Türk Sporu Hafızasının yalnızca evrak ve matbuattan ibaret olmadığını bilelim ve devam edelim…
“Küçük küçük gideyim, sonra anlam ve kavram kargaşası olmasın!”
Bir soru ile başlayayım;
Spor Federasyonlarının özerkliği öncesi yani, “Atamalar yapıldığı dönemde” şikâyetlerin yüzde kaçı mahkemelere intikal ediyordu? Özerklik, “Bağımsızlık” sonrası bu yüzde oranında nasıl bir değişim oldu?!
İşin içerisine büyük bütçeler girince şöyle gazete manşetleri görmeye başladık;
Sonuç ve sonuçlar…
Ne yapıldığı, ne olduğu ve nasıl bir sonuca ulaşıldığı konusunda açıklama ya da açıklamalar duyan, bilen, gören, okuyan varsa lütfen bana da haber versin, kaçırmış olabilirim!
Bırakın bu ve benzer konulara gazeteci kimliğiyle bakmayı, bir vatandaş olarak sonucun / sonuçların ne olduğunu bilmeye hakkım / hakkımız yok mu?
Örneğin Türkiye Kayak Federasyonu…
Mehmet Erol Yarar dönemi sonrası, mevcut federasyon yönetiminin çeşitli illere dağıttığı, “Kayak Malzemeleri” adetleri ile ilgili telefon trafiğinin meydana getirdiği dedikodudan başka veri açıklanmamıştı. Bir yazımda dağıtılan malzemelerin il ve kulüpler bazında resmi listesinin açıklanmasını talep etmiştim ancak bana federasyon da görev yapan bir isim sendeki listeyi görelim demişti!
Ben ise kayak camiasına listeyi yayımlayacağım sözünü vermiştim ve o sözü tutma zamanı geldi. Bir gün daha sabredin!
***
Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı
Bu taslak üzerine ayrıca bir değerlendirmede bulunup, sadece kendi fikirlerimi ve görüşlerimi değil aynı zamanda spor kamuoyunun tanıdığı isimlerin de yakın zamanda görüşlerini paylaşacağım.
Bu yazı körleşen kalem ucunu yontmaya başladım yazısının öncüsü olmuş olsun..! Bir fıkra ile bugünkü köşe yazımı sonlandırmış olayım.
Papağanlı adam
Yarım adanın birinde, ada halkını canından bezdirecek kadar ukalâlığı ve yalancılığı ile ün yapmış papağan sahibi çenebaz bir adam yaşarmış… Ada halkı bu adamdan bıktığından, aralarında para toplayıp kendisini başka bir ülkeye tatile göndermişler.
Tatilin ilk günü omuzunda papağanı ile bir alışveriş merkezine giren adam dükkânları tek tek dolaşmaya, esnafı birbirine düşürmeye başlamış.
Alışveriş merkezinden çıkarken gördüğü bir eczaneye uğramış papağanlı adam ve sormuş: “Sizde astrphisit var mı?”
Eczacı adamın yüzüne bakıp, “anlamadım” demiş.
Papağan cevap vermiş, “aspirin” soruyor var mı?
Var demiş eczacı…
O sırada diğer dükkân çalışanları da adamın eczaneye girdiğini görüp içeri akın etmiş maksat haklarında konuşulanı doğrulatmak…
Papağanlı adam içeriye doluşanlara aldırış etmeden eczacıya sormuş, “Sizde Bepantriponolisst var mı?”
Eczacı şaşkın, papağanlı adama bakıp anlamadım demiş.
Papağan tercüme etmiş, “Bepanthol Sensidaily” istiyor!..
Eczacı ilaçları verip parasını almış, herkes papağana odaklanmış, şaşkınlıktan hesap soramıyorlar!
Papağanlı adam içeridekilere bakıp: “Ne deyditsm demistrm odur” demiş
Papağan bir kez daha tercüme etmiş: “Ne dediysem o dedi.”
Müşterisi omuzunda papağanla eczaneden çıkarken eczacı dayanamayıp sormuş:
“Hemşerim nereden buldun bunu?”
Adam kapıdan dışarı adım atarken omuzundaki papağan cevap vermiş:
“Kendisi bizim ada’da tekdir!”
Bir sonraki yazıma kadar kalın sağlıcakla
Herkese Mutlu Hafta Sonları…