Yönetmen Özcan Alper, senarist Murat Uyurkulak, oyuncular Berkay Ateş, Cem Yiğit Üzümoğlu, Pınar Deniz ve yapımcılardan Soner Alper gösterimin ardından AKM yanında bulunan kafede izleyicilerin sorularını yanıtladı. Alper, herkesin son dönemlerde bir umut görmek istediğini, umut meselesinin de sanatta hep tartışmalı olduğunu söyledi.
Umuda ulaşmak için bazı sorunların tartışarak ve konuşarak çözülebileceğine inandığını belirten Alper, şunları kaydetti:
“Toplumda başkalarının bizim yerimize umutlar gerçekleştirebileceğini düşünüyoruz ama aslında kendimiz bunu gerçekleştirebiliriz. Pandemide çekimlere başladık yarım kaldı, şimdi tamamlayabildik. Pandemi sürecinde bazı sorgulamalar yapmaya başladım. Doğanın çok insan merkezli olduğunu düşünüyoruz ama aslında bizler daha çok doğaya mahkumuz. Biz yeryüzünde olmadığımızda yaşama şansı bulamayan varlık için insanların olmaması bir umuttur. Biz bu doğanın sahibi değiliz, bir parçasıyız.”
Alper, çekim alanının zorlu koşullara sahip olduğunu, ekibin zorlu koşullarda çalıştığını, çekimlerin pandemiye de denk gelmesi nedeniyle kendilerinin çok zorladığını aktardı.
Mekan arayışına Batı Toroslar’dan başladıklarını ve yollarının İbradı’ye düştüğünü anlatan Alper, “Fotoğraflardan bölgenin coğrafyasını gördüm, yöre halkına bölgeye nasıl gideceğimizi sorduğumda ‘gitmememizi’ söylediler ama gittim ve gerçekten Giden Gelmez Dağları olduğunu gördüm, filmi orada çekmeye karar verdim” dedi.
Senarist Murat Uyukkulak ise Özcan Alper’in filmlerine hayran olduğunu ve böyle bir senaryoda yer aldığı için çok mutlu olduğunu söyledi.
Bazı sanatçıların hayatı boyunca birçok filmde rol aldığını ama bir rolü hayatının rolü olarak tanımladığını belirten Uyurkulak, “Özcan Alper de beni arayıp bir senaryonun olduğunu söyleyince, işte beklediğim senaryo demiştim. Çok meşakkatli bir süreçti, Alper ile çalışmak zor ama bir o kadar da güzeldi. Özcan yüzümüzü kara çıkarmadı ve senaryonun da üzerine koydu. Herkesin eline sağlık” dedi.
Oyunculardan Berkay Ateş de filmin hikayesinin bir hakikati ortaya çıkarma meselesi olduğunu ifade etti.
Filmi her izlediğinde üzüldüğünü ve etkilendiğini belirten Ateş, şunları aktardı:
“Filmde İshak’ın gerçeği ortaya çıkarma derdi var. Ben filmin umutsuz bittiğini düşünmüyorum, böyle bir film izlediysek kıyısından köşesinden bir şeylerin umutsuz almadığını düşünüyorum. Özcan ağabeyinin her şeye çok hakimdi ve ne istediğini biliyordu. Çekimlerde bizden hep daha fazlasını istedi, yorulduk, çatıştığımız yerler de vardı ama Özcan abinin seti bittikten sonra her şey biter ve o film kalacaktı. Çekimlerde bütün bu zorlukların bir gün biteceğini ve beyaz perdede izleyeceğimizi hayal ediyorduk ve şimdi beyaz perdede izledik. Özcan ağabeyin de bir yönetmenin film yapma iştahı nasıl olur onu gördüm.”
Oyuncu Deniz Pınar da filmin çekimlerinin 3 yıl önce başladığını ve şimdi izlediğinde oyunculukta kendini eleştirdiği noktalar fark ettiğini belirtti.
Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu ise hayat verdiği “Ali” karakterinin özgür, inatçı ve mücadeleyi temsil ettiğini ifade etti.
FİLMİN KONUSU
“35 yaşındaki İshak küçük bir dağ kasabasından çıkmış gezgin bir müzisyendir. 7 yıl önce dahil olduğu bir linç olayı, ölmek üzere olan annesiyle vedalaşmak için kasabaya döndüğünde peşini bırakmaz. Çocukluk arkadaşları olan diğer beş fail ve onları destekleyen kasaba halkıyla yüzleşen İshak, üzerine çöken suçluluk duygusuyla mücadele eder. Aslında kabadaki herkes üç maymunu oynamaktadır, çünkü herkesin eline kan bulaşmıştır.”