Her yıl olduğu gibi, tenis sezonunun son 1000 puanlı erkekler Masters turnuvası için Paris’e çevrildi gözler. Erkekler tenisinin halihazır esas kuruluşu; Tenis Profesyonelleri Birliği’nin (ATP), 12-19 Kasım tarihlerinde Torino’da gerçekleştirilecek sezon finalleri öncesinde, son durak Paris’ti!
Bu yıl, Carlos Alcaraz’ın, Novak Djokovic’i 5 sette yenerek uzandığı Wimbledon şampiyonluğu sonrasında, Djokovic ve Alcaraz’ın, 1 ve 2 numaralı seri başı olarak katıldıkları turnuvalar, muhtemel bir final düşüncesi ile tenisseverlere ayrı bir heyecan yaşatıyor. Paris de bu heyecanla başladı. Ancak, belki yılın yorgunluğunun da etkisiyle, 2 ve 3 numaralı seri başı konumundaki Alcaraz ve Medvedev erken elendiler.
Yılın yorgunluğuna vurgu yaptım; zira, Djokovic, uzun süredir, turnuva programında seçici davranıyor. Vücudunun toparlanma sürecine azami dikkat gösteriyor ve bunu dile getiriyor. Genç tenisçilere sadece kendisi değil, sağlığını koruyan ekibi de, örnek teşkil ediyor kanaatindeyim. Parantezi kapatıp, Paris’e dönersek; Djokovic, 3. Turda, çok formda izlenimi veren Hollandalı yetenek Tallon Griekspoor ve ardından, geçen sene finalde kaybettiği Holger Rune karşısında epey ter dökse de, 3 sette galip gelmeyi bildi. Yarı Finalde Rublev’i, Finalde de, yine çok formda olduğu gözlerden kaçmayan Dimitrov’u yenen Djokovic, Paris Masters şampiyonu olurken, bu turnuvayı en fazla kazanan tenisçi ünvanını da geliştirdi! Büyük tenisçi, kupayı, 7. kez evine götürmüş oldu. Yılı, dünya birincisi olarak kapatma şansı da çok yüksek.
Matematiksel olarak, Alcaraz’ın 2023’ü dünya birincisi olarak bitirebilmesi için, ATP Finallerini hiç yenilmeden kazanması, Djokovic’in ise orada hiç puan alamaması gerekiyor. Yenilgisiz şampiyonluk 1500 puan değerinde iken aralarındaki puan farkı 1490 zira. Finaller, iki grup halinde ve “round-robin” formatında. Bu İhrimal şu şartlar altında pek mümkün görünmüyor ama bekleyip, göreceğiz. Teniste herşey anlık değişim gösterebilir malum.
Carlitos, yılın 2. yarısında, kendi eseri yüksek standardın altında grafik çiziyor. Genç yeteneğin hayran kitlesi, biraz kaygılı biraz umutlu takipte. 3 büyüklerin kemikleşmiş hayran kitlesinin eleştri dozu ise hayli artmış durumda!
Paris Turnuvası esnasındaki diğer kayda değer gelişmelerden de bahsedeyim; Rune, locasından enerjik taktikler aktaran, yeni koçu Boris Becker ile özgüven ve mental güç tazelemiş görünüyor. Keza, Paris Masters’da gösterdiği performans ile, adını, önümüzdeki hafta oynanacak ATP Finallerine de yazdırdı.
Yine Paris’de, ender görülecek bir tatsızlık yaşandı. Söz etmeden geçmeyelim. Mackenzie McDonald ile maçı sabaha karşı biten Jannik Sinner, aynı gün öğle saatlerine konulan müteakip Alex De Minaur maçına çıkmayarak, protesto babında turnuvadan çekildi. Sinner, ekseriyetle haklı bulunurken, organizatörler de eleştirildi. Esasen, tenisçilerin fiziki ve mental sağlığını gözardı eden turnuva programları konusunda, Kadınlar Tenis Birliği de (WTA), Cancun Finalleri esnasında ağır eleştiriler aldı bu hafta. Hem kadın hem erkek tenis birliklerine karşı; “Herşey para değil, tenisçileri gözetin!” sesleri yükseldi.
Sezonun son tenis organizasyonu Nitto ATP Finalleri, önümüzdeki pazar gününden itibaren, bir hafta süresince, sezonun en iyi 8 tenisçisinin mücadelesine sahne olacak; Novak Djokovic, Carlos Alcaraz, Daniil Medvedev, Jannik Sinner, Andrey Rublev, Stefanos Tsitsipas, Alexander Zverev ve Holger Rune. Bu tenisçilerin katılımındaki herhangi bir sıkıntıda, yedek isimler de: Hubert Hurkacz ve Taylor Fritz olarak belirlendi.
Güzel, umut ve spor dolu bir hafta dileklerimle,