“Yiğidi öldür, hakkını ver “ cümlesi, atasözü mü? Öldür ama sonrada hakkını ver! Şu işi öldürmeden yapıp, hakkını versek, ya da hiç düşünmeden bu atasözüne sırtını yaslayanlara, “ hayırdır “ diyebilsek!
Gömleğin defosunu saklayıp, “bakın yakaları…” diye cümle kurmak da, defosuz gömleği defolu göstermeye çalışmak da, habercilik anlamında kamuoyuna saygısızlıktır, ayıbın dik alâsı, önde gidenidir.
Aslına bakacak olursak; bunun adı kamuoyunu yönlendirmeye çalışmak değil, kendisi gibi düşünenleri, düşünmeye meyillileri diri ve ayakta tutmaya çalışmaktır! Yandaş basın diye ortalık velveleye verildiğinde hep şunu sormuşumdur kendime; haberciğin hakkını akılla, vicdanla veremeyen de yandaş değil midir?
Bu duruma göre; yandaşlık ikiye ayrılmış olmuyor mu? Senin yandaşın, benim yandaşım..!
Yanda duranların, yandan yandan, yandaş diye bıdı bıdı etmesinin kabak tadı vermeye başladığının farkındasınızdır sanırım.
Sağa sola yalpalayıp, bir yana yaslanmaktansa, ortadan, doğru olandan gitmeyi yeğlesek!
Piyasanın ahlâksızları
Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit ve tağşiş yaptığı belirlenen 45 firmaya ait 55 parti ürünü kamuoyuyla paylaştı. Acaba tespit edilemeyen başka firmalar da var mı?
Gıdalarda yapılan hileleri biliyoruz. Peki ya ambalajları? Gıda maddelerinin ambalajlarında yönetmelik dışına çıkıp, hile yapan firmalar olabilir mi?
Bugün, “ X “ firma adı ile taklit ve tağşiş yaptığı ifşa edilen firmalar aynı ürünleri ya da benzerlerini, “ Y “ firma adıyla piyasaya sürmeye cüret edebilirler mi?!
İmamoğlu’nun isyanı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. İmamoğlu’nun, salgının ilk günlerinde yardım kampanyası düzenlemesi sonrasında, Vakıfbank ta bulunan yardım paralarının bloke edilmesine gösterdiği tepkiyi anlıyorum. Anlayamadığım tek şey, mağduriyetin ne olduğunu iyi bilen Sn. İmamoğlu’nun, ” İBB’nin bürokrasisi yüzünden alacaklı olduğu parayı alamadığını ve sağlığını kaybettiğini, icralarla uğraştığını haykıran vatandaşın sesine neden kulak vermediği, derdine çözüm bulmadığıdır! “
Yardımcıları kendisini konudan haberdar etmemiş olabilirler mi?! Birlikte başaracaksak, 16 milyonda 1′ den başlasak..!
Alın size hayata mola!
Trajikomik olan; Kadıköy minibüsüne bindim, arka sol tarafta yaşlı bir amca oturuyor, tam karşı köşesinde sağ tarafta ben. Minibüs henüz hareket etmiş, yaşlı amca şoföre seslendi, “ Gelen var!”
Dedim ki, amca nereye oturtacaksın?
Ortamıza mı?
“Ben şoföre iyilik olsun diye söyledim” dedi!
Sosyal mesafe dedim… Her gün gazeteler, televizyonlar anlatıyor, devletin bu konudaki tavrı kesin ve net diye anlattım ama aldığım cevap, “ keyfine düşkünsen taksiye bin “ oldu!
Anladım ki; amcanın saçlar değirmende ağarmış!
***
Maskesini dudağına indirmiş, ağzında yanan bir sigara, elleri cebinde yürüyen insanımızı da gördüm. Böylesine umursamazlık, boş vermişlik, rahatlık karşısında şaşırmamak mümkün mü?
Üsküdar kaymakamlığı binasının önünde polis memuru arkadaş defalarca aynı şeyi söylüyor, “ arkadaşlar, lütfen sosyal mesafeyi koruyalım, yapmayın böyle, açılın biraz “ ama değişen bir şey yok. İşin ciddiyetini nasıl anlatacağız?
Ps: Doktorundan hemşiresine tüm sağlıkçılar, güvenlik görevlileri, her zaman olduğu gibi bu zor günlerde de özveri ile çalışırken, bilim adamları, bilim kadınları laboratuvarlarda kafa yorarken, ” hödüklük derecesinde kurallara uymamayı marifet sayanlarla, hödüklüklerinin farkında olmayanları ” anlamıyorum, anlamak da istemiyorum.