj kurmaca ve belgesel kategorilerinde yarışan 17 eserin yer aldığını aktararak, ödül sahiplerini tebrik etti.
TÜRKSOY Kültür Bakanları Daimi Konseyi 38’inci Dönem Toplantısı’nda Bursa’nın “2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti” ilan edildiğine dikkati çeken Ersoy, “Biz de ‘Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin ikincisini inşallah gelecek yıl Bursa’da düzenleyeceğiz” dedi.
Türk dünyası ülkelerin bu festivali sahiplenmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Ersoy, festivalin 2023 yılında Azerbaycan Şuşa’da, 2024’te Kazakistan’da, 2025’te Özbekistan’da ve 2026’da ise Kırgızistan’ın ev sahipliğinde yapılmasının planlandığını sözlerine ekledi.
ÖDÜLLERİ ÜNLÜ YILDIZLAR VERDİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında Uluslararası Sinema Derneği, Türk Konseyi, TÜRKSOY, TRT, İstanbul Üniversitesinin yanı sıra birçok kurum ve kuruluşun iş birliğiyle gerçekleştirilen festivalin “Türk Dünyası Katkı Ödülleri” ise Bakü Medya Merkezi adına Arzu Aliyeva’ya, Bakan Ersoy tarafından takdim edildi.
“Türk Dünyası Katkı Ödülleri”ne ayrıca Özbekistan Sinema Ajansı, Kazak Film Stüdyosu, Kırgız Sinema Film Stüdyoları ve Türkiye adına TRT değer görüldü. Ödülleri verenler arasında oyuncu Engin Altan Düzyatan, Fahriye Evcen, Barış Arduç ve Almira Krikova yer aldı.
TRT adına ödülü Kırgızistan Kültür, Enformasyon, Spor ve Gençlik Bakanı Azamat Camankulov ve Özbekistanlı oyuncu Sitora Farmonova’dan teslim alan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, bu önemli gecede bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“TRT de bu festivalin önemli partnerlerinden birisi. Öncelikle ifade etmek isterim ki, bu ödülü tüm TRT bünyesindeki personelimiz adına almaktan mutluluk duyuyorum. Festivalimizin mottosu ‘Merhamet Yüklü Kanatlar’ olarak belirlenmiş. Aslında merhamet yüklü kanatlar mottosu tam da Türk dünyasını özetleyen, tam anlamıyla tanımlayan bir motto olmuş. Bundan sonraki süreçte bu kanatların dünya çapında daha güçlü şekilde çırpmasını sağlamak adına TRT elinden geleni yapacak. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu süreçte de Türk dünyasına yönelik çalışmalara tüm gücümüzle destek vermeye devam edeceğiz. Bu akşama hem festival filmlerimizin hem sezon dizilerimizin yapımcıları, yönetmenleri, senaristleri ve oyuncularıyla katıldık.”
Festivalde bu yıl vefa ödülü ise Türk dünyasının ortak değerlerinden dünyaca ünlü yazar Cengiz Aytmatov adına oğlu Eldar ve kızı Şirin Aytmatov’a verildi.
EN İYİ FİLM: DAĞINIK ÖLÜMLER ARASINDA
Olga Radova, Aybek Veysaloglu Kopadze, Abdülhamit Avşar, Rıza Siyami ve Neşe Sarısoy Karatay’ın jüri olarak yer aldığı “Belgesel Film Yarışması” ödüllerinde bu yıl birinciliği İran’dan İkizler, ikinciliği Özbekistan’dan Halkın Cesareti, üçüncülüğü de Rusya’dan Dil Bilimci adlı yapım elde etti.
“Kurmaca Film Yarışması” ödülleri ise bu yıl dört kategoride verildi.
Gulbara Tolomushova, Firdavs Abduhalikov, Şükrü Sim, Rafiq Guliyev, Gulnara Abikeyeva ve Mesut Uçakan’dan oluşan jüri, “En İyi Film Ödülü”ne Azerbaycan’dan “Dağınık Ölümler Arasında” adlı yapımı, “En İyi Yönetmen Ödülü”ne Kırgızistan’dan “Şambala” filminin yönetmen ve senaristi Artıkpay Suyundukov’u, “En İyi Senaryo Ödülü”ne Türkiye’den “Mavzer”, “Jüri Özel Ödülü”ne Özbekistan’dan “Tutkunluk” adlı yapımı değer gördü.
Törende, Türk dünyası halk oyunlarının sergilenmesinin yanı sıra sanatçı Arslanbek Sultanbekov, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan katılımcılara mini bir konser verdi.