Tenis dünyası, yılın ikinci Grand Slam’i Fransız Açık’ı veya diğer ünlü adıyla Roland-Garros’u dün oynanan ‘Tek Erkekler Finali’ ile noktaladı.
Turnuvanın iki haftalık serüveni her zaman olduğu gibi, heyecan, sürpriz ve dramla bezenmişti.
Toprak kortun kralı tabir edilen Rafael Nadal, Roland-Garros öncesinde yaptığı basın toplantısında turnuvaya katılamayacağını duyurmuştu. Onun yokluğunda, akıllara hemen şu sorular geldi;
– Novak Djokovic, toprak sezonuna iyi başlangıç yapamadı ama kupaya uzanıp, 23 Grand Slam şampiyonluğu ile Nadal’ı geride bırakabilir mi?,
– En genç neslin öne çıkan üç ismi; Carlos Alcaraz, Jannik Sinner ve Holger Rune, Novak’ı 5 sette geçip, şampiyon olabilirler mi? ve
– Roma Açık’ı kazanıp sürpriz yapan Daniil Madvedev, toprakta bulduğu yeni enerji ile zirveye oynar mı?
Turnuva başında çekilen kura sonucunda; Djokovic, Alcaraz ve Tsitsipas ana tabloda aynı tarafta mücadele ettiler. Medvedev, Ruud ve Rune ise diğer tarafta yer aldılar. Medvedev, Sinner ve Fritz gibi önemli isimler Slame erken veda ederken, Djokovic ve Alcaraz’ın yarı finale ilerleyişleri tenisseverleri heyecanlandırdı. Alcaraz’ın son iki yıl zarfındaki inanılmaz yükselişi, 5 sette Djokovic’i yenecek güce ulaşmış olabileceğine işaret ediyordu zira.
Alcaraz; Shapovalov, Musetti ve Tsitsipas gibi güçlü rakiplerini kolay geçerek; Djokovic ise Khachanov karşısında zorlansa da kazanarak, yarı finale ulaştılar. Bu çok beklenen karşılaşma, ilk iki sette büyük mücadeleye ve tenis ziyafetine dönüştü. Durum, setlerde 1-1 idi. Alcaraz, 3. Setin başında aniden başlayan kramplar nedeniyle oyundan düştü ve sonraki sette kortta var olmaya gayret etse de maçı 3-1 Djokovic kazandı. Alcaraz üzerindeki büyük baskının, bu mental/fiziksel duruma sebep olduğu görüşü ağırlık kazandı. Genç tenisçinin hayranları hayal kırıklığına uğrasalar da, başkaca bir sakatlık yaşamamış olmasına sevindiler.
Ana tablonun diğer tarafında ise, çok formda görünen Ruud, Rune’yi yenmeyi başararak, finale yükseldi. Finalin adı, Djokovic/Ruud oldu.
Ruud’a bu karşılaşma için fazla şans vermeyenler dahi, özellikle ilk setteki mücadelesine saygı duydular. Djokovic, rakibinin direncini giderek kırdı ve finali 3 sette kazanarak, 23. Grand Slam şampiyonluğuna uzandı. Rakamlar, istatistikler hep bir “en” ile başlıyor artık Novak için ve 3 hafta sonra gerçekleştirilecek Wimbledon’a da hiç kuşkusuz mutlak favori olarak gidecek.
Çimde uzmanlaşmak ayrı bir tecrübe gerektirdiği için, ‘yeni ve en yeni neslin’ Wimbledon’da Novak’ı zorlamaları diğer zeminlere nazaran daha zor görünüyor.
Djokovic erkekler tarafında tarih yazarken, kadınlar tarafı da büyük mücadeleye ve sürprizlere sahne oldu. “Toprağın Kraliçesi” tabir edebileceğimiz Iga Swiatek, Aryna Sabalenka ve Yelena Rybakina arasındaki mücadeledeydi gözler. Favoriler turnuvada ilerlerken, Rybakina, hastalanarak çekildi. Tenisseverlerin yakından tanıdığı bir diğer isim ise güçlü başladı Roland-Garros’a ve yükseldi; sakatlıkları nedeniyle kortlarda epeydir görmediğimiz yetenek Karolina Muchova. Muchova, yarı finalde Sabalenka’yı maç sayısını geri çevirerek, 3 sette yendi ve adını Swiatek ile beraber finale yazdırdı. Keza, finalde, oyun çeşitliliği ve sağlam tekniği ile güçlü rakibini yavaşlatmayı başardı ve maça ortak oldu ama rakibinin toprak ve büyük sahnedeki göreceli tecrübesi son anda maçın kaderini belirledi.
Iga, 22 yaşında, 4. Grand Slam şampiyonluğuna uzanırken, Muchova kadın tenisine tam kort oyunu ile taze bir hava getirdi. Muchova’nın oyun tarzı, çim için de ideal olduğundan, Wimbledon’da gözler üzerinde olacaktır kanaatindeyim. Fransız seyircisinin büyük ümit bağladığı Caroline Garcia’nın erken vedası ile açığa düşen “Caro! Caro!” nidalarını, Çek Karolina’ya yöneltmeleri de görülmeye değerdi doğrusu.
Esasen, önümüzdeki Wimbledon’ın kadın tenisinde çok renkli ve heyecanlı olacağını tahmin etmek güç değil. Mirra Andreeva gibi genç yetenekler de dahil oldu resme zira.
Fransız Açık’tan zihnimde yer eden diğer bazı gelişmeleri de paylaşmak isterim. Gael Monfils, uzun bir aradan sonra kortlara geri döndü. Çetin ceviz rakibi Sebastian Baez’i 5 sette geçti ama turnuvaya devam edemedi. Bu büyük tenisçiyi özlemişiz. Keza, eşi Elina Svitolina da, güzel mücadele verdi turnuvada ama Sabalenka karşısında tutunamadı.
Kadınlarda bir çiftler maçında yine puan arası bir topa vuruş yine bir diskalifiye hadisesi yaşandı. Ancak bu defa, ekseriyetle abartılı bir ceza verildiği görüşü hakimdi. Olayın mağdurlarından Japon tenisçi Miyu Kato, daha sonra kaderin bir cilvesi misali karışık çiftlerde yine de kupaya uzandı.
Kadınlar çiftler tenisinin efsaneleşmiş ismi 37 yaşındaki Hsieh Su-Wei’nin partneri ile, bir set geriden gelip şampiyon olmaları da kayda değerdi.
Ülkemiz adına gurur verici bir gelişme olarak; genç yeteneğimiz Melisa Ercan, tek ve çift genç kızlar kategorilerinde mücadele etti. Teklerde 3. Tura, çiftlerde 2. Tura yükselme başarısını gösterdi. Genç tenisçimizin başarısının katlanarak devam etmesini dilerim.
Tenis dünyasının rengi turuncudan yeşile dönüşecek, Londra’ya çevrilecek gözler. Çim Grand Slam’i Wimbledon 3-17 Temmuz 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Sağlık ve spor dolu günler dilerim.