Tenis Günlüğü; Siyah Kort: 7 inci Laver Cup’ta Büyük Heyecan Vardı! Peki Biz?
Yılın son Grand Slam Turnuvası ABD Açık tamamlandıktan sonra; Tenissever gözler, New York’tan Berlin’e çevrildi. Laver Cup zamanı gelmişti!
7 inci Laver Cup, Berlin Uber Arena’da, 20-22 Eylül tarihlerinde oynandı.
Bu Laver Cup için; Rafael Nadal’a emeklilik turnuvası olabilir kanaati vardı bir süre öncesine kadar. Rafa, geçen sene, kariyerini 2024 yılında sonlandırabileceğini söylemişti. Keza bu sene, önemli turnuvalarda ve Paris Yaz Olimpiyatlarında oynayarak adeta veda turuna çıktı. ABD Açık’tan çekildiğinde ise, Laver Cup, jübile sahnesi gibi göründü. Ancak, Rafa, Laver Cup’tan da çekildi. Yerine, Avrupa Takımına, Grigor Dimitrov dahil oldu. Grigor bahsine döneceğim. Laver Cup, onunla daha keyifli idi!
Nadal cephesinden gelen son haberler; Malaga’da düzenlenecek Davis Cup Finallerinde, İspanya Takımında yer alacağı yönünde.
Laver Cup’ın hikayesini çok seviyorum. Birkaç kez yazdım. Yine yazayım!
Tenisin, amatör bir spor muamelesi görüp, profesyonel tenisçilerin her turnuvaya katılamadığı dönemlerden, “Açık” tabir ettiğimiz günümüz tenis ortamına kavuşması, uzun ve çetrefilli bir süreçtir. Bu sürecin en önemli isimlerinden biri ise, hiç şüphesiz, Avustralyalı efsane tenisçi Rod Laver’dır.
Modern tenisin bu önemli şahsiyetinin adını taşıyan bir turnuva düzenleniyor 2017’den itibaren: İlki Prag’da gerçekleştirilen Laver Cup. Her yıl, geleneksel olarak, yılın son Grand Slami Turnuvası ABD Açık’tan 2 hafta sonra oynanıyor. Keza, bir yıl Avrupa’da bir yıl Avrupa dışında tertip ediliyor.
Laver Cup, diğer bir tenis efsanesi Roger Federer’in ön ayak ve ortak olduğu bir organizasyon. Federer’e göre, Golfteki “Ryder Cup” modeli benimsenmiş.
ATP listesinde ilk sıralardaki erkek tenisçiler, 6 şar oyuncudan müteşekkil Dünya ve Avrupa takımlarına davet ediliyorlar. Takım kaptanlarının da, sıralamadan bağımsız olarak, 3 oyuncu seçme hakkı bulunuyor. Takımlarda yer alan tenisçiler için, ATP sıralamasındaki yerlerine göre bir kazanç sözkonusu olurken, kazanan takımın oyuncularının her birine de 250.000 $ ödül parası takdim ediliyor.
Bununla beraber, turnuva tenisçilere ATP puanı getirmiyor!
ATP demişken; Bu yıl, turnuva vesilesiyle biraraya gelen, ATP ve Laver Cup yetkilileri, 20 Eylül’de, ATP ile var olan ortaklık anlaşmasını, 5 yıl uzatan yeni bir metne imza attılar. Ortaklık, 2019 yılında başlamıştı. Böylelikle, bu çok rafine organizasyon, gösteri turnuvası olmanın ötesine geçti. Kökleşti!
Üç gün oynanan bu salon turnuvasında, kazanılan maçlar; ilk gün 1; 2. gün 2; 3. gün ise 3 puan kazandırıyor takımlara. Maç formatı ise; 3 set üzerinden olmakla beraber, 3. Set,10 puanlık maç tie- break’i şeklinde kurgulanmış. 13 puana ulaşan takım turnuvayı kazanmış oluyor!
Laver Cup’ı ilginç ve seyredilir kılan diğer özelliklerine de değineyim. Rod Laver bizzat orada tabiiyatıyla. Kupa takdimi de ona düşüyor!
Federer, emekliliğini 2022 Laver Cup’ı esnasında ilan etmiş ve son maçlarını da orada oynamıştı. Organizasyonun bir parçası olarak, onu da devamlı tribünde görme şansımız oluyor.
Maçların başlangıcındaki para atışlarını ünlü isimler yapıyor. Bu sene, Ana Ivanovic, yeni damat (!) Boris Becker ve Anna Vintour da katıldı kervana. Vogue’un ünlü editörü Vintour, Federer ile her zaman pek ahbap zaten! Şıklığı belki de oradan geliyor!
Kort rengi hep siyah. “Laver Cup Siyahı” diye bir tabir bile gelişti. Uber Arena’nın siyah ahşap zemininin parçalar halinde döşenme hikayesini de seyrettik bu defa. Zemin; “Çok yavaş” olarak nitelendiriliyor.
Takım kaptanları; ezeli rakip ve efsaneleşmiş isimler; Bjorn Borg ve John McEnroe. Bu Laver Cup’ta, McEnroe ve Borg son kez görev yaptılar! Gelecek seneden itibaren, takım kaptanlıklarını; Andre Agassi ve Yannick Noah üstlenecekler! Onlarla gerçekleştirilen kort kenarı röportajları da yansıdı ekrana. Heyecanları dikkat çekti! Hoştu!
Normal zamanda büyük rekabet içerisindeki takım arkadaşlarını, birbirleri için tezahürat yaparken veya taktik verirken görmek ayrı keyif. Belki biraz senaryo yazılmış ama olsun! Seyirci mutlu!
Bu sene, Grigor Dimitrov, hem ilk gün Alejandro Tabilo ile oynayıp kazandığı maçta hem kort kenarında taktik verirken harikalar yarattı. Çok içten ve motive ediciydi. Kupayı getiren son maç akabinde, Carlos Alcaraz’ın koşup, sarıldığı ilk takım arkadaşı da Dimitrov oldu!
Turnuva sonrasında düzenlenen basın toplantısında, koçluk kariyeri düşünüp düşünmediği dahi soruldu. Soruyu geçiştirdi ama kanaatince çok yakışır!!!
Bu sene, Takımlarda kimler vardı derseniz; Dünya Takımı: Taylor Fritz, Frances Tiafoe, Ben Shelton, Alejandro Tabilo, Francisco Cerundolo ve Thanasi Kokkinakis. Avrupa Takımı ise; Sascha Zverev, Carlos Alcaraz, Daniil Medvedev, Casper Ruud, Grigor Dimitrov ve Stefanos Tsitsipas’dan müteşekkildi.
Gelelim bu seneki maçlara ve rekabete. Dünya sıralamasındaki yerleri referans alırsak, Avrupa Takımı kağıt üstünde daha güçlü görünüyordu. Üstelik, genç yıldız Carlos Alcaraz da ilk defa olmak üzere, ekibe katılmıştı. Ancak, iş, kağıt üstündeki gibi seyretmedi. Son ana kadar çekişme vardı. ABD’li tenisçiler zinde idiler ve hırslı oynadılar.
Gözlemim; Sascha Zverev, Daniil Medvedev ve Grigor Dimitrov yorgunlardı! Dimitrov kazandığı maçı, sekerek ve acı yüzüne yansıyarak tamamladı. Medvedev, her 2 maçında da, zorlanıp yenildi. 2 inci maçında, raketini kort kenarına fırlatıp uyarı aldı! Zverev ilk maçını kaybetti. İkinci maçında, takımı kurtarmak adına, tabir uygunsa canını dişine takıp, 3 sette galip geldi. Ancak, şimdi öğreniyoruz ki; ABD Açık sonrasındaki ilk büyük turnuva: ATP 500 Çin Açık/Pekin’den, sağlık nedenleriyle çekilmiş!
Yeri gelmişken; Alcaraz, Swiatek, Dimitrov gibi isimler, turnuva takvimindeki yoğunluktan yakınırken, belli ki haklı nedenlere dayanıyorlar. Swiatek de, Çin Açık’ta yer almayacak. “Şahsi nedenlerden” açıklaması yapıldı. Gerekçe yadırgandı! Alışık olunmayan ifadeler kullanıldığından olsa gerek.
Alcaraz cephesinden de, bu manada bir haber geldi. Bu sene sonundaki programlarını hafifleteceğini; Sezonu, her zaman yaptığı gibi Latin Amerika toprak kortlarında açmayacağını ve önceliğinin Avustralya Açık olacağını öğrendik! Belli ki; Eksik kalan Grand Slam kupasını hedeflemiş!
Laver Cup’a döneyim! Galibiyetlerin 1 puan getirdiği ilk gün, 4 maç oynandı. Gün, 2/2 tamamlandı. 2 inci gün ise, maçlar 2 puan getirirken, Avrupa takımı, sadece 1 maç kazanabildi. Durum; 4/8 e geldi! Maçların, 3 puan değerinde olduğu 3 üncü güne ise, galibiyetle başladı Avrupa takımı! Carlos Alcaraz ve Casper Ruud, iyi bir ekip oldular! Şampiyonluk için 2 galibiyet daha gerekiyordu ve öyle de oldu! Sascha Zverev, Frances Tiafoe’yu, 1 set geriden gelerek yenerken; Zafer, Carlos Alcaraz’ın, Taylor Fritz’e karşı harika oynadığı 2 setlik maç ile geldi. Adeta turnuva finaliydi bu maç. Avrupa Takımı, kupaya, 13/11’lik skorla uzandı!
Carlos (Carlitos) Alcaraz, ilk kez katıldığı Laver Cup’ın flaş ismi olurken, moral ve enerji tazeledi. Carlitos’un, önümüzdeki Uzak Doğu turnuvalarındaki katılımları henüz netleşmedi. Halen Elemeleri devam etmekte olan, ATP 500 Çin Açık/Pekin’de, Jannik Sinner ünvan savunacak!
ATP 500/ WTA 1000 Çin Açık/Pekin demişken; Tenisimiz ve Tenisçilerimizden söz ederek tamamlayayım yazımı.
Milli Tenisçimiz Zeynep Sönmez, bu sabah, Turnuva Elemelerindeki 2 inci maçında, İspanyol Sara Sorribes Tormo’ya, 6/1 ve 6/1’lik Setlerle mağlup oldu ve Ana Tablo’ya yükselemedi! Tormo, halihazırda dünya 99 numarası.
Zeynep’i sezon başından itibaren büyük bir dikkatle takip ediyorum. Brisbane ve Avustralya Açık Elemelerindeki başarıları ile ümitlenmiştim. Roland Garros Ana Tablosuna yükselme başarısı göstermesi ise, ayrıca gurur verici idi.
Ancak ve ancak; halihazırda dünya 150 numarası olan tenisçimizin, daha büyük bir başarıya veya ilk 100’e yaklaşmadığını tam aksine uzaklaştığını düşünüyorum. Az maç ve turnuva oynuyor. İstikrar yakalayamıyor.
Toprak sezonunu uzattı. Sert kortlar sezonuna geç başladı! Kariyer planlarını bilmemekle beraber, rekabetin bu kadar yüksek olduğu kadın tenisinde, ilk 100 hedefi ve Slam maçları giderek daha da zorlaşacak! Dünya 2 Numarası Aryna Sabalenka’nın koçu Anton Dubrov’un şu görüşüne katılmamak mümkün değil; Bu rekabet ortamında ve güçlü genç tenisçiler belirirken, Iga ve Sabalenka’nın yerleri dahi garanti değil. Durum, her an değişebilir.
Bir ülkenin tenisteki başarısını ölçen kriterlerin başında, ATP ve WTA turlarındaki performansı geliyor elbette. Biz, oralarda neredeyse yokuz desek yeridir. “ITF Circuit” ve “Futures” turnuvalarındaki ender başarılarımız, turnuvaların niteliği belirtilmeden, abartılarak sunuluyor! Oysa, bu devirde, dileyen herkes, hangi turnuva ne anlam taşıyor, minik bir internet araştırması yaparak öğrenme imkanına sahip! Biraz ayıp oluyor! Tenisseverler hafife alınıyor çünkü.
Özetle, uluslararası teniste durumumuz kötü! Gençlerden yana umudumu hiç kaybetmem! Umut hep vardır. Ancak, önce gerçeği acı da olsa kabul edip, oradan başlamalı! Niyet var ise tabii!
Spor, tenis ve sağlıcakla kalın!